Deneyimli kanser hemşiresi Louise Spence, 1995'ten bu yana kanser yaşayan ve ölen insanların teşhislerini kabullenmelerine yardımcı oluyor ve onkoloji klinik vaka yöneticisi olarak çalışıyor.
Kariyeri boyunca, ülkenin en büyük kanser tedavi merkezlerinden biri olan Manchester'deki The Royal Marsden ve The Christie'de çalışan Spence, birçok insanın hastalık sürecine yakından tanıklık etti.
Bu insanların birçoğu ise ortak pişmanlıkları ve hayatlarının sonunda "keşke" dedikleri birçok benzer akışı paylaşıyordu. İşte o pişmanlıklar…
ANI YAŞAMAK
Louise, 'Kanser teşhisi konması, çoğu zaman hastaları endişelenerek zamanlarını neye harcadıklarını değerlendirmeye teşvik ediyor' diyor.
Hepimiz küçük şeyleri dert etmekten, ne olabileceğine kafa yormaktan ve henüz gerçekleşmemiş şeyler hakkında endişelenmekten muzdarip olabiliriz.
Çoğu zaman sadece hayatımızı değiştirecek bir şeyle karşı karşıya kaldığımızda, anın tadını çıkarmanın önemini anlıyoruz.
KEŞKE HAYATIMA DAHA ÇOK ZAMAN AYIRSAYDIM
Louise'e göre kanser teşhisi, insanları 'iş hayatları ve kariyerlerine harcadıkları zaman üzerinde düşünmeye' sevk edebilir.
'Bu durum, onların çalışmak yerine sevdikleri şeyi yaparak daha fazla zaman geçirmeyi dilemelerine yol açabilir' diyen Spence, aileyle, sevilen kişilerle geçrilen vaktin daha çok özlem duymaya sebep olduğunu anlatıyor.
KEŞKE DOKTORA DAHA ÖNCE GİTSEYDİM
Erken teşhisin, kanser tedavisindeki hayati rolü, uzmanlar tarafından uzun zamandır vurgulanan bir gerçek.
Fakat birçok kişi yaşadıkları ağrıları, belirtileri hafife alarak doktora gitmeyi erteleyebiliyor.
Ancak bu, onkoloji hastalarında görülen en büyük pişmanlıklardan biri. Bu nedenle kanser hemşiresi, en ufak değişiklikte mümkün olduğu kısa sürede doktora gitmenin olası bir pişmanlığın önüne geçmenin en iyi olduğunu vurguluyor.
Kaynak: Sabah