ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, "Türkiye F-35 almak istiyorsa bu ittifak, Türkiye ve ABD için iyidir. S-400 meselesini halletmenin bir yolunu bulabiliriz" dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz hafta Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma toplantılarına katılmak üzere ABD'yi ziyaret etti. Ankara-Washington ilişkilerinde büyük ilerleme sağlanmasına neden olan toplantılara katılan isimlerden birisi de ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey oldu.
Jeffrey, TRT Haber'e iki ülke ilişkilerine dair önemli açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı. F-35 meselesine değinen Jeffrey KAAN'dan söz etti, Türkiye'nin ABD için öneminden bahsetti.
Türkiye ile ilişkilere değinen James Jeffrey, "1980'lerin ortalarında Özal döneminde Türkiye'deydim, 1999'da Clinton ziyaretinde oradaydım, 2009 Barack Obama ziyaretleri, bunlar son 40 yılda ilişkilerin yüksek noktalarıydı. Şimdi başka bir yüksek noktadayız. Sadece Ukrayna'dan Gazze'ye, Karadeniz'e, NATO'ya kadar pek çok konudaki iş birliğinden dolayı değil. Ama aynı zamanda her iki tarafın birçok konuda işbirliği yapma isteği de var" dedi.
Jeffrey, "Ticaret, bilgi paylaşımı, diplomatik ve askeri konuların tamamını kapsayan bu üst düzey toplantılar, kaydettiğimiz ve kaydetmeye devam ettiğimiz ilerlemenin güzel bir örneği" ifadelerini kullandı.
Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunların liderler ve yönetimlerinden ziyade Kongre kaynaklı olduğunu belirten Jeffrey, "Amerikan Kongresi bağımsız bir aktördür ve haklı bulmadığım pek çok nedenden ötürü onlarca yıldır Türkiye'ye karşı çok olumsuz bir tutum takındı. Yıllardır Washington'da ya da Türkiye'ye yaptığım ziyaretlerde Türk hükümetinin buradaki büyükelçiliği aracılığıyla Kongre ile ilişkilerde büyük çaba sarf ettiğini gördüm ancak Kongre her zaman buna karşılık vermedi" dedi.
"Bu kabul edilemez ve bu Washington'daki kişilerin hatasıydı" diyen eski Ankara büyükelçisi, şu ifadeleri kullandı:
"Senatör Cardin'in söylediği şu; artık bunlar geride kaldı. Sadece yönetimden yönetime değil, Kongreden Parlamentoya, insanlardan halka da iş birliği yapalım.
Bu çok önemli. Mesela Gazze konusunda ayrıntılarda ve Suriye konularında farklılıklarımız var. Buna rağmen, şu anda her iki tarafın da yüksek noktadaki ilişkinin genel durumuna değer verdiği bir konumdayız. Daha da önemlisi, liderler birbirleriyle çalışmaya istekliler. İyi bir iletişimleri var ve her iki tarafta da henüz fikir birliğine varamadığımız alanları yönetme konusunda isteklilik var."
İki ülke arasındaki en sıcak konular arasında yer alan F-35 meselesine de değinen Jeffrey, "Türkiye'ye yönelik CAATSA yaptırımlarından neden vazgeçilmiyor?" sorusuna cevap verdi.
"Bu çok iyi bir soru" diyen eski Ankara büyükelçisi, "CAATSA yaptırımları dediğimiz yaptırımlar zaten modası geçmiş durumda; 100 senatörün 99'unun Başkan Trump'ı Vladimir Putin ile çok sıcak ilişkileri nedeniyle eleştirmesi yönündeki bir oylamanın sonucu çıkarılan bir yasaydı. Türkiye ile alakası yoktu. Ama çıkardıkları yasa S-400 alımı sebebiyle Türkiye’yi de bağladı.
Türkiye'nin S-400 satın almasının stratejik bir önemi yok, Türkiye'ye Rus silah akışı yok. Sorun yok. S-400'ler açıksa ve F35'iniz varsa teknik sorun vardır, bunu askeri yetkililere anlattık. Benim inancım bu konuda ilerlememiz gerektiğidir.
Eğer Türkiye F 35 almak istiyorsa bu İttifak için iyidir, Türkiye için iyidir, ABD için iyidir. S-400 meselesini halletmenin bir yolunu bulabiliriz. Şimdi; bu Jim Jeffrey'nin görüşü, ABD'nin görüşü olduğunu söyleyemem. Ama Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland'ın Türkiye'de olası bir F-35 seçeneğinden bahsederken herkesi şaşırtacak kadar iyimser olduğunu fark ettim" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin savunma sanayii alanında yerli ve milli atılımına dair değerlendirmesi sorulan Jeffrey, KAAN'a değindi.
Jeffrey, "Dünyanın en iyi uçağını biz yapıyoruz. Türkiye gibi sadece uçak üretmekle kalmayıp bunları savaşta kullanma konusunda da çok fazla deneyime sahip olan İsrail, on yıl boyunca kendi uçaklarını geliştirdi ve bizim uçaklarımızı satın almak için geri döndüler. (Türkiye’nin kendi savaş uçağını üretmesi) Bu bir seçenektir, iyidir. Ama F-16 gibi ortak üretimler, biliyorsunuz ki bu uçaklar 1980'lerde ağırlıklı olarak Türkiye'de yapılıyordu, bu gerçekten ileriye yönelik çok önemli bir yol" değerlendirmesinde bulundu.
"İki ülke arasındaki ticari ilişkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna cevap veren eski Ankara büyükelçisi, şu ifadeleri kullandı:
"Hedef 100 milyar dolar ama söylemeliyim ki, bu konuda uzun yıllar çok az başarı elde edildi. Şimdi ise olayların ne kadar hızlı geliştiğine hayret ediyorum. Ve bunun iki nedeni var.
Öncelikle Türkiye hükümetinin yeni enerji kaynakları, özellikle de LNG sıvı doğalgaz bulma kararı, biz de bundan faydalandık. Diğeri ise her iki ülkedeki iş sektörünün, yatırımları ve ticareti artırmanın faydasını görmeye başlaması.
Yıllarca uğraştık diyoruz; deveyi kuyuya getirirsiniz ama deveye su içiremezsiniz. Amerikan ve Türk iş sektörünü bir araya getirebildik ve bunu da yıllardır yaptık. Ama ticarete yatırım yapmalarını sağlayamadık.
Şimdi ise yapıyorlar, şimdi burada, Washington'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nin her yerinde insanlar Türkiye'yi çok kazançlı bir pazar olarak görüyorlar. Aynı şey Türkiye'deki pek çok seçkin girişimci için de geçerli."
Türkiye'nin Orta Asya ülkeleriyle derin tarihi ve stratejik ilişkileri olduğu hatırlatılan Jeffrey, Orta Asya'da Türkiye ile ABD arasındaki işbirliğinin arttırılması konusundaki düşüncelerini açıkladı.
"Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Asya ile, orada etkili olacak kadar, derin stratejik, ekonomik, kültürel veya başka bağları yok" diyen eski Ankara büyükelçisi, "Dünyada ABD'nin önemli bir aktör olmadığı bir yeri seçmek nadirdir. Yani “herkesle iyi ilişkiler kurmaktan hoşlanırız” politikasının ötesinde bizim politikamız, dostumuz Türkiye'nin o bölgede ne yapılmasını istediğidir.
Bölgenin tamamen Rusya ya da Çin'in kontrolüne geçmesini nasıl önleyebiliriz? Türkiye ile çalışmak daha çok savunma ile ilgili. Türkiye pek çok girişimde bulunmak zorunda kalacak çünkü burası bizim çok fazla varlığımızın veya çok fazla etkimizin olduğu bir alan değil" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin rolünü ve Türkiye'nin ABD için önemini nasıl görüyorsunuz?" sorusuna ise şu şekilde cevap verdi:
"Her şeyden önce, sanki biz bir futbol takımıyız, bazı kötü futbol takımlarına karşı bir ligde oynuyoruz ve biliyorsunuz, formalarımızın parasını ödeyerek bize destek olacak şirketler arıyoruz, ticaretimizde ve benzeri konularda bize yardımcı oluyorlar.
Biz Amerika, şimdiki uluslararası düzenden yararlanıyoruz. Türkiye faydalanıyor. Bu sayede dünyanın 15'inci ve 20'nci büyük ekonomisi arasında bir yere geldi. 80 yıldır başka bir ülkenin saldırısına uğramadı. Dolayısıyla bu ortak küresel sistemden hepimizin yararlandığının ve şu an bunun tehdit altında olduğunun farkına varmak çok ama çok önemli.
Soğuk Savaş'ta bile Sovyetlerin ve Komünist Çinlilerin bir ideolojisi, dünya için bir planı vardı. Marks'tan geliyordu. Biz reddettik, Türkiye reddetti, çoğu ülke reddetti ama itiraf etmeliyim ki onların bir vizyonu vardı. Bugün ise Rusların ve Çinlilerin kendi bencil çıkarlarını ilerletmek için herhangi bir vizyonu yıkmaktan başka bir vizyonu yok. Sorun da bu. Askeri baskı veya Çin'e verilen ekonomik rüşvetler dışında masaya koyacakları hiçbir şey yok."
KAYNAK TRT HABER