AK Parti Grup Başkanı ve Sivas Milletvekili Abdullah Güler, Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Güler, başıboş köpeklerle ilgili yapılacak düzenleme ile ilgili konuştu.
Sosyal medyada yapılan, "Köpeklerin hepsi uyutulacak, öldürülecek" algısının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Güler, nihai hedefin çeteleşmiş ve sokakta gezen köpeklerin toplatılarak barınaklarda beslenmesi, kısırlaştırılması ve sonrasında sahiplendirilmesi olduğunu vurguladı.
Güler, kuduz riski taşıyan, insan sağlığını ve canını tehlikeye sokan, ehlileştirilemeyen köpekler için de uyutulma seçeneğinin görüşüldüğünü aktardı.
Mehmet Acet’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyareti ile ilgili sorusunu yanıtlayan Güler, ziyaretlerin devam etmesini arzu ettiğini söyledi.
Abdullah Güler'in açıklamalarından satır başları şu şekilde;
ÖZGÜR ÖZEL’İN ERDOĞAN’A ZİYARETİ
“Olumlu karşılıyoruz. Toplum bir şekilde kutuplaştırıldı. Siz bu kadar her meseleye gerginlik bir çatışma haline getirdiğinizde gerçeklerin ne olduğunu öğrenmede de zorluk yaşatırsınız. Diyalog zemini kaybolduğunda kutuplaşmış alanlarda duruyorsunuz. Biz geçen dönemlerde ve geçmişte yaşadık bunları.
O zamanlarda da farklı konuları muhalefet tarafından farklı değerlendiriliyordu. Olayın aslı başka gösteriliyordu. Bu diyalog zemini nezaket içerisinde sürdürülebilir. Siyasi partilerin kuruluş amacı belli. Siz bunu toplumun ihtiyacı noktasında dile getirirsiniz. Her tarafın kendi fikirlerini dile getirmek için kurulmuştur. Karşı fikirlerin ortak zeminde konuşmak önemli.
Ortada toplumun ihtiyaçlarını doğru bir şekilde karşılamak için partiler var. Maalesef bazı olaylar bazı konular siyasi parti yetkilileri bazı olayları farklı konulara çekti. Konunun ilgisi olmadığı alanlarda bir kavga ortamı yaratılarak siyasi sonuç beklentisi içine girildi.
Bizim Meclis’te diğer siyasi partilerin grup başkanvekilleriyle diyaloğumuz vardı. Aslında biz hepimiz görüşüp konuşuyorduk. Ancak bunun topluma yansıması önemli. Bundan sonraki dönemlerde de diyalog zemininin devam edeceğini düşünüyorum.
Dünyanın birçok bölgesine baktığımızda çatışma alanları oluşmuş durumda. Ülkemizde birlik beraberliğin sağlanması ve çözüm noktasında bulunmamız gerekiyor. Bu önemli bir konudur ve devam edeceğini düşünüyorum."
"AK Parti’nin bir kampı var. Sanırım Haziran ayının ilk haftası cumhurbaşkanımızın CHP'ye ziyaret gerçekleşebilir."
"Cumhurbaşkanımızın bu konudaki görüşü takdire şayan. Burada tabi anayasamızın cumhurbaşkanımıza yetki belli bir süreçler noktasında takdir cumhurbaşkanımıza ait. Tamamen cumhurbaşkanımızın uygun görmesi ile bunlar hapisten çıktı. Aklanmış değiller. Bu kişiler tahliye olmuş olsalar bile bu cezadan bu suçtan kurtulamazlar. Ben o dönemlerde avukattım hatta asteğmendim. O dönemin şartlarını yaşadım.
Buradakiler mahkumiyetini kapalı cezaevinde geçirme imkanı kalmadığına dair rapor olmuş. Cumhurbaşkanımız da vicdanen onları tahliye etmelerini sağlamış. Bunların özür dilemeleri ve teşekkür etmeleri gerekiyordu. Ancak bunlar suçu kabul etmiyorlar. Niyetleri kötü olan, ülke toplumunun ne hale geldiğini bilmeyenler o dönemin şartlarında normal diyorlar. Utanmaları yok."
Mehmet Acet’in, “CHP istedi diye bunlar tahliye edildi. Ayrıcalıklı hükümlü olmuyor mu?” sorusuna Güler şu cevabı verdi:
“Hayır bu kişilere mahsus bir hüküm değil. TCK’de yapılan bir düzenlemedir. Bunların bazı şartları var. Adli Tıp’tan rapor alınır. Belli bir yaşta kişinin yaşadığı sağlık problemlerinden dolayı oluyor. Tek başına kalamayacak kişiler için uygulanan bir karardır. Bunlara özel yapılmış bir karar değildir.
Mahkum sürekli bir hastalık yaşarsa, bu konumda bu özellikte olan kişiler için bu karar alınır. Geçmişte bazı suçlardan dolayı cezaevinde kalamayan kişiler için böyle kararlar alındı. Geçmişte bunun kötü örnekleri de oldu. DHKP-C terör örgütü eylemlerinden dolayı ceza almış, cezaevinde bu şartlardan dışarı çıkmış ve daha sonra dağda askerimize silah sıkmış kötü örnekler de var."
CHP’nin taleplerinin artmasının devam edeceğini söyleyen Acet, Osman Kavala konusunda Özgür Özel’in inisiyatif alabileceğini anımsatarak, "Kavala ile ilgili ne dersiniz?" diye sordu.
“Belli davalara çok gündeme getiriyorlar dikkat ederseniz 28 Şubat. Bu aslında bir ortaklığın da işareti. Düşünün 28 Şubat dönemi içerisinde siyasilerin tavırları neydi acaba? Sincan’da tanklar yürütülürken, demokrasiye saldırı ilgili kişiler tarafından yapılırken bunlar da ellerini ovuşturuyorlardı ve meşru gördüler. Sonradan bağımsız ve tarafsız yargımız bunların cezalarını verdi. CHP de kendilerine göre bir mahcubiyetleri var ki bu eylemlerde aslında biz de vardık diyorlar. Gezi olayları da aslında bu olayların parçası.
Buradaki terör örgütlerinin yaptıkları, verdikleri zararlar bu süreçler normal demokratik toplum içerisinde nasıl olabilir? Yakacaksınız, yıkacaksınız her türlü terör paçavralarını binalara asacaksınız. Kamu kurumlarına, banka şubelerine zarar vereceksiniz, tüm gündemi terörize edeceksiniz ve buna normal göreceksiniz.
Gezi’yi normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Gezi’de yapılan tüm faaliyetlerin kamu düzeninin bozmaya anayasal düzene karşı yapılmış planlı eylemdi.
2013’te İstanbul’da meydana gelen olaylar var. Sokaklarda terörize eylemler, ateş yakmalar. Bunlarla ilgili suç duyurusunda bulunduk. İlgili savcılar ilgilenmediler. O dönem içerisinde özel bir muameleden geçiriliyordu. O yapıdaki insanlar bir güvence içerisinde bu eylemleri yaptı. Yargı ve emniyet tarafından o dönem tutuklananların hepsi serbest bırakıldı.
Türkiye bir hukuk devletidir. Anayasa maddeleri herkesi bağlar. Yeniden yargılama talebinde bulundular. Türkiye bir hukuk devletidir. Sizin varsa bir talebiniz varsa getirirsiniz yargı değerlendirir. Osman Kavala için alınan karar siyasi değildir. Hukuk düzeni, hukuk sistemi bellidir. Yeniden yargılama yolu bellidir. Şartlar oluşmuşsa bu yönde karar verilir. Özel bir talep ile beklenti içine girmek doğru değildir.
Osman Kavala ile ilgili istinaf süreci var. Sizin kendi inandığınız itiraza konu ettiğiniz olayları mahkeme değerlendiriyor. Siz istediniz diye hiçbir mahkeme yeniden yargılama yoluna gitmez. Bunun kuralları vardır. Şartlar oluşmuşsa bu herkes için tanınmış bir haktır. İlgili mahkeme bu konuda değerlendirmeyi yapar bunu başka bir yere çekmeye gerek yok."
Önümüzdeki dönemde Meclis’e gelmesi beklenen başıboş köpek sorunu için konuşan Güler, şu açıklamayı yaptı;
"Bu bir defa şu an da önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Yaşanan olayların medyaya yansıması durumunda bu konu hakkında yeni bir çözüm oluşturmamız konusunda beklentiler var. Bu konuda çalışma yapmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın bu konuda talimatları var. Bazı bakanlıklarımızın koordinasyonunda bir çalışma var.
Bununlar beraber bir ciddi çalışma yapılması gerektiğine dair raporlar var. Yakın zamanda İletişim Başkanlığımızın yaptığı bir anket çalışması var. Özellikle bu sahipsiz sokak köpeklerine tedbir alınması gerekiyor. Uluslararası manada Avrupa ülkelerinin nasıl bir önlem aldığına dair çalışmalar yapıyoruz. Bahadır Yenişehirlioğlu bey bir çalışma yapıyor.
Grup başkanvekillerimiz bu konuda muhalefet partilerine da ziyarette bulunacak. Ortaya çıktığında paylaşacağız. Bunları görüştükten sonra ortaya çıkacak düzenleme ile ilgili çalışma yapacağız. 10-15 gün içerisinde düzenlemeyi paylaşacağız.
Biz ilk kez hayvanları koruma kanununun 2004 yılında çıkardık. Daha sonra bazı değişiklikler oldu. Buradaki hedefimiz mutlaka sokak hayvanlarının sahiplendirilmesi, barınaklarda korunmasıdır. Herkesi tehdit eden bu hayvanları almak, barınaklarda beslemek ve sahiplendirmek.
En sonunda saldırgan, kuduz tehlikesi taşıyan hayvanları da uyutmak. Bunları aşama aşama desteklenmesi gerekiyor."
Ancak şu andaki şartlar dahilinde şu an bizim barınaklarımız orman alanlarda yani vahşi alanlara yapıldığı için bu barınaklarda kalmayan, orman alanlarda yaşayan hayvanlarda ciddi bir kuduz tehlikesi oluşmuştur. Bu hayvanların yaşam alanlarını tehlikeye sokuyor. Burada hayvan satışının sıkı denetiminin oluşturulması ve önlem alınamayacak hayvanların uyutulması konusunda çalışma yürütülüyor.
Avrupa’da ABD’de sokakta sürü halinde gezen, insanların canına kasteden köpek göremezsiniz. Bunların toplanması gerekiyor. Sahiplendirme ve kısırlaştırma asıl hedefimiz. 2004’ten itibaren kısırlaştırma ile ilgili ciddi çalışma yapılıyor. Bunları toplayıp kısırlaştırıp doğal ortamlarına geri bıraktık ancak bir sonuç alınmadı. Bunlara daha kesin çözüm bulunmalı. Bunların belli bir aşamadan sonra barınakta da yaşama imkanı kalmıyor. Diğer hayvanlara da saldırıyor.
Bazı köpeklerin mutlaka ve mutlaka uyutulması gerekiyor. Topluca bütün hayvanların öldürüleceği iddiası doğru değil. Özgür Özel’in 100 bin tane köpeğin uyutulacağı iddiası doğru değil. Siz hedeflenen makul sonucu engellemek istiyorsanız bunu ajite edersiniz, abartırsınız. Sokaklarda ölü köpekler olacak gibi iddialar doğru değil.
Bizim amacımız sokaklarda saldırgan hale gelmiş, çeteleşmiş köpekleri toplayacağız, sahiplendirmeyi destekleyeceğiz, kısırlaştıracağız. Saldırganlaşmış, kuduz riski taşıyan köpekleri, uyutma seçeneğini kullanacağız. Son 20 yılda kuduz vakalarında artış yaşandı.
Bizim sokak güvenliğini sağlamamız konusunda adım atmamız lazım. Bizim makul bir çözümü ortaya koymamız lazım. Vatandaşımızın beklentisi olan sokaktaki saldırgan, trafik kazalarına sebebiyet veren sorunu çözmemiz gerekiyor.
Belediyelerin görevleri önemli. Onların bu konudaki faaliyetleri önemli. Bütün belediyeler barınak noktasındaki hazırlıklarını yapmaları zorunludur. Belediyeler bunları yapmak zorundadır. Merkezi yönetim eliyle yapılacak bir şey değil. Belediyeler bunu yapacak. Uyutma işlemlerini de belediyeler yapacak.
Bazı mesire alanlarında tatil bölgelerinde tekrar sokağa bırakılan köpekler var. Bunlara da idari para cezaları uygulanıyor. 5 bin TL’den 100 bin TL’ye kadar çıkıyor bu rakam.
CHP’li belediye, AK Partili belediye ayırmaksızın görevini herkes yapacak. Görevini yapmayanlar cezai işleme tabi tutulur.
TCK’de 333. madde var. Bununla ilgili günümüzün koşulları içerisinde gündeme geldi.
Paketi tartışıyoruz, artık geleneksel casusluk faaliyeti kalmadı. İnsanlarımız artık internet çağında hackerlarla birlikte artık sizin her türlü gizli kalması gereken bilgilere belgelere ulaşılıyor. Günümüz koşulları içerisinde yeniden değerlendirilmesinde fayda var.
Buradan bunu alıp basın ve ifade özgürlüğü konusunda nasıl bağdaştırıyorlar anlamıyorum.
KAYNAK: HABER7