İYİ Parti lideri Meral Akşener,"Adı sürekli değişen, terörist başına duyduğu sevdası bir türlü değişmeyen sözde siyasi partinin siyasi meşruiyeti yoktur"iyerek yerel seçimler için iktidara ve YSK'ya çağrıda bulundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Terörle mücadele ve yerel seçimlere ilişkin kritik mesajlar veren Akşener, isim vermeden Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM) Partisi'ne sert sözlerle yüklendi.
Kuzey Irak'ta şehit olan 12 asker için 1 dakikalık saygı duruşunun ardından konuşan Akşener, "Adı sürekli değişen, terörist başına duyduğu sevdası bir türlü değişmeyen sözde siyasi partinin siyasi meşruiyeti yoktur" dedi. 31 Mart 2024'te yapılacak olan yerel seçimler için iktidara Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) seslenen Akşener, şöyle devam etti:
"Bir kişinin aday olması içinden güvenlik soruşturması var. Önümüzdeki seçimler bir milat olsun. YSK milletimizin önüne terörle iltisaklı kişileri çıkarmasın. 31 Mart’ta Yüksek Seçim Kurulu milletimizin önüne, terörle iltisaklı adayları çıkartmasın. Seçimlerden sonra yaptığınız, 'derinlikli' soruşturmaları bu sefer, seçimlerden önce yapın. Biz varız hodri meydan."
"30 Aralık'ta Sinan Ateş'in katledilişinin sene-i devriyesi. Bir yıl boyunca katillerinin kim olduğu bir türlü bulunamadı. Umarım bundan sonra ortaya çıkar. Ayşe Ateş sadece katledildiği gün acısını paylaşacağı bir açıklama yapacak. İYİ Parti kimliğiyle değil, arkadaşlarımın orada bulunmasını talep ediyorum. İnsan olarak orada olacaksınız. Mekanı cennet olsun Ateş'in. Bir yıl sonra bizlerin gayretiyle de katledenler ortaya çıkarılabilir.
Terörle mücadelede bile hamasetin arkasına sığınan bir güçle mücadele ediyoruz. Terörü bitirdik diye millete yalan söyleyen bir büyük basiretsizlikle mücadele ediyoruz. Sadece iktidarla değil haine hain diyemeyen riyakarlarla da, koltuk meraklısı fırsatçılarla da mücadele ediyoruz.
Adı sürekli değişen, terörist başına duyduğu sevdası bir türlü değişmeyen sözde siyasi partinin siyasi meşruiyeti yoktur. Terörü aklamaya kalkanların gazi meclisimizde yeri yoktur. 'Öcalan Kürtlerin bir değeridir' diye yapılan açıklamaların da bu vatanın hiçbir evladında karşılığı yoktur. Kürtler, elinde on binlerin kanı olan bir teröristle bile anılamayacak değerlidir. Kürtler bu ülkenin has ve şerefli evlatlarıdır. Belli ki unutulmuş. Kürtlerin bir değeri diye anılmak istenen bu cani, binlerce masumun canına kıydı. Bu mudur Kürtlerin değeri? Bu cani beşikte uyuyan bebekleri katletti.
Buradaki asıl sorun ne Türkiye ile ne Türk milleti ne de Kürtlerle hiçbir bağlantısı bu uzaktan kumandalı değil, bunlara bu cüreti verenler. Asıl sorun, bir belediye kazanmak uğruna teröristin mektubunu okutanlardır. Oy uğruna şekilden şekile giren partiler, kimi kapının arkasında kimi de kapının önünde yapılan diplomasiler, her seçim öncesinde kapılarında paspas olan siyasetçilerdir.
Buradan iktidara seslenmek istiyorum. Önümüzde yerel seçimler var. Madem terörle mücadele etmek istiyorsunuz, terörle iltisaklı kişilere engel olun. Samimiyseniz kayyum meselesi üzerinden gizli pazarlıkları bırakın. Milletimizi karagöz hacivat oyunuyla oyalamayın. Bir kişinin aday olması içinden güvenlik soruşturması var. Önümüzdeki seçimler bir milat olsun. YSK milletimizin önüne terörle iltisaklı kişileri çıkarmasın. 31 Mart’ta Yüksek Seçim Kurulu milletimizin önüne, terörle iltisaklı adayları çıkarmasın. Seçimlerden sonra yaptığınız, 'derinlikli' soruşturmaları bu sefer, seçimlerden önce yapın. Biz varız hodri meydan.
Bir yanda DEM'lilere sevimli görünmek için çabalayanlar, HÜDA PAR'lılara anayasa konuşmasına susanlar var. Herkes sussa da biz İYİ Parti olarak asla susmayacağız. Bu ikiyüzlü tiyatroya asla sessiz kalmayacağız. Devletimizin bütünlüğüne Türklüğümüze dil uzattırmayacağız. Türk milleti için vasata mahkumiyet bitmiştir. Seçim için yalakalık yapanların devri bitmiştir. Haine hainliğini, çakalın çakallığını teslim etme vaktidir.
Türkiye artık cari fazla verecek derken, cari açık rekor olarak gerçekleşti. Tüm bu inat ve yanlış politikalar milletimizi fakirleştirdi. Türkiye 2. Dünya Savaşı'nda bile görülmeyen gıda krizine girdi. 2023 yılı bütçe açığı 1 trilyon 600 küsüre çıkarıldı. İşte 2024 yılı bütçesi bu şartlar altında hazırlanıldı ve geçirildi.
2024 yılı bütçe harcamaları 11 trilyon 89 milyar lira. Öyle bir açık verilmiş ki en yüksek seviye. Tarımsal destek için harcanan ödenek sadece 91 milyar lira. Çiftçiye 'ne halin varsa gör' deniliyor. Emekliler açlık sınırının yarısı kadar aylık alıyor. '14 Mayıs seçimleri öncesinde memurlara ne verdiysek aynısını emeklilere de vereceğiz' diyen Erdoğan tüm sözleri unutmuş. Bu bütçede kadın da yok, ayrılan ödenek sadece 3 .8 milyar lira. Öğrencilerimizin yaşadığı burs ve yurt sorunları da yok."
Dün partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli de "Biz mecliste terörist istemiyoruz, katil istemiyoruz, canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz" diyerek şunları kaydetmişti:
"PKK'nın lehine gözetleme kulesi işlevi gören Türk bayrağını hazmedemeyen, istiklal marşımızı söyleyemeyen, milli ve manevi ortak değerlerimizi kabullenmeyen sözde Kürdistan havariliğinden vazgeçmeyen, Türkçeye rakip dil çıkarmak için her fırsatı ganimet bilen devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti ve partilerin cumhuriyeti kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunmaları hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı en aşağılık muameledir.
Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan sözde milletvekillerin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşaratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır. Üçüncü önerim, AYM statüsünün radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM'de kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeniden çizilmesidir. AYM'nin malum başkanı ve üyeleri şehit haberleri karşısında acaba ne hissetmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır?"
KAYNAK TÜRKİYE GAZETESİ