ASLAN BALIĞI YEMEK OLABİLİR

ASLAN BALIĞI YEMEK OLABİLİR

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), yerli balık türlerine ve kıyısal biyoçeşitliliğe yönelik büyük tehdide karşı lezzetli ve besleyici çözümleri destekliyor.

 Hint ve Pasifik Okyanuslarının ılık sularına özgü küçük bir yırtıcı balık türü olan aslan balığı son yirmi yılda Akdeniz’de de yayıldı ve Türk sularında sıkça rastlanır oldu; artık Türkiye’nin kıyılarındaki yerli türleri, kıyı şeridindeki toplumları ve turizm sektörü için önem arz eden zengin sucul biyoçeşitliliği tehdit ediyor. Zehirli iğnelere ve korkutucu bir görüntüye sahip olan bu istilacı yabancı tür, yerli türleri tüketiyor. Yakın zaman önce yapılan çalışmalar melanur, sarıgöz, mercan balığı, papağan balığı gibi Türk sularının yerli balık türlerinin büyük risk altında olduğunu gösteriyor.

Bu istila ile mücadele için çok az sayıda seçenek var olduğundan, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), aslan balığının avlanmasını ve yenilmesini destekleyerek sorunu giderme yönünde önemli bir adım atıyor. Türkiye’nin ünlü Turkuvaz Sahili’ndeki kıyı ilçesi Fethiye’de dalgıçlar, spor balıkçıları ve toplum liderleri, Türk sularında istilacı tür tehdidi hakkında farkındalığı artırmak amacıyla, geçtiğimiz hafta bir aslan balığı avı yarışması ve mutfak etkinliği düzenledi.

Yirmi beşi aşkın dalgıç, gazeteciler ve yerel sakinlerin katıldığı iki gün süren etkinlik kapsamında, aslan balığı avı turnuvası, deniz biyolojisi uzmanları tarafından verilen eğitimler ve bir gurme şefin beş farklı aslan balığı yemeği hazırlayıp yemek meraklılarına sunduğu bir ziyafet yer aldı. Tarım ve Ormancılık Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa uygulanan UNDP Denizel İstilacı Yabancı Türler Projesi (MarIAS), aslan balığı avı yarışmaları ve ziyafetlerini risk altındaki diğer kıyısal alanlara yaymayı, aslan balığı nüfus artışını yavaşlatacak bir halk kampanyası oluşturmayı hedefliyor.

“Okyanusların ısınması, Türkiye’nin kıyılarına ve Akdeniz’e gittikçe daha fazla yabancı türü getiriyor ve aslan balığı gibi yırtıcıların nüfusunu artırıyor” diyen UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin uluslararası üne sahip kıyılarındaki yerli türler ve biyoçeşitlilik risk altında. Dünyanın her yerinde istilacı türlerin etkilerinin azaltılması ve biyoçeşitliliğin korunması, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı gerçekleştirmeye ve gezegenimizi kurtarmaya yönelik çabaların anahtarıdır.”

Bütçesi 3,3 milyon ABD Doları olan MarIAS girişimi, deniz balıkçılığı uzmanları, biyologlar ve kıyı toplumlarının aktif katılımıyla, Türk sularında istilacı yabancı türlerle mücadele ederek, denizel ve kıyısal ekosistemlerin dayanıklılığını artırmaya çalışıyor. Türk sularında var olduğu tespit edilen yüzlerce yabancı türden 105’inin istilacı tür olduğu ve yerli balık nüfusuna tehdit oluşturduğu kabul ediliyor. 

“Aslan balığını mutfağımıza dahil etmemiz gerek.” diyen UNDP Türkiye MarIAS Proje Yöneticisi Mehmet Gölge şöyle devam etti: “Zehirli iğneleri uygun biçimde ayıklandığında, aslan balığı yenilebilir, besin değeri yüksek ve lezzetli bir balıktır. Aslan balığını avlamak ve tüketmek, sorunu tamamıyla çözmez ancak Türkiye’nin değerli denizel biyoçeşitliliğini ve balıkçılık alanlarını korumaya yönelik bir adım olur.”

UNDP Türkiye önümüzdeki aylarda, Türkiye’nin küresel açıdan da önem taşıyan yerel denizel biyoçeşitliliğinin korunmasına katkıda bulunmak üzere, istilacı balık türlerinin tüketilmesini teşvik etmek amacıyla, Türkiye’nin diğer bölgeleri ve kentlerinde de mutfak etkinlikleri düzenleyecek.

MarIAS girişimi, iklim, biyoçeşitlilik ve çevreyi istilacı türler gibi tehditlere karşı korumak üzere hibeler sağlayan çok taraflı bir fon olan Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından finanse ediliyor.