Tarih: 21.11.2023 13:21

Bahçeli: Kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik

Facebook Twitter Linked-in

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bazı zeka ve vicdan özürlülerin, “Erdoğan, Bahçeli’yi sırtından atacak mı?” diye yazı kaleme almaları, AK Parti ile MHP arasında sorun olduğundan bahsetmeleri, fitne tezgahı açmaları alçak bir teşebbüs, namert bir telaffuzdur. Allah’a çok şükür siyasi hayatımız boyunca hiç kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik. Onun bunun sırtından geçinen keneler bizi anlayamaz, anlasa da anlatmaya takatleri yetmez, yetemez." dedi.
MHP Lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada sert ifadeler kullandı. "Yük aldık, yük olmadık; bedelse ödedik, yeri geldi şehadet düştü hissemize, ne gam ne tasa katiyen şikayet etmedik, önce ülkem ve milletim demekten de asla vazgeçmedik." diyen Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne bakan vermedik, doğrudur. Ne var ki bu kabine Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin kabinesidir. Alacağı her kararın yanındayız, sefasına değil gerekirse cefasına talibiz. Milliyetçi Hareket Partisi tufeyli değildir, yancı değildir, ufakçı değildir, ulufeye talip değildir, ikbale meraklı değildir; Türklüğün, Türkiye’nin ve Türk milletinin serdengeçti şuuru, son kalesi, tüm çareler tükendiğinde düşmana sıkılacak son kurşunudur. Bilmeyen varsa tekrar hatırlatayım; Sayın Cumhurbaşkanımızla diyaloğumuz hasbidir, harbidir, haysiyetlidir, hakseverlik üzerinedir, saygı ve sevgi temellidir, hiç kimse de aramıza giremeyecektir."
Cumhur İttifakı’yla ilgili polemik ve spekülasyon yapan kara sinek tabiatlı güruhun durumu aynısıyla şudur: “Sineğin akıllısı kiraza biner şehre gider, sineğin aptalı gübreye düşer bunlar gibi ahıra girer.”
MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı sert konuşmaya şöyle devam etti: Cumhur İttifakı’nda pazarlık yoktur. Cumhur İttifakı’nda ihtilaf yoktur. Cumhur İttifakı bir planın ürünü, sipariş edilmiş bir projenin üretimi değildir. Bu ittifak 15 Temmuz işgal ve ihanetine karşı meydanlarda kurulmuştur. Bu ittifak 7 Ağustos Yenikapı ruhuyla oluşmuştur. Biz zillet değil, Türk milletinin ta kendisiyiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin yedi düvele meydan okuyan cesaretiyiz, gelecek ümidiyiz.

"İsrail ile Filistin arasında acil ve insani ateşkesin olması için daha kaç çocuğun, kaç masumun ölmesi lazımdır?"
Bahçeli grup toplantısında, "Okullar, hastaneler, sivil yerleşim alanları, camiler, kiliseler, fırınlar, ambulanslar, su şebekeleri, elektrik santralleri, yollar, köprüler, mezarlıklar, son tahlilde insana dair ne varsa bombalanıyorken, Almanya Başbakanı’nın çıkıp da “İsrail’in yaptığı nefsi müdafaa” demesinin ahlaki, hukuki ve vicdani bir karşılığından bahsetmek mümkün müdür? İsrail vandallığının sözde nefsini savunanların, mazlumların nefsini konuşacak şerefli duruşu göstermeleri için daha başka neyin ve nelerin olması gerekmektedir?" diye sordu.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan muhatabının gevşeyen vidalarını sıkmıştır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ziyaretine de değinen Bahçeli, "Berlin’de geçtiğimiz Cuma akşamı düzenlenen ortak basın toplantısında, Sayın Cumhurbaşkanımızın Almanya Başbakanı’nın yüzüne çekinmeden, açık sözlülükle haykırdığı gerçekler Türk milletinin, esasen her şeyi bilse de susmayı tercih eden bazı Arap ve İslam ülkelerinin ortak sesi, ortak seslenişidir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen milli basiret herkese dersini vermiş, muhatabının gevşeyen vidalarını da sıkmıştır. İsrail’e para, silah, mühimmat desteği ile siyasi omuz veren ülkeler işlenen bebek cinayetlerinden, gün geçtikçe ağırlaşan katliam tablosundan birinci derecede sorumludur." İfadelerini kullandı.

"Dikkatinizi çekiyorum, Gazze’de her saat başı 6 çocuk hayatını kaybetmektedir."
Bahçeli konuşmasının devamında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ziyaretinde yaşananlara ilişkin, "Bu hazin tablo insani bir felaket ve vahşetin adeta canlı resmidir. İsrail’in soykırım suçuna sessiz kalanlar, bununla da yetinmeyip 46 gündür süregelen devlet terörünü görmezden gelenler inanıyorum ki bir gün insanlık vicdanında mahkum olacaklardır. Maalesef Almanya da bu kategoridedir. Çok şükür bizim geçmişimizin hiçbir sayfasında gaz odaları caniliği, toplama kamplarının lekesi, Holokost felaketinin izi yoktur. Almanya Başbakanı tarihin ve insani değerlerin yanlış tarafındadır. İsrail faşizmine, İsrail soykırımına ilik nakli yapanlar arasında bulunması feci bir sapma halidir. Adalet tevzi edecek insan bir defa şahsına adil olmalıdır. Kaldı ki bunların kendilerine bile hayırları yoktur." dedi.

"Son Müslüman Türk teslim alınmadan zulmün fermanı okunamaz"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Mücadeleyse mücadele edeceğiz; milli güvenliğimizi, tarihi çıkarlarımızı, egemenlik hukukumuzu, mazlum kardeşlerimizin tartışılmaz haklarını korumak için elimizden ne geliyorsa, gücümüz neye yetiyorsa bihakkın yapacağız. Son Müslüman Türk yere düşmeden, helal kanlarıyla kucaklaşmadan emperyalist ve Siyonist kumpas kesinlikle sonuç alamaz, amacına ulaşamaz." dedi.
"50+1 sistemi değişecek mi?"
"Cumhuriyet’in yeni yüzyılında, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin temin sürecinin başında en büyük kozumuz, en müstesna kuvvetimiz 16 Nisan Halkoylamasıyla yönetim sistemimizde yapılan zamanlar üstü reformdur" diyen Bahçeli, "Bu reformun mimarbaşı Türk milletidir ve onun ruh kökünden doğan Cumhur İttifakı’dır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin hem üçüncü evreye geçişini sağlamış hem de yeni yüzyılı kavrayan ve kuşatan demokratik ve dinamik nitelikli sistemsel başarısını somutlaştırmıştır. Milli iradenin takdir ve tercihiyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üzerine gölge düşürmek, bilhassa “ucube sistem, tek adam rejimi” iddialarıyla çamur atmak yalnızca haksızlık değil bizatihi milletimize saldırıdır. Şayet cumhur ile Cumhuriyet kucaklaşmışsa, devlet ve millet arasında uyum tam manasıyla sağlanmışsa, bunun ana kaynağı, yegane sebebi, altın hissesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne aittir. Devlet hayatında çatlak sesler dinmiş, karar alma süreçleri seriye bağlanmış, kuvvetler ayrımı billurlaşmış, çok başlılık devri kapanmış, bürokratik oligarşinin suyu kesilmiştir. Yeni sistemin gerekli, yeterli siyasi, stratejik ve fikri demlenme süreci devam etmekte olup kurum ve kurallarıyla olgunlaşması, ilke ve esaslarıyla oturması Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın güvencesi olacaktır." dedi.

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelip geçici bir heves değildir"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işi bitince buruşturulup bir köşeye atılacak tek kullanımlık konjoktürel reçete değildir diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin istikbal haysiyeti, milli bekasının habitatı; Türk milletinin huzur, barış ve kardeşlik iradesinin temel harcıdır. Elbette Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan, tekleyen ve arıza sinyali veren yönleri varsa mutabakatla ele alınıp düzeltilmelidir. Bu da son derece doğal ve doğru bir seçenektir. Ancak her yönetim sisteminin bir özü, hukuki ve ahlaki meşruiyetini sağlayan demokratik bir özelliği vardır ve bunun tartışılması da öngörülemez sorun ve sıkıntılara yol açma riski taşımaktadır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hedefiyle milletimizin huzuruna çıkan zillet ittifakı amaçladığı icazet ve ruhsatı alamamış, milli irade Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni mevcut ve mahut haliyle tasdik ve teyit etmiştir. Lağvolunan bir kurum veya sistemin tekrar ihyası diye bir şey zaten makul ve mantıklı bir şey değildir. İster iyileştirilsin, isterse de güçlendirilsin, eğer Parlamenter Sistem her şeye rağmen ihya edilseydi; dejenere olması, kaosa hizmet etmesi, kutuplaşma ve kamplaşmayı körüklemesi, devlet yönetimini krize sokması mukadder bir siyaset ve hayat gerçeği haline gelirdi. Bu ise 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü kadar vahim gelişmelere neden olabilirdi. Hamd olsun aziz milletimiz kötürüm ve köhne siyasetin ayak oyunlarına, yönetilemeyen Türkiye önerisine müsaade etmemiş, buna fırsat vermemiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya ziyaretinden dönerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yüzde 50+1 oy nisabıyla ilgili yaptığı açıklamalara da değinen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, “Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.” İfadelerini youmladı.
Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanımızın tespit ve değerlendirmeleri siyasetin ve kurulan ittifakların parçalı yapısına bakıldığında tutarlı ve anlamlıdır. Fakat bu konuda bizim geçmişten bugüne söylediğimiz sözler, yaptığımız açıklamalar, paylaştığımız görüşler de bellidir ve esasen hiç değişme göstermemiştir. 7 Haziran 2018 tarihinde, Kayseri Merkezli Bölge İstişare Toplantısında yapmış olduğum konuşmada şöyle demiştim: “Çok partili siyaset hayatımızda bu haliyle 16 Nisan Halkoylaması bir milat, hatta demokratik bir misak olmuştur. Yeni sistemde kutuplaşma ihtimali en aza çekilmiştir. Barajın fiilen yüzde 50+1’e çıktığı göz önüne alındığında siyasi partilerin uzlaşmaktan, ahlaki bir ittifak kurmaktan başka seçeneği de kalmamıştır. Türkiye’nin beka düzeyinde tehditlerle boğuştuğu bir dönemde, siyasetin kavgaya sapmasını mantıki göremez, makul karşılayamazdık. İstiklalimize saldırılırken, istikbalimizle ilgili oyunlar tezgâhlanırken cumhurun emanetini daha fazla sahiplenmeli, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini yüksek bir şuurla müdafaa etmeliydik.”
2 Temmuz 2019 tarihli Meclis Grup Toplantımızdaki sözlerim de aynen şu şekildeydi: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşama azminin, payidarlık iradesinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün aynen tecellisi ve tescilidir. İlaveten siyasi istikrarın teminatıdır. Yeni sistemle beraber barajın yüzde 50+1’e çıkması muhkem bir sayısal çoğunluktan daha çok müstesna bir uzlaşmayı, muazzam bir kucaklaşmayı sağlamıştır. Türkiye aradığı parlak yönetim sistemini pek çok badireye uğraya uğraya, birçok sorunla boğuşa boğuşa sonunda bulmuş ve benimsemiştir.”
Yine 16 Kasım 2021 tarihinde yaptığımız Meclis Grup Toplantımızda ise şunları söylemiştim: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milletimizin bir başarısı, geleceğinin müjdesi, milli bekanın güvencesi, milli birlik ve dayanışmanın zırhı, devlet yönetiminin milli hedeflerle birleşmesidir. Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli yüzde 50 +1’dir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçildiği ve hükümet TBMM’den güvenoyu almadığı için “yönetimde istikrar” ilkesi kendiliğinden gerçekleşmiştir. Bu itibarla yüzde 50+1 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi çoğulcu demokrasinin dünyaya emsal teşkil edecek, model olacak bir şeklidir. Dikkat buyurunuz, milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, muhtar seçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek Cumhurbaşkanı seçiyoruz.”

"Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dün ne demişsek bugün aynı çizgide, aynı düşüncede, aynı görüşteyiz"
Bahçeli, ancak Cumhur İttifakı olarak konuşup tartışarak orta yolun, makul çözümün, yeni sistemin doğasını zedelemeyecek tamirat ve onarımın karşılıklı anlayış ve uzlaşmayla yapılacağının inancına ve iradesine de sahibiz diyerek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bahse konu açıklamasını çarpıtıp Cumhur İttifakı etrafında tezvirat ve tefrika imal eden fırsat düşkünü meczuplara da prim vermeyiz, itibar etmeyiz, bunları adam yerine bile koymayız. Bazı zeka ve vicdan özürlülerin, “Erdoğan, Bahçeli’yi sırtından atacak mı?” diye yazı kaleme almaları, AK Parti ile MHP arasında sorun olduğundan bahsetmeleri, fitne tezgahı açmaları alçak bir teşebbüs, namert bir telaffuzdur.
Allah’a çok şükür siyasi hayatımız boyunca hiç kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik. Onun bunun sırtından geçinen keneler bizi anlayamaz, anlasa da anlatmaya takatleri yetmez, yetemez. Yük aldık, yük olmadık; bedelse ödedik, yeri geldi şehadet düştü hissemize, ne gam ne tasa katiyen şikayet etmedik, önce ülkem ve milletim demekten de asla vazgeçmedik. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne bakan vermedik, doğrudur. Ne var ki bu kabine Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin kabinesidir. Alacağı her kararın yanındayız, sefasına değil gerekirse cefasına talibiz. Milliyetçi Hareket Partisi tufeyli değildir, yancı değildir, ufakçı değildir, ulufeye talip değildir, ikbale meraklı değildir; Türklüğün, Türkiye’nin ve Türk milletinin serdengeçti şuuru, son kalesi, tüm çareler tükendiğinde düşmana sıkılacak son kurşunudur. Bilmeyen varsa tekrar hatırlatayım; Sayın Cumhurbaşkanımızla diyaloğumuz hasbidir, harbidir, haysiyetlidir, hakseverlik üzerinedir, saygı ve sevgi temellidir, hiç kimse de aramıza giremeyecektir. Cumhur İttifakı’yla ilgili polemik ve spekülasyon yapan kara sinek tabiatlı güruhun durumu aynısıyla şudur: “Sineğin akıllısı kiraza biner şehre gider, sineğin aptalı gübreye düşer bunlar gibi ahıra girer.” Cumhur İttifakı’nda pazarlık yoktur. Cumhur İttifakı’nda ihtilaf yoktur. Cumhur İttifakı bir planın ürünü, sipariş edilmiş bir projenin üretimi değildir. Bu ittifak 15 Temmuz işgal ve ihanetine karşı meydanlarda kurulmuştur. Bu ittifak 7 Ağustos Yenikapı ruhuyla oluşmuştur. Biz zillet değil, Türk milletinin ta kendisiyiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin yedi düvele meydan okuyan cesaretiyiz, gelecek ümidiyiz. Terörle mücadelede kesin sonuç almak için, Sosyo-ekonomik gelişmeyi en üst seviyeye taşımak için, İç ve dış sorun alanlarının birer birer üstesinden gelmek için, Deprem felaketinin derin izlerini tamamıyla silmek için, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin gerçekleşmesi için, Dünyada Türk mucizesinin hayata geçmesi için Cumhur İttifakı’nın devamından yanayız, hiçbir şart altında da bu ittifakın bozulmasına kendi adımıza söylüyorum, geçit vermeyeceğiz.

CHP’nin yeni Genel Başkanı aslında siyasi birikim ve deneyim çerçevesinde pek ciddiye ve dikkate alınacak birisi değildir diyen Bahçeli, "HEDEP’e uzattığı zeytin dalı, İYİ Parti’yle ortak payda arayışı, zillet masasını tekrar kurma anlayış ve amacı geçmişin birebir kopyasıdır. CHP’de yeni bir şey yoktur. Hamamda kurna, düğünde zurna beğenmeyen bugünkü CHP yönetimi her şeye karşı, geçmişine karşı, işin özünde karşıya bile karşıdır." dedi.
Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı’nın İstanbul Kadıköy’de bir operaya HEDEP’lilerle birlikte katılması, sahne alan ve Kürdistan’dan bahsedip Türkiye’yi işgalci diye karalayan sözde bir sanatçının elini öpmesi utanç verici bir ayıp ve rezalettir diyen Bahçeli, "Öpecek eli tanımayanların milletten tekme yemeleri mutlaktır. CHP gerçekten de sömürgeleşmiş, vesayet zincirine vurulmuştur. Bir bölücünün saygıyla elinin öpülmesi CHP’nin mazisini inkar, Türkiye’ye rest çekmektir. Bu sefil fikri kimin verdiği az çok bellidir. CHP Genel Başkanı maalesef kukladır, kuklacı ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamında oturan zattır. Onun da ipini tutanlar iç ve dış husumet cephesidir. CHP’de patron çıldırmış, tasfiye işlemi hızlanmış, yağma vites yükseltmiş, Atatürk’ün partisi kapanın elinde kalmıştır. Bizim üzüntümüz siyasetteki kirlilik ve yozlaşma, muhalefetteki dağınıklık ve pespayeliktir. Bu durum Türk demokrasi kültürünü erozyona uğratmaktadır." dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanun Teklifinin yasalaşması konusunda destekleyici tavrını açıktan gösterecek ve evet oyu kullanacaktır diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sizlerin bütçe üzerine yapılan görüşmeler esnasında hazırlıklı olmanızı, Cumhur İttifakı’na muvafık konuşmalar yapmanızı, düşünce ve değerlendirmelerinizi yapıcı bir şekilde aktarmanızı bekliyor, hepinize başarılar diliyorum. Sözlerime son vermeden evvel, A Milli Futbol Takımımızın Berlin Olimpiyat Stadı’nda Almanya’yı 3-2 mağlup etmesinden dolayı sevincimi paylaşıyor; milli oyuncularımızı, teknik kadroyu ve federasyon yönetimini yürekten tebrik ediyorum. Türk duruşu hem sahada hem de masada Allah’a şükürler olsun ki Almanya’da gösterilmiştir. Hepinizi saygılarımla selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum." ifadelerini kullandı.

Kaynak : PHA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —