"Balkan Araştırma Enstitüsü Balkan odaklı vizyona katkı sunuyor"

"Balkan Araştırma Enstitüsü Balkan odaklı vizyona katkı sunuyor"

Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü tarafından, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanı ve Balkan Araştırma Enstitüsü Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Kayapınar’ın konuşmacı olduğu “Anadolu’dan Balkanlar’a Türk Göçü, Selanik ve Atatürk” konferansı gerçekleştirildi.

EDİRNE (İGFA) - Senato Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa Rektör Prof. Erhan Tabakoğlu, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Levent Doğan, Dış İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Rıfat Gürgendereli, Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Tağ, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nurten Çetin, Milli Savunma Üniversitesinden Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ayşe Kayapınar, Rumeli Edirne Kültür ve Folklor Derneği Başkanı Ahmet Dörtler ile akademisyenler ve öğrenci katıldı.

Konferansın açılışında konuşan Doç. Dr. İbrahim Kelağa Ahmet, 2010 yılında kurulmuş olan Balkan Araştırma Enstitüsü’nün bugüne kadar gerçekleştirdiği konferans, çalıştay ve kongre gibi akademik etkinlikler ve bilimsel yayınlarıyla üniversitenin Balkan odaklı vizyonuna katkı sunduğunu ifade ederek Balkanlar’a yönelik yaptıkları eğitim çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Trakya Üniversitesinin Balkanlar’a yönelik çalışmalara önem verdiklerini vurgulayarak, Balkan Araştırma Enstitüsünün de Trakya Üniversitesinin bu misyonu çerçevesinde Balkanlar’ın nabzını tutan çok önemli etkinliklere imza attığını ifade etti.

Prof. Dr. Levent Kayapınar konuşmasına Balkanlar neresidir sorusuyla başladı ve Balkan tabirinin Osmanlı arşiv belgelerinde çok erken dönemde kullanıldığına dikkat çekerek çağlar boyunca Balkan coğrafyasına gelen ve yerleşen Türk boyları hakkında bilgi verdi. Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlar’a ulaşan Türklerin Avrupa Hunları, Avarlar, Ogurlar ve Tuna Bulgarları, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar ve Tatarlardan oluştuğunu söyleyen Kayapınar, Anadolu’dan Balkanlar’a geçen Türklerin ise Selçuklu Türkleri, Aydınoğulları, Karesioğulları ve Osmanlı Türklerinden oluştuğunu belirtti.

Konuşmasının devamında Bizans kaynaklarına dayanarak Umur Bey’in Balkanlar’da Sırp ve Bulgarlarla yürüttüğü mücadeleyi ve yaptığı seferleri anlatan Kayapınar, Türklerin Süleyman Paşa ile birlikte Anadolu’dan Gelibolu’ya yerleşmek üzere göç ettiklerini ve bunun en önemli kanıtının da orada tarıma başlamaları olduğunu ifade ederek, Osmanlı kroniklerinde Balkanlar’a Türk göçünü Aşıkpaşazade, Oruç Beğ ve Neşri’den örnekler vererek anlattı.

Balkanlar’da görülen ve yarı askeri nitelik taşıyan Osmanlı teşkilatları olan Akıncı, Yörük ve Evlad-ı Fatihan teşkilatlarına da değinen Kayapınar, ilk olarak Balkan coğrafyasındaki Yörük yerleşimlerini harita üzerinde gösterdi ve Osmanlı arşiv belgelerinden örnekler vererek Anadolu’dan Balkanlar’a göç edenlerin Türkler olduğunu ve bunların kayıtlarının da tutulduğunu vurguladı.

Kayapınar konuşmasının Selanik ile ilgili bölümünde şehrin ilk defa 1387 yılında I. Murad zamanında Osmanlılar tarafından fethedildiğini, 1403 Gelibolu Antlaşması ile elden çıktığını, 1430 yılında ikinci defa fethedildiğini ve 1912 yılına kadar Osmanlı toprağı olarak kaldığını ifade etti. Selanik kentinin fethi ile bağlantılı olarak Kayapınar Evlad-ı Fatihan Teşkilatına da değinerek harita üzerinde teşkilatın yapılandığı bölgeleri ayrıntılı bir şekilde gösterdi. Daha sonra görseller eşliğinde Selanik’teki Osmanlı dönemi kültür mirası olan mimari yapılardan söz etti ve konuşmasının izleyen bölümünde Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’teki evi ve ailesini konu alan Yunanca arşiv belgelerine dayanan ve Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanan, kendisinin de içinde yer aldığı Vasilis Dimitriadis’in “Bir Evin Hikayesi” adlı çalışmasına değindi. Prof. Dr. Kayapınar bu çalışmayı esas alarak 20. yüzyıl başlarındaki Selanik şehrinin Türk, Rum ve Yahudi mahallelerinin yerleşim planından söz etti ve Atatürk’ün doğduğu evin lokalizasyonunu ve evin Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi tarafından 1877 yılında satın alınmasını anlatarak Selanik’in Balkan Savaşları sonunda kaybedilmesinin ardından evin 1925 yılında mübadiller için Yunan Milli Bankası tarafından istimlak edildiği bilgisini verdi.

Prof. Dr. Kayapınar konuşmasının son bölümünde Atatürk’ün aile şeceresini anlattı ve Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu’nun “Atatürk Entelektüel Biyografi” adlı çalışmasına atıfta bulunarak “Rumeli’de ‘evlad-ı fatihan’ olarak yeniden örgütlenen Yörüklerin en yoğun olduğu bölge Selanik’tir ve evlad-ı fatihan kavramı, kültürel Türkçülüğün zemin kazandığı yüzyıl sonu ortamında farklı biçimlerde işlevselleştirilmeye başlandığında bölgedeki Türkler ona daha sıkı biçimde sarılmışlardır. Bu eğilim, kendisini anne ve baba tarafından evlad-ı fatihan olarak gören Mustafa Kemal’de de belirgin biçimde gözlemlenmektedir. Kendisi yıllar sonra ‘doğuştan bir ayrıcalık varsa Türk oluşumdan ibarettir’ vurgusunu yaparken, buna gönderme yapmıştır. Bunun ise onu, ileride göreceğiniz gibi, önce Türkçülük daha sonra da Türk milliyetçiliğine yönelttiği şüphesizdir.” şeklindeki görüş ve tespitlerine yer verdi.

Prof. Dr. Levent Kayapınar konferansının son bölümünde Selanik yıllarında Atatürk’ü etkileyen düşünceleri “Eski-Yeni çatışmasında yeniden yanadır; dini ve seküler olmak üzere bir arada yapılan eğitim, hukuk ve idari Tanzimat anlayışına karşıdır; Batıya yönelik ‘aşk ve nefret’ ilişkisi içindedir; Türkçülüğe eğimlidir; yabancı müdahale ve ekonomik kontrole karşıdır; çok uluslu Osmanlılık idealinin hayal olduğunu düşünür.” şeklinde sıraladıktan sonra bu düşüncelerinin Selanik yıllarında çocuk ve ergin olarak oluştuğunu ve harbiye yıllarında tahkim edildiğini ifade etti.

Kayapınar “Cumhuriyetin ikinci Yüzyılı” ile ilgili düşüncelerine de yer vererek “Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti 100 yıldır kendi toprakları üzerinde büyük bir savaş görmemiş, barış içinde yaşamıştır. Anadolu ve Trakya topraklarında nüfus tarihin hiçbir döneminde bu kadar yoğunlaşmamış ve yaklaşık 85 milyona ulaşmamıştır. Eğitim seviyesi tarih boyunca Anadolu ve Trakya topraklarında hiç bu kadar yüksek oranda olmamış ve bu kadar yaygınlık kazanmamıştır. Kadın, iş hayatında ve sosyal yaşamda hiç bu kadar yüksek oranda yer almamıştır. Bundan dolayı Asr-ı Saninin selefleri diğer Türk devletleri gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin altın yüzyılı olacağına olan inancımı ifade etmek istiyorum.” diyerek sözlerine son verdi.

Konferans Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nun, Prof. Dr. Levent Kayapınar’a katılım belgesini vermesi ve soru cevap bölümünün ardından etkinlik sona erdi.


Haber Kaynak : igf