Tarih: 29.02.2024 10:40

Başkan İzci'den 28 Şubat açıklaması

Facebook Twitter Linked-in

"28 Şubat’ta darbenin yapılmasının ve 54. Erbakan Hükümetinin al aşağı edilmesinin altında yatan gerekçe irticanın hortlaması ve laikliğin elden gitmesi olarak açıklansa da asıl gerekçe ne irticanın hortlaması ne laikliğin elden gitmesi ne de ülkenin kötü yönetilmesidir." Diyen Adıyaman STK Platformu Başkanı Gaffari İzci," Adıyaman Sivil toplum kuruluşları olarak 28 Şubat Post-Modern Darbe Girişimi ile başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere bu millete yapılan Modern toplum mühendisliğini asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. 28 Şubat'ta  fiili müdahalenin  yerine psikolojik ve sosyolojik yöntemlerin devreye sokulması, kansız ve idamsız   gerçekleşmesi sebebiyle post modern (yumuşak) darbe olarak adlandırılmış olsa da;  binlerce kamu görevlisinin  bir gecede çalıştıkları kurumlardan başka yerlere sürülmesi, binlercesinin fişlenmesi on binlerce başörtülü kızların üniversitelerinden uzaklaştırılması, binlerce  kamu çalışanı  kadının hiçbir sorgulanmaya tabi tutulmadan işlerinden atılması,  sebebiyle  özellikle eğitim alan ve eğitim verenlerin üzerinde oluşan psikolojik ve  sosyolojik travmanın etkileri  hala sürmektedir.
28 Şubat 1997 günü 9 saat süren MGK toplantısının ardından hükümete rağmen 18 Maddelik Milli Güvenlik Kurulu bildirisinin yayınlanması ile  başlatılan 28 Şubat süreci 28.06.1996 tarihinde Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın başbakanlığındaki Refah-Yol Hükümetinin işbaşına gelesiyle ortaya çıkan bir hadise değildir. Dindar insanların öğrenim görmelerine engel olmak, devlet kademelerinde yönetimden uzak tutmak amacıyla başlatılan bu sinsi hareketin temeli Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanmaktadır.
28 Şubat’ta darbenin yapılmasının ve 54. Erbakan Hükümetinin al aşağı edilmesinin altında yatan gerekçe irticanın hortlaması ve laikliğin elden gitmesi olarak açıklansa da asıl gerekçe ne irticanın hortlaması ne laikliğin elden gitmesi ne de ülkenin kötü yönetilmesidir. Asıl gerekçe Devletten düşük faizle kredi alıp, geri devlete yüksek faizle satmayı alışkanlık haline getiren hortumcuların cebine akan para musluklarının kesilmesine, dar ve sabit gelirli vatandaşların cebine akıtılmasına gösterilen tepkinin dışa yansımasıdır.
Burada düşündürücü olan şey; 1960 İhtilalinde, 1971 muhtırasında, 12 Eylül 1980 darbesinde olduğu gibi 28 Şubat post modern darbesinde bu tepkinin Laiklik ve irtica kavramları üzerinde gösterilmesi laiklik ve irticanın işe gelmeyen hükümetleri al aşağı etmenin, siyasi partileri, vakıfları, dernekleri kapatmanın aparatı olarak kullanılmasıdır.  
28 Şubat darbesi milletimizin inanç değerlerine karşı yapılmıştır. 
 Her ne sebeple olursa olsun bütün darbelerin   laikliğin elden gitmesi ve irticanın hortlamasına gerekçe olarak yapılması ve doğrudan bu yolla milletimizin inanç değerlerine saldırılması  darbecilerin    Laiklik ve irtica  konusunda samimiyetsizliklerinin göstergesidir.  Bu yüzden 8 yıllık kesintisiz eğitim bahanesiyle İmam-Hatip Liselerinin orta kısımları kapatılmış, katsayı adaletsizliği sebebiyle üniversiteye girişleri engellenmiştir. Başörtüsü yasaklanmış öğrenciler üniversite kampüslerine, kamu görevlileri devlet kurumlarına sokulmamıştır.   Binlerce bürokrat ve asker trajikomik sebeplerle işlerinden atılmış, on binlerce kız öğrenci eğitim-öğretim haklarından mahrum bırakılarak, cehalete kurban edilmiş ya da eğitimlerini yurt dışında yapmak zorunda bırakılmıştır.  Başörtüsünden vaz geçmeyen kız öğrenciler kampüs kapılarında, tören alanlarında, saçlarından sürüklenerek, ikna odalarında hakaret edilerek aşağılanmıştır. Öğrenci çağındaki gençlerin hayalleri yıkılmış gelecekleri çalınmıştır. Oysaki gelinen noktada o gün yasaklanan her bugün serbest hale gelmiş ne irtica hortlamış ne de laiklik elden gitmiştir."şeklinde konuştu.
28 Şubat Dış mihraklar ve içerideki işbirlikçileri tarafından gerçekleştirildiğini aktaran İzci, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ekonomik sosyal, siyasal alanda başarılı bir hükümeti indirmek için laiklik ve irtica darbecilerin çıkarlarına alet edilmiştir. Çünkü; Refah-Yol Hükümeti döneminde ilk kez denk bütçe uygulamasına geçilmiştir.  Havuz sistemiyle  borç para alınmadan, iç borçlanma yoluna gidilmeden devlet çarkı döndürülebilmiştir. Tedrici olarak, faizler inmeye, enflasyon düşmeye başlamıştır. Rantiyeye akıtılan para muslukları dar ve sabit gelirlinin cebine akıtılmıştır. Memura 11 ayda  yüzde 112, işçiye yüzde 102 zam, çiftçiye, bağ kurluya yüzde 300 den fazla iyileştirme yapılmıştır.  Esnaf kredisi 57 trilyondan 80 trilyona çıkarılmıştır.  D-8’ler kurularak İslam ülkeleri ile ciddi ve kalıcı adımlar atılmıştır. Bu dönemde yolsuzluk yapılmamış, ihaleye fesat karıştırılmamış devlet malı yandaşlara peşkeş çekilmemiştir.
28 Şubat Dış mihraklar ve içerideki işbirlikçileri tarafından gerçekleştirilmiştir.

Refah-Yol döneminde (28.06.1996. 30.06.1997); ülkemizin gelişmesi, halkın huzur ve refahı açısından çok önemli adımların atıldığı bir dönemde Dış mihraklar 54. Erbakan Hükümetinin görevden uzaklaştırılması için içeride ki işbirlikçileri  harekete geçirilmiştir.
Nitekim; İsrail Cumhurbaşkanı Weizman İsrail’in sesi radyosuna yaptığı açıklamada: “Süleyman Demirel’i çok iyi tanıyorum ve Ordu’nun da kenarda bekleyeceğini sanmıyorum.” Şeklinde işaret fişeğinin ateşlenmesinin ardından “Türkiye İran oluyor”. “Şeriat gelecek”, “Kadınları zorla kapatacaklar”. “İrtica PKK’dan tehlikelidir.” “Tehdidin adı irticadır.” Gibi kartel medyası tarafından yapılan kara propagandalarla sokaklar hareketlendirilmiştir.
Devleti hortumlama karşılığında TÜSİAD, ile birlikte beşli çete adı verilen (TOBB, KESK, DİSK, TİSK ve Türk-İş), gibi sivil toplum örgütleri figüran olarak kullanılmıştır. Aczi mendiller, Ali kalkancılar, Fadime Şahin’ler piyasaya sürülerek, geçmişe ait kasetler yayına sokularak yaptıkları icraatlarına meşruluk kazandırılmaya çaçalışılmış ve fetö gibi paralel yapılara da alan açılmıştır.
Refah-Yol döneminden TÜSİAD gibi bazı olumsuz yapıların rahatsızlık duymasına rağmen; izan ve insaf sahibi kimseler tarafından işçinin, çiftçinin memurun, emeklinin, esnafın, tüccarın, yoksulların en rahat nefes aldığı bir dönem olduğu ifade edilmesine rağmen, bilakis Süleyman Demirel’in önayak olmasıyla milletvekili pazarı kurulmuş, bazı DYP milletvekillerinin para, bazılarının da makam karşılığında satın alınarak Demokratik Türkiye Partisi /DTP) adında 28 Şubat partisinin kurdurulmasının Mesut Yılmaz’ın başbakanlığında kurulan 55.ANASOL-D Hükümetine ortak  yapılmasının yolu açılmıştır.
Gazeteci Necati Doğru bu gerçeği; “Erbakan İyimserlik Motoru” başlıklı yazısında şöyle ifade etmiştir: “Refah-Yol 7 ay önce kuruldu. 7 ay önce faizler %120 idi, şimdi %90’a indi. Yüzde 30’luk bir iniş var. Kredi faizleri düşüyor. Neden çiller döneminde olmadı? Neden Yılmaz döneminde olmadı da? Neden Erbakan döneminde oldu?’ rantiyecilerin Refah-Yoldan rahatsızlıklarının ve Erbakan’dan nefret etmelerinin sebebi “irtica ve laiklik karşıtlığı’ değil, ranttı, menfaatlerinin zedelenmesiydi. Erbakan, “Havuz Sistemi’nden vazgeçip rantiyecileri memnun etseydi 28 Şubat Süreci belki de yaşanmayabilirdi” Şeklinde dile getirmiştir.
Bir iş adamı da “Biz Refah Partisinin kadrolaşmasından değil, başarılı olmasından korkuyoruz” ifadesini kullanırken, TİSK eski başkanı Refik Baydur da:” 28 Şubat’ta ne o gün ne bugün rejim tehlikesi yoktu. Ekonomik çıkarları zedelenen kesim darbeyi teşvik etti. Biz bu kadar çıkarcıyız.” Öz eleştirisinde bulunabilmiştir.
Elbette 28 Şubat 1997’den günümüze değişen ve gelişen birçok olay vardır. Kendilerini dokunulmaz ve yargılanamaz sanan 28 Şubatın askeri aktörleri TBMM’ de kurulan darbeleri araştırma komisyonunca alınan kararın ardından 28 Şubat’ta etkin rol oynayan darbecilerin yargılanmasının yolu açılmıştır. Başta Darbeci başı Kenan Evren’in unvanları ellerinden alınmıştır.  Aralarında İsmail Hakkı Kabadayı, Çevik Bir, Çetin Doğan Erol Özkasnak gibi 60 darbeci sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet, 39 sanık hakkında berat ve 4 sanığın ise ölümü nedeniyle davalarının düşürülmesi yönünde savcı mütalaasının ardından 28 Şubat’ın darbeci aktörlerinin bir kısmı tutuklanmış, bir kısmı tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmiştir.  Ne yazık ki darbecilerle iş birliği yapan 5’li sivil çeteye dokunma kimsenin aklından geçmemiştir. Yine darbecilerin isteği üzerine tutuklanan 28 Şubat karşıtları da hala mahpushane de tutuklu bulunmaktadır. Darbecilik suç, darbeciler cezalandırıldı ise neden darbe karşıtları  cezalandırılmaktadır?
28 Şubat darbesinin geride bıraktığı çok sayıda soru işareti hala kafaları tırmalamaya devam etmektedir.  Bilindiği üzere 15 Temmuz 2016 FETÖ kalkışmasının baş aktörü ile şürekası devlet nazarında 28 Şubat sürecinde meşrulaştırılmıştır. Bu dönemde devlete sızan FETÖ darbe yapabilecek kadar güçlenmiştir. 
Aradan geçen bunca yıl sonra 54.Hükümetin Başbakanı Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yolunun doğruluğu, görüşlerinin haklılığı, dostları ve karşıtları  tarafından doğrulanmıştır. 1960 ve 80 darbeleri 1971 muhtırası da dahil olmak üzere bu aziz milletimize ayar vermeye çalışan bütün vesayet odaklarına ve darbe zihniyetine karşı mücadele eden ve bedel ödeyen bütün sivil toplum örgütlerimizi, siyasi partileri tüm kurum ve kuruluşları minnetle ve hayırla yad ediyoruz."
 

Kaynak : PHA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —