Bu toplum nereye gidiyor?

Bu toplum nereye gidiyor?

Bu toplum nereye gidiyor?

Daha dün toplumdaki sosyal çürümeyi ve cinnet halini kaleme aldığım yazım içerisinde “Eyvah ki eyvah… Bu gidişat herkesi korkutmalı ve önlemini aldırmalıdır. İğrenç insanların etkisizleştirilmesi ile nesiller iğrenç olmaktan kurtulacaktır.” cümlelerini kurmuştum. Yazıyı gazeteye gönderdiğim günün akşamı dolu sabıkası olan iğrenç bir insanın, pırıl pırıl bir üniversite gencini defalarca bıçaklayarak vahşice öldürdüğüne şahit olduk. Etkisizleştirilmemiş ve döl israfı olarak sıfatlayacağımız iğrenç bir insan, öğrenci harçlığı kazanmak için daha beş gün önce kuryelik işine giren üniversite gencini yoldan geçerken durdurup, defalarca bıçaklayarak öldürmesi izleyen herkesin kanını dondurmuştur. Anasının-babasının eğitmeden sokağa saldığı döl israfı bir yaratık, Ata Emre Akman isimli üniversite gencine öyle kin ve nefret ile saldırıyordu ki, onun insan olması mümkün değildir. Görüntüleri izleyen herkesin de bu kanaati getirdiğine inanıyorum.

Şimdi pırıl pırıl bir üniversite öğrencisini vahşice öldüren bu yaratık 10-15 yıl yatıp çıkacak öyle mi? (Belki de bir afla daha erken çıkacaktır.) Böyle birinin nefes alması bile oksijen israfı iken, daha şimdiden kaç yıl yatıp çıkacağı konuşulmaktadır. Bu yargı, hukuk düzeni böyle gitmez. Yoldan geçenin keyfine, zevkine ve vahşice insan öldürülmesinin ağır bir bedeli olmalıdır.

Eğer yasalarda yeni düzenlemeler yapılmazsa sosyal çürümenin maliyeti toplumun huzurunu, güvenini daha çok tahrip edecektir. Adam öldüren ve yaralayan, hırsızlık yapan, gasp eden, dolandıran, rüşvet alan “Nasıl olsa hemen yatar çıkarım. Yaptığım yanıma kar kalır” düşüncesiyle kendisini işleyeceği suçlara motive etmektedir.

Son yıllarda şiddetle artan ve sırf şu son 1 haftada yaşanan olaylar bile suç işleme boyutunun dehşet halini göstermektedir.

Ata Emre Akman isimli gencin öldürülme görüntüleri, 13 yaşındaki çocuğa mahalledeki 15 kişinin tecavüz etmesi, taksicinin başından vurularak öldürülmesi, babanın evladını öldürmesi, sevgilisinin öldürdüğü ve anne ile evladın iş birliği içinde babanın cesedini taşıması ve daha neler neler… Son bir haftada yaşanan olaylardan çok az bir özet…

Bizler bu tür uyarıları yıllardır yapıyoruz. Yasal önlemler, caydırıcı hukuki düzenlemeler henüz yapılmadı. Yıllara oranla baktığımızda da bu tür olaylarda çok büyük artış var. Demokrasi, özgürlük hak edenlere kullanılacak kavramlardır. Anayasa değişikliğinin tartışıldığı ve hazırlıklarının yapıldığı böyle bir atmosferde katillere, canilere, vatan hainlerine ve sosyal çürümeye katkısı olanlara “yumuşama” değil, çok katı yasaların ve sert hukuki yaptırımların hazırlandığını tüm toplum görmek istiyor.

Elbette bu gibi olaylar karşısında caydırıcı hukuki kararlar temellendirilmeli ama bu tek başına yeterli değildir. Aile eğitimi, okul eğitimi, toplumun mekanizma eğitimi kaliteli hale getirilmeli ki, bireylerin sosyal çürümenin kazanına düşmesi engellenmelidir.

Türkiye’nin en büyük meselelerinin başında inanın bu sosyal çürüme konusu geliyor. Yarın bunun bedelini tüm topluma ödetmek istemiyorsak bu konuda en acil önleyici kararları almalıyız. İktidar ve muhalefet bu konuda hiç tereddüt etmeden ortak hareket etmelidir. Milleti ayakta tutan değer yargılarına herkes dört elle sarılmalıdır. Aksi halde yarınlar için çok geç kalacağız.

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

KAYNAK TÜRKGÜN