İZMİR (PHA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Foça’da katıldığı halk buluşmasında yaptığı konuşmada, “CHP herhangi bir parti değil. Tayyip Bey’in zengin bir avukat arkadaşının bürosunda kurduğu bir parti değil” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Foça’da katıldığı halk buluşmasında, “Çantada keklik olmadığınızı, zamlardan yıldığınızı, bu maaş ile geçinemediğinizi, hak ettiğiniz destekleri alamayıp çiftçilikle geçinemediğinizi göstermenin yolu bu yerel seçimdir. Bu yerel seçimde Foça’da size dayatılan adaya oy vermek yerine ekonomik şartlara isyanınızı dile getirmek, en doğru mesajı vermek için hepinizi CHP’ye ve Saniye Hanım’a destek olmaya davet ediyorum. Bu seçim sağ, sol seçimi değil. Bu seçim iyi hizmet edecek yöneticiyi başa getirme seçimi. Bu seçim pahalılıktan bıkmış, bıçak kemiğe dayanmış, yoksullaştırılmış milyonların hükümete isyan seçimi. Yerel seçimdir, sandıkta birleşelim, AKP’liler kendilerine dayatılan rahatsız oldukları bu adaydan Foça’nın bir evladına oy versin. Bu kadar yoksulluğa tepki verilmezse, acı reçete 1 Nisan’da içirilir” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Foça’da katıldığı halk buluşmasında yaptığı konuşmada, “CHP herhangi bir parti değil. Tayyip Bey’in zengin bir avukat arkadaşının bürosunda kurduğu bir parti değil. Zaruretle, mücadeleyle, kanla kurulmuş bir parti. İstanbul’a işgal donanmaları geldiğinde birilerinin çok sevdikleri kırmızı halılar seriyordu, bizimki Kartal istimbotunun ucuna çıkmış, yanındaki yaverine ‘Üzülme çocuk, geldikleri gibi gidecekler’ diyordu. Sonra ne oldu, o işgal donanmalarına davet çıkaranlar Yıldız Sarayı’nın arka iskelesinden İngiliz zırhlısına binip kaçtılar. Bizimki Bandırma Vapuru’na bindi ve vatanı kurtarmaya gitti. O yüzden CHP’deki görevler, Genel Başkan olsun, MYK üyesi, PM üyesi, milletvekili, belediye başkanı olsun, Atatürk’ün size layık gördüğü, Atatürk ilkeleri etrafında birleşmiş, yoksa ne işiniz var bir pazar sabahı Foça’da, burada ayakta. Evlerinizde oturursunuz, ayağınızı uzatırsınız, torununuzu seversiniz, evladınızla oynarsınız ve keyif çatarsınız ama sizi buraya getiren ne? Rant mı var, yok. Tayin, terfi, ihale yok. Bizim zamkımız, tutkalımız, derzimiz, harcımız, vatan ve millet sevgisi. O yüzden hangi görevi yaparsak yapalım. Göreve nasıl geldiğiniz değil nasıl gideceğiniz önemlidir.”
“HERKES BAKSIN CHP’LİLİK NEYMİŞ GÖRSÜN”
“Bugün Saniye Hanım’ı aday olarak destekliyoruz ama Saniye Hanım’ın partililiğini görevi bıraktığı gün göreceğiz. Ama belediyeciliğine, örgütteki emeğine, yetişmiş insan olmasına ve Foça Belediye Başkanı olmasına sonuna kadar kefilim ve arkasındayım. Ama iki yanında önceki iki belediye başkanı var. İşte herkes baksın CHP’lilik neymiş görsün. Birlikte elini kaldırıyorlar adayın, birlikte destek istiyorlar. Fatih ve Gökhan Başkanlarıma en kuvvetli alkışlarınızı istiyorum. Saniye Fıçı hepinizin bildiği, çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanı. Özel bir kuruma sahip. 4 yıl boyunca İzmir Sanayi ve Ticaret Odası’nda yöneticilik yapmış. Bizim partimizin ekonomi masası Ege, İzmir’e geldiğinde bütün organizasyonu yapan, iş dünyası ile son derece ilişkili. Foça gibi bir kentin önümüzdeki dönem dış kaynak bulmasında, yatırımcı çekmesinde, Foça’nın doğasına sahip çıkan, kültür ve turizmiyle buranın Türkiye’nin en çok tercih edilen, yerli turist kadar yabancı turist tarafından tercih edilmesine olanak tanıyacak projelerin sahibi. Agroturizm ile Foça’yı tanıştırmak gibi çağdaş vizyona sahip olan, CHP’nin Cumhuriyet tarihi boyunca İzmir’de 6 kadın belediye başkanı var, bu dönem 9 Cumhuriyet kadınını her birini seçilecek yerlerden aday gösterdik, Foça’nın ilk kadın belediye başkanını seçecek olan sizlere emanet ediyorum onu.”
“HEPİMİZİN BİR TEK GÖREVİ VAR: YILMAMAK, TÜKENMEMEK VE VAZGEÇMEMEK”
“Samsun’a çıktı Gazi Mustafa Kemal, kurultaylarını, kongrelerini yaparak, rıza üreterek kurtulunacağına ve kuruluşa inanarak, büyük bir yola çıktı. İlk yüzyılda inanılmaz devrimler oldu. Bu devrimlerin hepsi birbirinin ayrılmaz parçasıdır. Kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesi, dünyada şu anki gelişmiş ülkelerden 40-50 ve 60 yıl önce verilmesi nasıl büyük bir devrimcinin, nasıl büyük bir devrime kalkıştığını, kadına hem miras hakkının, söz hakkının, seçilme hakkının, seçme ve nafaka hakkının, eşit yurttaşlık hakkının büyük bir devrimci öngörü ile verildiği süreç Cumhuriyet’in ilk yüzyılının, ilk yıllarının en önemli süreciydi. Şimdi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi ikinci yüzyıla girdi. 14-28 Mayıs seçimlerinde çok istediğimiz, hep birlikte çok iyi çalıştığımız, sonucuna çok üzüldüğümüz birinci yüzyılın son seçimini kaybettik. Ama bizim hepimizin bir tek görevi var: Yılmamak, üzülmemek, tükenmemek ve vazgeçmemek. Şimdi ikinci yüzyıla partimiz büyük bir değişimle, dönüşümle girdi. İkinci yüzyılın ilk sandığı haftaya bu saatlerde içine atılacak oylarla şekilleniyor olacak. Bu yerel seçimden çıkacak sonuç geneldeki iktidarı dengeleyen, ezilenlere, kimsesizlere, yoksullara, emeklilere, emekçilere, çiftçilere, esnaflara sahip çıkacak bir sosyal demokrat iktidar için güçlü bir ana muhalefet partisi, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde iktidara Atatürk’ün partisini yeniden getirecek kadrolara, partiye güç vermek gelecek hafta pazar günü sizlerin elindedir. CHP olarak hep beraber, biraz önce belediye başkanlarımızla, eskisi ve yenisiyle, önceden görev yapanla, gelecekte görev bekleyenle. Bugünkü aday adayları ile ve geleceğin yöneticileri ile bir bütün olarak mücadele ediyoruz. Önceki dönemde görev yapmış tüm arkadaşlarımızı eğer onlar baba ocağını terk etmedilerse, bir bütün olarak sahipleniyoruz. Önceki dönem görev yapan herkese en üst düzeyde vefamızı gösteriyoruz. Bir partinin vefası yaşayanlara bugün nasıl davrandığınızla ilintilidir ama yetmez. Yaşasın yaşamasın bir partinin vefası önceki genel başkanları, ilkinden sonuna kadar yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Atatürk’ün partisini iktidar yaparak gösterilebilir.”
“YARI YARIYA KADINLAR SÖZ SAHİBİ OLACAK”
“Cumhuriyetin birinci yüzyılındaki devrimlerinin en önemlilerinden bir tanesi kadına verilen haklar demiştik. İkinci yüzyılda bu partinin gençleşmeye, kadınların eşit temsiline çok ihtiyacı var. Böyle bir devrim başlayacaksa, bu devrim İzmir’den başlayacak. Emin olun attığımız adım, yani seçilecek yerden 9 kadın aday. Sadece Foça, Karaburun, Selçuk gibi nüfusu, yerleşimi mütevazı sayılar değil Buca ile birlikte Buca dışında İzmir’in en büyük 4 ilçesinden üçünde, Karşıyaka, Karabağlar, Konak’ta kadın adayları göstererek önemli bir adımı attık. İzmir’de 12 tane 40 yaş altında adayımız var. Birbirinden kıymetli, pırlanta gibi, birbirine çok yakın özgeçmişlerden, çok yakın kişilerden örgüte verdikleri emek ve vizyonlar ile arkadaşlarımızı seçtik. Ama bu da bir ilk adım. Özgür Özel, CHP’de Genel Başkan oldukça, değişim, dönüşüm, gençleşme, kadınlara eşit temsil diyen ve MYK’sının yarısı kadın, yarısı erkekten oluşan, Foça’dan söylüyorum gelecek sefer İzmir’de 15 erkek aday varsa, 15 kadın aday olacak. Başka yolu yok. Yine adayların yarısı 40 yaş altıysa, yarısı 40 yaş üstü olacak. Tecrübe ile deneyimi gençliğin enerjisiyle, erkeklerin güçlerini, enerjilerini, ısrarlarını kadınların zekâsıyla, çözüm odaklı olmalarıyla, cesaretleri ve enerjileri ile birleştireceğiz. Türkiye’de bıyıklı, yaşlı erkek partilerden her yaştan gençlerimizle, yarı yarıya kadınların söz sahibi olduğu bir parti ile ayrışacağız. Atatürk’ün partisine bu yakışır. Bu başlayacaksa İzmir’den başlayacaktı, hepinize emanetimdir.”
“EMEKLİ KİRA VERSE AÇ KALACAK, KARNINI DOYURSA SOKAKTA KALACAK”
“Türkiye’de her şey güzel gitmiyor. Biliyorsunuz. AKP geldiğinde, 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Yani hiç dokunmasa, ilişmese, emeklinin düzenini hiç bozmasa bugün 1,5 asgari ücret 26 bin lira. Ama 10 bin lira alıyor emekliler. İzmir’deki kira ortalaması 15 bin liraya çıkmış durumda. Emekli kira verse aç kalacak, karnını doyursa sokakta kalacak durumda, eğer önceden edindiği bir evi yoksa. Öyle bir süreçteyiz ki o günlerde yani emekli maaşının 1,5 asgari ücret ettiği 2002’te 8 çeyrek altın alan en düşük emekli maaşı bugün sadece 2,5 çeyrek altın alıyor. 5,5 çeyrek altın her ay maaştan kayıp. Bir emekli bir çeyrek altın kaybetse aklı çıkar, bütün gün onu arar. Şimdi her ay her emekli 5,5 çeyrek altın kaybediyor. Ramazan ve Kurban bayramlarında Genel Başkanımızın önerisiyle, AKP’nin karşı çıkmasıyla, sonra Meclis çoğunluğunu kaybedince biz de vereceğiz demesiyle birer maaş ikramiye başladı. Dini bayramlarda. Önce bin lira vermişlerdi. O bin lira o gün 24 kilo kıyma alırken, bugün verdikleri 3 bin lira sadece 6 kilo kıyma alıyor. Emeklinin ikramiyesinde dahi 18 kiloluk kıyma kaybı var. İzmir’de olunca hesabı gevrekle yapalım diyorlar. Geçen sene 5 liraydı, 7 bin 500 lira otomatikman 1500 simit alırdı. Bu sene gevrek 10 lira oldu. 10 bin liraya bin tane alıyorsun. Hesap 1500 gevrek alandan, bin gevrek alana gerilemiş. Bir yıldaki kayıp ortada. Bu kaybın adı aslında birilerinin eliyle hepimizin cebinde zenginlere servet transferidir. Biz emeklilere kaynak bulalım deyince hesap yapıp 1,4 trilyon lira kaynak gerekir dedi. Doğrusu en düşük emekli maaşlarını asgari ücrete çıkarmanın maliyeti 690 milyar lira, dediğinin yarısı. Bu bulamadığı parayı sadece 2024 yılında İliç’teki altın maden ocağı gibi firmaların, beşli çetelerin, yol müteahhitlerinin affettiği vergi gelirleri size bulamadığı para kadar. 680 milyar, 678 milyar vazgeçilen vergi var. Anagold firması, Cengiz İnşaat, beşli çetenin hepsi, hatta 25 yandaş müteahhit firma fatura kesmişler, parayı tahsil etmişler, kar etmişler. Muhasebecileri karını hesaplamış ve bildirim yapmış. Tahakkuk kesilmiş, vergi ödenecek. Plan ve Bütçe Komisyonu’na 5 imzalı bir önerge, kalksın insin eller. Vergilerden vazgeçilsin. Türkiye’deki 16 milyon 200 bin emekliye vermediği parayı, beşli çeteye, saray müteahhitlerine, yandaşlarına veren bir anlayış ile karşı karşıyayız.”
“BU SEÇİM AKP’YE SARI KARTI GÖSTERMENİN ZAMANIDIR”
“31 Mart seçimi ile ilgili Foça’daki CHP’liler dışında eski ittifak ortaklarımıza, gözünde ve gönlünde güneş olanlara, iyi insanlara, haram ve yalandan bıkmış muhafazakar demokratlara elbette adayımıza oy istiyoruz. Ama AKP’li olsun, MHP’li olsun. Hepsinin oylarını istiyoruz. İki şey için istiyoruz. Bir, iyi ve güçlü yönetim için. İki, İzmir Büyükşehir ile uyum içinde çalışacaklar, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay için. Ama en çok da şunun için. Foça’da seçimi, İzmir’de seçimi elbette kazanacağız ama 31 Mart günü sandıklar dile gelip konuştuğunda AKP, Cumhur İttifakı. Yahu evet Foça ve İzmir’i kaybettik ama biz yine emekliden, köylerden oy alıyoruz. Biz yine AKP’nin kemik seçmeninden oy alıyoruz. Kimse maaşa, zamlara, enflasyona bakmıyor. Gözü kapalı bize oy atıyor denirse, Mayıs’ta AKP ve Erdoğan’a oy verenler yine oy verirse, hayat pahalılığının siyasette maliyeti yok diye düşünecekler. Zamların, zulmün bir maliyeti yok diye düşünecekler. Onun için emekliler, köylüler, çiftçiler için bu seçimde AKP’ye sarı kartı göstermenin zamanıdır.”
“BU KADAR YOKSULLUĞA TEPKİ VERİLMEZSE, ACI REÇETE 1 NİSAN’DA İÇİRİLİR”
“AKP’liler, çantada keklik olmadığınızı, zamlardan yıldığınızı, bu maaş ile geçinemediğinizi, hak ettiğiniz destekleri alamayıp çiftçilikle geçinemediğinizi göstermenin yolu bu yerel seçimdir. Bu yerel seçimde Foça’da size dayatılan bu adaya oy vermek yerine ekonomik şartlara olan isyanınızı dile getirmek, Foça’da zaten değişmeyen seçim sonucuna rağmen diğer tarafta en doğru mesajı vermek için hepinizi CHP’ye ve Saniye Hanım’a destek olmaya davet ediyorum. Bu seçim sağ, sol seçimi değil. Bu seçim iyi hizmet edecek yöneticiyi başa getirme seçimi. Bu seçim pahalılıktan bıkmış, bıçak kemiğe dayanmış, yoksullaştırılmış milyonların hükümete isyan seçimi. Yerel seçimdir, sandıkta birleşelim, AKP’liler kendilerine dayatılan rahatsız oldukları adaydan Foça’nın bir evladına oy versin. Bu kadar yoksulluğa tepki verilmezse, acı reçete 1 Nisan’da içirilir.”
“5 OLAN ALIM GÜCÜNÜN ÖĞRENCİ KREDİSİ İÇİN 2’YE DÜŞTÜ”
“Bugün burada çok sayıda genç arkadaşım var. Bizleri dinliyorlar. Maalesef gençler için büyük umutsuzluk, hayal kırıklığı yaşatan bir Mayıs geçirdik. Mayıs ayında yapılan seçimde maalesef ülke iktidarı değiştirmedi. Değişmeyen konserleri yasaklayanlardı. Festivalleri yasaklayanlar değişmedi, Ecevit’in verdiği 300 lira öğrenci kredisine, 300 liracık bak biz 2 bin lira veriyoruz diyen oysa o günün 300 lirası ile 60 kuruşluk boyozdan 500 tane alınıyorken, bugünün 2 bin lirası ile 10 liralık boyozdan 200 tane alına bildiğini, yani 5 olan alım gücünün öğrenci kredisi için 2’ye düştüğünü, 2,5 kat değersiz bir kredi verildiğini gençler biliyor. Sürekli hakaret eden, küfreden, yaşam biçimine müdahale eden, kimin ne yiyeceğine, ne içeceğine, ne giyeceğine, Türkiye’nin egemen olduğu coğrafyasında karışan ama İzmir’de rozeti çıkararak, bıyığı incelterek, ampulü basmayarak, genel başkanlarının fotoğrafını asmayarak İzmir’de yarışa girişenler var. Geçmişte alkol yasası görüşülürken gece 10’dan sonra alkol satılmamasını, 8’den sonra olsa ne olur, hiç satılmasa ne olur diyen aday gelmiş şimdi içkili mekânları geziyor. Gelirse karışmayız diye. Bunların bir şehre ne yapacaklarını söylediklerine göre değil başka şehirlerde ne yaptıklarına göre değerlendirin. Bu adayı buraya yollayan Tayyip Erdoğan değil mi?”
“İZMİR’E KAYYUM ATAMAYA ÇALIŞIYOR”
“Boğaziçi Üniversitesi’ne ne yapıyorlardı? Eskiden Boğaziçi’nde 6 rektör adayı yarışır, 6’sı dizilirdi. 3’ü Cumhurbaşkanı’na YÖK tarafından yollanırdı, istediğini atardı. O yollanan üçe bir tane bile AKP’li giremediği için, Boğaziçi’ndeki bütün yarışta Tayyip Erdoğan’ın haz etmedikleri olduğu için OHAL sırasında kanunu değiştirdi. Döndü rektör atama yetkisini tek başına kendi aldı. Vali, genel müdür atar gibi rektör atıyor. Atadığı rektör Boğaziçi’ne geldi, neler yaptı gördünüz. Öğrenciler tepki gösterdi, hepsini içeri attı. 4 tanesi aylarca kaldı. 4’nünün de yanına gittim, 4’ünün de ailesi ile aylardır görüşüyorum. 3’ü şimdi yurtdışında. Biri Cern’den kabul aldı. Biri Münih, biri İngiltere’ye gitti. Birisi burada ama belki onun da aklı dışarıda. Boğaziçi’ne geldikleri günden beri, Boğaziçi’ndeki öğrenci kulüplerini kapattılar, öğrencilerin sergilerini yasakladılar. Konserlerini yasakladılar. Boğaziçi’nde öğrencilerin ne yiyip ne içtiğine kadar karıştılar. Mezunları, eski öğretim görevlilerini kampüse sokmuyorlar. Kampüse başka üniversiteden arkadaşın gelecek, kapıda sokmuyorlar, dışarıda görüş diyorlar. Dünyanın en özgür üniversitelerinden birini açık hava cezaevine çevirdiler. Boğaziçi Üniversitesi sıralamada hızla geriye gitti, ilk 500’ün gerisine gitti. Türkiye’nin gözbebeğinin canına okudular. Boğaziçi’ndeki rektörü kim atıyorsa, Hamza Dağ’ı da o atadı arkadaşlar. İzmir’e kayyum atamaya çalışıyor. Buna İzmir geçit vermeyecek. Geldiğimizde sadece öğretim görevlileri de değil. Öğrenciler, öğretim görevlileri ve okulla irtibatını sürdüren mezunlar oy kullanacak. Ama çok yer değiştirmeyi biliyorsun ya eski milletvekillerini oraya ve buraya büyükelçi atıyorsun ya. Boğaziçi’ne de birini atadın ve canlarından bezdiriyorsun ya. Çok demokratsa Hamza Dağ, rektör olarak Boğaziçi’ne ata. 6 ay demokratlık taklidi yapsın görelim. Kapıları açsın, yasakları kaldırsın, öğrencilere zulmü bıraksın görelim. Boğaziçi’ne zulmedeni atayan, İzmir’e efendim ona karışmayacağım, buna karışmayacağım. Biz biliyoruz. Yıllardır yönettiğiniz belediyelerde neye karışıyorsunuz, nelerle övünüyorsunuz. Adam övünüyor. 20 yıldır, Konya, Kayseri’de, AKP’nin kalelerinde bir tane alkol ruhsatı vermemiş. Şimdi gittiğinde bir yabancı turistin dahi bir kadeh şarap içeceği mekan kalmadı o şehirlerde. Sen o şehirlere iyilik mi yapıyorsun? İzmir’e gelince koyuyor efkarlı bir müzik. Meyhaneleri geziyor beyefendi. O yüzden kimse ama kimse İzmir ve İzmirlinin aklı ile alay etmeye sakın kalkmasın.”
“’AL ANANI DA GİT’ DEDİĞİ KÖYLÜYÜ, YENİDEN MİLLETİN EFENDİSİ YAPACAĞIZ”
“Foça alnının terini toprağa damlatan, oradan bereket fışkırtıp, o bereketle çoluğunun çocuğunun rızkını sağlayan çiftçilerin memleketidir. Foça balıkçılıkla geçinen, çoluğuna ve çocuğuna rast gelsin, rızkın mavi denizlerden ağlardan toplayanların, emekçilerin kentidir. Foça yemeklerimizi yiyip, çaylarımızı içip, iftarımızı yapıp ayrıldığımızda, lokantalarda sabahlara kadar temizlik yapan, ertesi güne hazırlık yapan, bulaşıkları yıkayan emekçilerin kentidir. 19 liralık mazotun 44 lira olduğu bir noktada çiftçilik yapmak, tarımla uğraşmak çok zor. AB tarıma önem veriyorken, bütün kaynaklarının yarısını tarım için tahsis ediyorken. Türkiye’de tarım kanunundaki yüzde 1’lik teşvik dahi uygulanmıyor. Çiftçiye verilen bütün desteklerin toplamı hak edilen 268 milyar liranın çok altında 85 milyar liradır. 170 milyar lira çiftçi yerine Kur Korumalı Mevduat’a, çiftçi yerine geçiş garantili otobanlara ödenmiştir. İkisinden birisi çiftçinin sorununu çözmeye yetmektedir. Çiftçi 1 kilo buğday satıp 1 litre mazot aldığı günlerden, 7 kilo buğday satıp 1 litre mazot alamadığı, 1 kilo buğday satıp bir bardak çay içemediği günlere gelmiştir. Bu sonuncusunun her fırsatta aşağıladığı, kötülediği, ‘al ananı da git’ dediği köylüyü, kurucu Genel Başkanımızın emanetiyle yeniden milletin efendisi yapacağız.”
“EMEKLİ, ÖĞRETMEN, STAJ MAĞDURU HAKKINI ALANA KADAR, YANINDAYIZ”
“Tayyip Bey geldiğinde 80 bin öğretmen vardı, Ecevit’e bağırıp duruyordu. Madem atamayacaksın, niye okuttun. Oysa atanıyordu o zaman. Ama fazlası 80 bindi. 1 yıl içinde bitireceğim bu sorunu diyordu, 20 yılın sonunda 1 milyonun üzerinde atanmayan öğretmen var. Ama hayatı algı olduğu için atanmayan öğretmenlere atanamayan öğretmen diyor. Çok istemiş ve atamamış gibi. Ya da öğretmenin bir kusuru var da o yüzden atanamamış gibi. Geçen seçim öncesi söz vermişti, kaldıracaktı mülakatı. Çünkü mülakat demek partizanlık, insan ayırmak demek. Kul hakkı yemek demek ama geldi, seçimi bitirdi mülakata devam etti. Öğretmenler 80 bin mülakatsız atama istiyorlar. Tayyip Bey ilk geldiğinde bulduğu 80 bin öğretmeni atamaya söz vermişti, 1 milyon oldu ama hiç olmazsa sözünü tut. 80 binini ata diyorlar ama Tayyip beyden cevap alamıyorlar. Diğer tarafta çıraklık ve staj mağdurları. Görev, mesleğe başladıkları tarih, ilk sigortalı oldukları tarih staj başlangıç tarihi sayılmadığı için sigortaları yatmış olmasına rağmen emekli olamıyorlar. Kanun çıktı, EYT kanunun çıktığında bir ay geç işe başlamış olanlar 18 yıl fazla çalışacaklar. 3 ay geç olan, 18 yıl fazla çalışacak. Bu haksızlığa karşı emeklilikte kademe istiyorlar ama bu konuda da hiçbir karşılık alamıyorlar. Yine söz verdiler, Bağ-Kur 9 bin gün ile emekli oluyor, sigorta 7 bin 200. Kadınlar 5 bin gün. Eşitleyeceğiz dediler, seçimi geçirdiler, verdiği sözleri unuttular. Buradan hepsine birden şu mesajı vermek istiyorum ki gerek Bağ-Kur ve EYT mağdurları, gerek kademeli emeklilik isteyenler, çıraklık ve staj mağdurları, atanamayan öğretmenler. Emeklilere 1,5 ay önce çağrı yaptım, bir araya gelin, birlikte olun, sesimize ses verin, sesimizi duyuralım dediğimizde onlar ilk başta gündemde yoktular. 1,5 ay her kürsüde günde 5 kere emekliyi anlattım, yılmadan, sıkılmadan. Şimdi meydanları dolduruyorlar, ses veriyorlar, hesaba katılıyorlar. Bütün liderler emekli konuşmaya başladı. Tayyip Erdoğan ilk önce ‘yüzde 4,5 büyüdük, emekli memnun, Özgür Efendi kışkırtmasın’ diyordu, emekli kart ile dalga geçiyordu. Şimdi emekli kart çalışması yaptırdı. Vazgeçti, bankalara promosyon diye bastırdı. Ama emekliler ömürleri boyunca karınca gibi çalıştılar, şimdi de karıncalar gibi teker teker çok yalnız ve zayıflar. Ama yan yana gelince, peş peşe dizilince, hep beraber hareket edince hesaba katılmaya başladılar. Emekli hakkını alana kadar, atanamayan öğretmen hakkını alana kadar, staj mağduru hakkını alana kadar, Bağ-Kur mağduru hakkını alana kadar biz o karıncaların yanındayız. Karıncaları ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşi var. Onun da adı CHP’dir.”
“KORKU İTTİFAKINA KARŞI TÜRKİYE İTTİFAKI”
“CHP korkunun, kötü söz ittifakına karşı, Hizbullahçılar, domuz bağcılar, Hüda-Par ile birleşen, kadın haklarına saldıran, nafaka vermek istemeyen, diğer yandan medeni kanunda bir delik açtık diye sevinen, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan korku ittifakına karşı CHP sosyal demokratlarla, muhafazakar demokratlarla, milliyetçi demokratlarla, Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkes’i ile bütün demokratlarla birlikte Türkiye İttifakı’dır. Gücünü milletimizden renklerini şanlı bayrağımızdan alır, kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Foça’da Saniye Fıçı kazanacak, Foça kazanacak. Cemil Tugay kazanacak, İzmir kazanacak. Türkiye İttifakı kazanacak, Türkiye kazanacak.”
Kaynak : PHA