Bu coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir girişimde bulunmak ve plan yapmanın mümkün olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ANKARA (İGFA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde medya mensuplarının sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Birleşmiş Milletlerin ve diğer uluslararası örgütlerin işlevsiz olduğunu, ölen Müslüman olduğunda körleştiğini bir kez daha gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan bir yapının da güncellenmesi artık elzemdir. Birleşmiş Milletlerdeki daimi üyelik ve veto sistemi değiştirilmeli. Dünyanın geleceği, halkların yaşamları veto hakkına sahip 5 ülkenin insafına bırakılamaz" dedi.
https://twitter.com/iletisim/status/1723643522396401754
İletişim Başkanlığı'ndan aktarılan bilgiye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının ele alındığı zirveyle ilgili şunları kaydetti:
"Bildiğiniz üzere on yıllardır işgal ve baskı altında var olma mücadelesi veren Filistin’de tam 36 gündür tarifi imkansız bir zulüm yaşanıyor. Gazze’de masum siviller, ayrım göz etmeyen ağır bombardıman altında hayatlarını kaybediyor, kendi topraklarında ayrıca göçe zorlanıyor. İsrail, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, cami, kilise ayırt ekmeksizin hatta hasta, ölü taşıyan ambulanslara varıncaya kadar, mülteci kamplarını hedef almak suretiyle bütün dünyanın gözleri önünde savaş suçu işliyor. Batı ülkeleri, yaşanan tüm vahşeti sadece tribünden seyrediyor. Bütün bunlar karşısında vicdan sahibi olanların, sessiz kalması mümkün değil. Bu anlayışla ilk günden beri Gazze’deki katliamı dünyaya duyurma, Filistin davasının sesi olma gayretinde oldum. Bunları gerek ziyaretler vasıtasıyla gerek telefon diplomasisiyle yürütme gayreti içindeyim. Bunu yaparken sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ve bütün bunları gerek yazılı gerek görsel medya çalışmalarıyla da ifade ettik. 7 Ekim’den bu yana diplomasi ve diyalog kulvarlarını kullanarak insani ateşkesin tesisi için yoğun çaba sarf ettik. Temaslarımızda, ateşkes sağlanmasının, çatışmaların sona erdirilmesinin ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz şekilde ulaştırılmasının önemine vurgu yaptım."
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Eğer Gazze Filistin halkının değil, bu işgalci yerleşimcilerin, İsrail'in toprağıdır' diye bir yaklaşım Biden'da varsa, zaten anlaşmamız mümkün değil" dedi.
ERDOĞAN 17 KASIM'DA ALMANYA'YA, 21 KASIM'DA DA CEZAYİR'E GİDECEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin bundan sonra barışı sağlamaya yönelik Türkiye'nin yol haritası ne olacak?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Şu anda Birleşmiş Milletlerde yapılan oylamada Filistin’in yanında duran 121 ülke bizim için önemli. Burada 40 ülkenin malum çekimser oyu, 14 de karşı oy var. Karşı olanların başını da ABD çekiyor. Fakat biz “Bu 121 ülkeye acaba 40 çekimser ülkeden ne kadar daha ilave edebiliriz?” meselesine odaklandık. Onlarla bir telefon diplomasisi veyahut da görüşme söz konusu olabilir. Örneğin, şimdi biz bu akşam Endonezya'yla görüştük ama Endonezya'yla ilgili zaten sıkıntı yok. Örneğin çekimser ülkeler arasında Macaristan bulunuyor. Onlarla görüşsek, olumsuz davranmasına rağmen, acaba yanımıza çekebilir miyiz? Ayrıca çekimser olanlardan yanımıza çekebilecek olduklarımız var mı yok mu? Bunun arayışı içindeyiz, şöyle bir gözden geçirelim istiyorum. Bu telefon diplomasisine de Riyad zirvesinden sonra başlayalım istiyorum. Yoğun bir şekilde inşallah buna da başlayacağız. Ayrıca ayın 28'inde de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bize geliyor. Yani bunları sağlayabilirsek, bunlar da tabii çok daha farklı bir ses inşallah çıkaracaktır. Türk Devletleri’nde zaten fire yok, orada sıkıntı olmadı. Rusya-Ukrayna meselesinde Ukrayna’nın yanında duran bugün çekimser olanlarla konuşup “Bak siz orada Ukrayna'nın yanında yer aldınız, şimdi Filistin’de de binlerce insan öldürülüyor, burada da siz sessiz kalamazsınız. Biz ne Ukrayna ne Rusya’da ayrım yapmadık ve tahıl naklini tüm Afrika'ya, Avrupa'ya biz sağladık. Şimdi sesinizi çıkarın” deme imkanımız olacağını düşünüyorum. Ve tabii bu adımları attığımızda Afrika ülkelerinden ciddi bir fire vereceğimizi zannetmiyorum. Çünkü Afrika ülkelerinin bize bakışı çok daha iyi. Kaldı ki Mısır'la ilişkileri gayet iyi. Burada inanıyorum ki Katar'ın devreye girmesi de Afrika ülkelerinin bu sürece destek vermesini ciddi manada sağlayacaktır" diye konuştu.
Zirvede bu konulara dikkati çektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluş nedeni Filistin davası olan İslam İş Birliği Teşkilatı’na büyük sorumluluklar düştüğünün de altını çizdiğini söyledi.
Gerek zirve toplantısında gerek mevkidaşlarıyla yaptığı ikili görüşmelerde, Filistin meselesi çözülmeden normalleşme adımlarının sonuçsuz kalacağını dile getirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bölgemiz, ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin devletinin vücut bulmasıyla kalıcı barışa kavuşabilir. Bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine işaret ettim. Gerek Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığım görüşmede ki düşüncelerimiz mutabık, gerek Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo ile yaptığım görüşmede bunları ele aldık. Gerekse Mısır Devlet Başkanı Sayın Sisi ile yaptığım görüşmede yine bunları görüştük. Mısır Devlet Başkanı'nın özellikle Refah Kapısı'nı bütün olumsuzluklara rağmen işletmesi, burayı devreye sokması çok büyük önem arz ediyor. Bu konuda da şu ana kadar yaptığı gayretler takdire şayandır. Kendileriyle de irtibatlarımızı gerek Dışişleri Bakanlarımız gerek İstihbarat Başkanımız, onlar sürdürüyorlar ve biz de sürekli irtibat hâlinde kalacağımızın teyidini yaptık. Türkiye olarak varılacak bir çözümün uygulanması aşamasında garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazır olduğumuzu tekrar dile getirdik. İslam İş Birliği Teşkilatı’ndaki dostlarımızla koordinasyon hâlinde, daha fazla kanın akmaması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."
Zirvede alınan kararların hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak bu sürecin takipçisi olacağız." dedi.