Filistin'in devlet olarak tanınması, sadece müzakere masasında Filistinlilere daha fazla siyasi güç sağlayan önemli bir sembolik jest değil, aynı zamanda İsrail'e "eylemlerini bu şekilde sürdüremeyeceğine" dair verilen önemli bir sinyal olarak da görülüyor.
Filistin'i halihazırda bağımsız bir devlet olarak tanıyan 143 ülke bulunurken, bunlardan 8'i Avrupa Birliği üyesi.
İspanya, Norveç ve İrlanda'nın 28 Mayıs'ta resmi süreci tamamlamasıyla, Filistin devletini tanıyan ülke sayısı 146'ya yükselecek.
Bu zamana kadar İzlanda ve İsveç hariç Batı Avrupa ülkeleri tarafından tanınmayan Filistin'in, Avrupa Birliği (AB) içinden İspanya ve İrlanda ile NATO üyesi Norveç tarafından tanınacak olması, Avrupa'da İsrail için dengelerin değiştiği sinyalini veriyor.
Filistin devletinin AB ülkelerince tanınmaya başlamasının, Filistin topraklarını işgal etmeyi ve yasa dışı yerleşim yerleri kurmayı bırakması konusunda İsrail'in üzerinde baskı oluşturabileceği belirtiliyor.
Filistin her ne kadar Birleşmiş Milletlere (BM) üye 193 ülkenin 143'ü tarafından tanınıyor olsa da Avrupa ülkeleri, bu konuya her zaman mesafeli durdu.
İzlanda, 2011'de, tarihi bir adım atarak Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanıyan ilk Batı Avrupa ülkesi oldu.
Parlamentonun kararı büyük bir çoğunlukla kabul etmesi, ülkenin bu konudaki ortak duruşunu gözler önüne serdi.
Filistin'i 1967 öncesi sınırlar temelinde tanıdığını duyuran İzlanda, bu kararla Filistin halkının "kendi kaderini tayin etme ve egemenlik hakkını" desteklemeyi amaçladığını vurguladı.
Batı Avrupa'da bir emsal teşkil eden bu karar, diğer ülkelerin de aynı yönde hareket etmesinin önünü açtı.
AB üyelerinin 8'i Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanırken, aralarından sadece İsveç, AB üyesi olduğu dönemde bu adımı attı.
Dönemin İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström tarafından 2014'te duyurulan kararda, ülkenin "iki devletli çözüme ve İsrail-Filistin çatışmasına barışçıl bir çözüm bulunmasına verdiği destek" vurgulandı.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Polonya ise Filistin'i AB'ye katılmadan önce, Sovyetler Birliği döneminde otomatikman tanımıştı.
Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyet Rusya hakimiyeti altında aldıkları bu "tanıma kararı", sonrasında geçerlililiği konusunda tartışmalara da neden oldu.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İrlanda Başbakanı Simon Harris ve Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store, dün, ülkelerinin Filistin devletini resmen tanıyacağını duyurdu.
Bu ülkeler, 7 Ekim 2023'ten bu yana çoğunluğu kadın ve çocuklar olmak üzere on binlerce sivil kayba yol açan İsrail saldırılarını açık şekilde eleştirmeleriyle biliniyordu.
Dün ilk açıklama, 1993'te, Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) Filistin halkının meşru temsilcisi olarak tanındığı ve işgal altındaki Batı Şeria'da sınırlı yetkilere sahip Filistin Yönetimi'nin kurulduğu Oslo Anlaşması'nın arkasındaki Norveç'ten geldi.
Anlaşmaya giden müzakerelerin ev sahibi olarak Norveç, diyaloğun kolaylaştırılmasında ve Orta Doğu'da barış çabalarının desteklenmesinde önemli bir rol oynarken, barış sürecindeki zorluklara rağmen Filistinlilerin devlet olma ve egemenlik haklarını destekleyerek "iki devletli çözümü" savunmaya devam etti.
Norveç, başkent Oslo'daki Filistin misyonunun statüsünü 2011'de büyükelçiliğe yükseltti.
Kasım 2023'te ise hükümetin, bağımsız bir Filistin devletini tanımaya "hazır olunmasına" yönelik teklifi, Parlamentonun büyük çoğunluğu tarafından kabul edildi.
Bir diğer ülke İrlanda ise halk tabanından en yüksek siyasi kademelere kadar Filistin'e verdiği kararlı destekle bilinirken, bunun arkasında "Filistin meselesi ile İrlanda'nın bağımsızlık mücadelesi arasında paralellikler kurması" yatıyor.
İrlanda, 1980'de, bir Filistin devletinin kurulması için resmi çağrıda bulunan ilk AB üyesi olarak tarihe geçerken, 1993 yılına kadar başkent Dublin'de İsrail Büyükelçiliği açmayı reddetmesiyle de ilke imza attı.
İsrail'in Filistin topraklarındaki işgaline ve insan hakları ihlallerine daima yüksek sesle karşı çıkmasıyla bilinen İrlanda, tanıma kararının "Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkı" doğrultusunda alındığını vurguladı.
İsrail'in saldırılarına en fazla tepki gösteren bir diğer Avrupa ülkelerinden İspanya'da Meclis, Kasım 2014'te Filistin devletinin tanınması yönünde karar aldı.
İspanya, Filistin'in tanınmasına yönelik AB içinde inisiyatif alarak diğer üye ülkelerle lobi çalışması başlatırken, AB'nin bu hususta ortak hareket etmesi gerektiğinin sıklıkla altını çizdi.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de 21-22 Mart'ta düzenlenen AB Zirvesi marjında Filistin'i görüşmek için bir araya gelen Slovenya, İrlanda, Malta ve İspanya, "doğru koşullar oluştuğunda" Filistin devletini tanımaya hazır olduklarını bildirdi.
İspanya, İrlanda ve Norveç'in Filistin devletini tanıyacaklarını açıklamasının ardından gözler, aynı adımı atması beklenen diğer ülkelere çevrildi.
Slovenya'da Filistin'in tanınması konusu 2014'ten bu yana ülke gündeminde yer alırken, ülke Filistin'i ve iki devletli çözümü uluslararası arenada açıkça destekliyor.
Dışişleri Bakanı Tanja Fajon, hükümetin Filistin'i tanımaya yönelik prosedürü başlattığını ifade ederek, tanıma kararının 13 Haziran'a kadar Meclis'e iletileceğini duyurdu.
Başbakan Robert Golob ise AB liderlerine gönderdiği mektupta, Filistin'i tanımamış ülkelere, bu sürece katılma çağrısında bulundu.
Filistin-İsrail meselesinde iki devletli çözümden yana olan Malta, Filistin'i tanıma sinyali veren AB ülkeleri arasında yer alıyor.
BM Genel Kurulunda Gazze'de kalıcı ve sürdürülebilir ateşkes sağlanması konusundaki karar tasarılarına da destek veren Malta, Filistin'i tanımak için "doğru zamanın gelmesini" bekliyor.
Belçika da "doğru zamanı bekleyen" bir diğer ülke. Başbakan yardımcısından bakanlara kadar pek çok hükümet yetkilisi, ülkenin Filistin'i tanımasının zamanının geldiğini vurgularken, Dışişleri Bakanı Hadja Lahbib ve Başbakan Alexander De Croo henüz ikna olmuş değil.
Belçika'da Filistin'in tanınması üzerine çalışmaların sürdüğü Kasım 2023'te duyurulurken, Lahbib, konuya ilişkin açıklamalarında, ülkedeki bölgesel hükümetler arasında bu uzlaşının mevcut olduğunu ancak tanıma duyurusunun "doğru zamanda" yapılacağını tekrarlıyor.
Lüksemburg'un da Filistin'i tanıma konusunda Slovenya, Belçika ve Malta ile birlikte hareket edebileceği belirtiliyor.
Yunanistan'da mevcut hükümetten Filistin'in tanınmasına yönelik adım atılacağına dair bir sinyal olmasa da bu konu daha önce gündeme gelmişti. Parlamento üyeleri, 2015'te, dönemin Yunanistan Meclis Başkanı Nikos Vuçis'in Filistin'in devlet olarak tanınması yönünde sunduğu tavsiye kararını genel kurulda oy birliğiyle kabul etmişti.
Parlamentonun bu kararı, Yunanistan'ın Filistin'i resmen tanıması yönünde hükümete tavsiye niteliği taşıyordu. Oylamayı dönemin Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile birlikte parlamentoya gelen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da izlemişti.
Parlamentoda temsil edilen muhalefetteki Yeni Sol Partisi ise İspanya, Norveç ve İrlanda'nın kararının ardından ülkenin de aynı adımı atmasını talep etti.
AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in de ifade ettiği gibi "Birlik, söz konusu Filistin olduğunda bölünmüş durumda."
Avrupa Parlamentosunda yıllar içerisinde "Filistin devletinin tanınması çağrısında bulunan ve işgal altındaki topraklarda İsrail yerleşimlerinin genişletilmesini kınayan" çok sayıda kararın kabul edilmesine rağmen, bunlar üye ülkelerin politikalarını şekillendirmek için yeterli olmadı.
Her ne kadar hem AB hem de Avrupalı liderlerin çoğu "iki devletli çözüme" bağlılıklarını ifade etse de konu Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanımaya geldiğinde ortak duruş sergilemekten uzak kaldılar.
Özellikle Almanya, İtalya ve Avusturya, İsrail'e desteği ile bilinirken, Fransa'da ise son zamanlarda tutum değişikliği yaşandığından bahsetmek mümkün.
BM Güvenlik Konseyinde yer alan daimi üyelerden Fransa, 18 Nisan tarihli karar lehinde oy kullanarak, Filistin'in BM'ye tam üyeliğini açıkça destekledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne ise Filistin'i devlet olarak tanımanın ülkesi için tabu olmadığını ifade etti.
Öte yandan, BM Genel Kurulunda "Filistin'in BM'ye tam üyelik başvurusu" için 10 Mayıs'ta yapılan oylamada AB üyesi Macaristan ve Çekya ret oyu verirken, Bulgaristan, Avusturya, Hırvatistan, Finlandiya, Almanya, İtalya, Letonya, Litvanya, Hollanda, Romanya ve İsveç ise çekimser kaldı.
Bu ülkeler, oylarını açıklarken, iki devletli çözüm bağlamında Filistin halkının meşru devlet kurma hakkına desteklerini yineleseler de böyle bir taleple ilgili herhangi adımın "daha geniş bir barış süreciyle" bağlantılı olması gerektiğini savundu.
AB üyesi 2 ülkenin Filistin'i tanıma kararı almasının ardından Borrell, "iki devletli çözüme dayalı ortak bir AB tutumunu teşvik etmek üzere tüm üye ülkelerle durmaksızın çalışacağı" mesajı verdi.
KAYNAK MİLAT GAZETESİ