Prof. Dr. Yıldırım, 1-31 Mart Kalın Bağırsak Farkındalık Ayı nedeniyle yaptığı açıklamada, kolon olarak da bilinen kalın bağırsağı ya da rektumu (Kalın bağırsağı anüse bağlayan son kısım) etkileyen bu kanserin, kolon ve rektal birleşiminin kısaltılmış hali olan “Kolorektal" olarak da tanımlandığını söyledi.
İlk aşamada herhangi bir belirtisi olmayan kalın bağırsak kanserinin yol açacağı sorunlara değinen Prof. Dr. Yıldırım, bunları, “Karın ağrısı, bağırsak hareketlerinde değişiklik (Doku, boyut, sayı, renk vb.), dışkıda kan, zayıflama, yorgunluk hissi, nefes darlığı, vb belirtiler” olarak sıraladı.
Kalın bağırsak kanserinin tespitinde birkaç test kullanıldığını belirten Prof. Dr. Yıldırım, bunları şöyle özetledi:
“1. Kolonoskopi: Kanser şüphesinde, anüsten başlayıp kolona kadar bir tüp ile küçük bir kamera aracılığıyla hastalığa yönelik tarama işlemi olan kolonoskopi önerilmektedir.
2. BT Kolonografi (Sanal kolonoskopi): Bu özel görüntüleme tekniğiyle kanser ve polipler aranır.
3. Dışkıda Kan Testi: Bu testler, çoğunlukla dışkı örneklerinde kan olup olmadığını kontrol etmek için yapılır. Kanser ya da polipler kanamaya sebep olabildiğinden bu testler mevcut kanamaların tespitinde yardımcı olur.
4. Sigmoidoskopi: Kolonoskopiye benzer bir işlemdir. Kolonun tamamına değil sadece son kısmına bakılır.”
Kalın bağırsak kanseri türlerinin çoğunda kullanılan tedavi yöntemlerine değinen Prof. Dr. Yıldırım, “Tedavi yöntemleri arasında kolon ya da rektumdaki kanserli bölümün çıkarılmasına yönelik ameliyat, kanser hücrelerini öldüren ya da büyümelerini durdurmaya yönelik ilaçların kullanıldığı kemoterapi, radyasyon tedavisi ve hedefe yönelik yeni tedavi teknikleri bulunmaktadır” ifadelerine kullandı.
Prof. Dr. Yıldırım, bu hastalığın tedavisinde, az bir oranda da olsa kanserin büyümesini durdurmaya yönelik, vücudun bağışıklık sistemiyle birlikte çalışan ilaçların kullanıldığı immünoterapinin de uygulandığına dikkat çekti.
Kalın bağırsak ve rektumda kanser taramasının, belirtileri ya da kansere dönüşebilecek polip adı verilen oluşumları kontrol etmek amacıyla yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yıldırım, şöyle devam etti:
“Taramaya başlamak için 45 yaş önerilir. Bu kansere yakalanma riski yüksek olanlar taramaya daha erken yaşlarda başlamalıdır. Ailesinde kalın bağırsak kanseri öyküsü olan, ‘Crohn hastalığı’ ya da ‘ülseratif kolit’ diye isimlendirilen kalın bağırsak hastalıklarına sahip bireyler, yüksek risk grubundadır.
Yapılan taramalar herhangi bir semptom görülmeyen ya da kanser düşünülmesini gerektirecek nedeni olmayanlara yapılır. Böylece poliplerin kansere dönüşmeden bulunması, çıkarılması ya da kanserin büyümeden, yayılmadan ya da herhangi bir soruna neden olmadan, erkenden tespiti amaçlanır.”
Yapılacak kanser taramalarına ilişkin testlerin sıklığının, bu kanserin riski ile yapılacak teste göre değişeceğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım, “Kalın bağırsak kanseri riski yüksek kişiler daha sık tarama testleri ve kolonoskopi yaptırmalıdır” şeklinde konuştu.
Kaynak : PHA