ADIYAMAN (PHA) - KESK Kadın Meclisi tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü çerçevesinde bugün kahvaltı, müzik ve sonrasında da Demokrasi Parkı'nda basın açıklaması yapıldı.
KESK Kadın Meclisi tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü çerçevesinde bugün kahvaltı, müzik ve sonrasında da Demokrasi Parkı'nda basın açıklaması yapıldı.
KESK Kadın Meclisi üyeleri adına, SES Kadın Sekreteri Rengin Hüsniye Kılılnç tarafından yapılan basın açıklamasında, "Bu yıl başta Gazze olmak üzere Ortadoğu ve Dünya’da savaşların sebep olduğu yıkımlar, ülkede dokuz ay önce, 6 Şubat depreminde enkaz altında kalan iktidarın yeni yıkımlara yol açacak özelleştirme politikaları, kadın düşmanlığını meclise taşıyan kadın düşmanı koalisyonlar, hukuk sisteminin çöktüğünün teyidi bir yargı krizinin yanında büyük bir ekonomik krizle girdiğimiz 25 Kasım’da erkek devlet şiddetine, yoksulluğa, emek düşmanlığına, savaşlara karşı barışı, hayatlarımızı ve haklarımızı savunuyoruz şiarını yükseltiyoruz." ifadeleri kullanıldı.
KESK Adıyaman Şubeler Platformu'nun diğer üyelerinin de katkı sunduğu basın açıklamasında, KESK Kadın Meclisleri adına konuşan SES Kadın Sekreteri Rengin Hüsniye Kılınç'ın sloganlarla kesildi. Atılan sloganlar; "Savaşa, Şiddete, Yoksulluğa Karşı Barışı, Hayatlarımızı Ve Haklarımızı Savunacağız", "İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz", "Güvenceli İş Güvenli Gelecek Talebimizden Vazgeçmiyoruz", "Örgütlenme Özgürlüğümüzden Vazgeçmiyoruz", "Şiddetsiz Bir Yaşam, Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Demokrasi, Barış, Laiklik Mücadelemizden Vazgeçmiyoruz", "Yaşasın Kadınların Örgütlü Mücadelesi", "Sokakları, Meydanları, İşyerlerimizi Terk Etmiyoruz", "Yaşasın Kadın Dayanışması", "Jin, Jiyan, Azadi" şeklindeydi.
KESK Kadın Meclisi üyeleri adına, SES Kadın Sekreteri Rengin Hüsniye Kılılnç'ın basın açıklaması şu şekilde:
Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da sınırları ve zamanları aşan kadın dayanışmasını ve Mirabal kardeşlerin 1960larda Trujillo’nun diktatörlüğünün devrilmesinde yol açan direniş ve mücadelesini selamlayarak isyanımızı meydanlara taşıyacağız.
Haftalardır İsrail’in Gazze’ye her geçen gün artan şiddetli saldırılarına tanık oluyoruz. Savaşta öldürülenlerin çoğunun kadın ve çocuk olduğunu üzüntüyle takip ediyoruz. Gazze’de savaş ve soykırım suçu işleniyor. İkiyüzlü devletler her zaman olduğu gibi, dünyanın her yerinde, Filistin’den Rojava’ya kadınların bedenlerini savaş politikalarına alet ediyor, hayatlarını hiçe sayıyor. İçinde bulunduğumuz coğrafyada maalesef yalnızca bazı hayatlar kutsal sayılıyor.
Sevgili Basın Emekçileri, Sevgili Kadınlar
Yıllardır sürdüğümüz mücadeleyle elde ettiğimiz en önemli kazanımlarımızdan biri, kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğduğu yaklaşımı üzerine inşa edildiği için oldukça önemli olan İstanbul Sözleşmesi bir gecede feshedildi. AKP bu yolla erkek şiddetini ve erkek egemen zihniyeti değiştirme yükümlülüğünü almayacağını açıktan duyurmuş oldu. Şimdi de 6284 sayılı yasayı tartışmaya açarak eril yargının nicedir süren cezasızlık politikalarını meşrulaştırıyor. Erkek şiddeti cezasız bırakılırken, kendi hayatlarını savunan kadınlar oldukça ağır cezalarla karşı karşıya kalıyor.
Haklarımız ve hayatlarımız için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz diyoruz. Sözleşme yeniden yürürlüğe girene, gereği yerine getirilene ve 6284 Sayılı yasa etkin bir biçimde uygulanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
Sevgili Basın Emekçileri, Sevgili Kadınlar,
Dünyada krizlerle daha da artan ekonomik eşitsizlikler ve kemer sıkma politikaları kadın emeğinin sömürüsünü katlayarak artırıyor. Kadının tek istihdam biçiminin güvencesiz, evden, kısmi zamanlı, parçalı ve esnek istihdam olmasını sağlayan düzenlemeler yaygınlaşıyor. Türkiye’deyse AKP/MHP iktidarının sermayeden, savaştan ve ranttan beslenen bütçe politikalarıyla ekonomik kriz derinleşiyor. Kadın emeğini güvencesizleştirecek politikalarına hız veren iktidar 2024 bütçesinde kadını güçlendirmeye sadece her yüz lirada 53 kuruş ayırıyor. İktidarın gündeminde kadın işsizliği ve yoksulluğu yok.
İşyerlerimiz tüm emekçiler ve özellikle kadınlar için adeta şiddetin kendisi haline geldi; tek adam rejimiyse süren taciz, mobbing ve baskıların önünü alacak ILO 190 Sayılı Sözleşme gibi uluslararası sözleşmeleri onaylama gereği duymuyor.
Bunların yanında iktidar örgütlü kadın mücadelesini hedef alan baskı, gözaltı ve tutuklamaları hız kesmeden sürdürerek, anayasal haklarımızı, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkımızı engelleyerek de kadına yönelik şiddeti farklı biçimlerde sürdürüyor. Bu yolla açıkça kadınların hayatına kastederek de olsa erkek egemen sistemi tüm mekanizmaları ile korumaya kararlı olduğunu göstermekten çekinmiyor.
KHKlar, haksız ve hukuksuz işten çıkarmalar, güvenlik soruşturması gibi uygulamaların yanında KHK ile ihraç edemediklerini de mobbing, sürgün ve şiddetle görevden el çekmeye zorluyorlar. İşyerlerinde taciz, mobbing, şiddetin sorumlularının hesap vermesini sağlayacak herhangi bir düzenlemeyse bulunmuyor.
Sevgili Basın Emekçileri, Sevgili Kadınlar,
Uzun zamandır şiddete, savaşa, yoksulluğa sömürüye karşı sürdürdüğümüz kendi yaşamlarımızın özneleri olma mücadelesinin iktidarları nasıl korkuttuğunun farkındayız. Bugünün kadın hak ve özgürlüklerinin yıllardır yürüttüğümüz mücadeleyle elde edildiğini görüyorlar. Bizler emeğimizin gaspı ve bedenimizin denetimine dayanan sistemik tahakkümü kırmanın, ataerkil kapitalist sistemi ortadan kaldırmanın yolunun örgütlü kadın mücadelesini kararlılıkla sürdürmekten ve yılmadan yükseltmekten geçtiğini biliyoruz.
Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, bize dayatılan kimliklerle yaşamayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, dünyanın bakımı da dahil tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz. Bu sorunlara çözüm üretecek politikalar yapılsın, kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri ortadan kalksın istiyoruz.
Kadınların eşitlik ve özgürlük sorunu çözülmeden siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklara erişimden bahsedilemeyeceğinin altını çiziyoruz Varız! Diyoruz. Vardık ve var olacağız.
Kaynak : PHA