Başkan Çelik, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi,
Anlaşmazlığın tarafı olanların dışında üçüncü bir kişiye gereksinim duymayan müzakere yöntemi başarılı sonuç verdiğinde, yani taraflar aralarındaki anlaşmazlığı müzakere ederek bir çözüme bağladıklarında, bu çözüm ve varılan anlaşma tarafların ortak ürünü olur.
Victor Hugo’nun da işaret ettiği üzere “kazanmak/kaybetmek” paradigması üzerine kurulu olan, anlaşmazlıkların çokluğu nedeniyle çözüme bağlanması zaman alan ve aynı zamanda giderek daha da masraflı hale gelen geleneksel dava açma yöntemi yerini önce tahkime ve daha sonra bunlara alternatif bir çözüm aracı olarak geliştirilen müzakereye ve arabuluculuğa bırakmıştır
5 yılını doldurmuş avukatlara tanınan arabuluculuk yetkisinin Ekonominin her alanında yer alan biz Mali Müşavirlere verilmesi için, kanun değişikliğinin ivedilikle yapılması kaçınılmazdır.
Özel Hukuk uyuşmazlıklarına konu mahkeme öncesi, mahkeme aşaması ve mahkeme sonrasındaki anlaşmazlıklar için alternatif çözüm yolu sunabilen tarafsız, Adalet Bakanlığı’na bağlı Arabuluculuk Daire Başkanlığının siciline kayıtlı kişiler arabulucu oluyor. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuğun uygulama alanı giderek genişlemektedir. Ülkemizde arabulucular sadece hukuk fakültesi mezunları arasından seçilmektedir. Dünyada arabulucu olmanın şartını hukuk fakültesi mezuniyetine bağlayan başka bir ülke yok. Danimarka ve Yunanistan’da hukuk fakültesi mezunlarının arabulucu olmaları şartı bulunuyordu, ancak onlar da bu şartı kaldırdı. Arabulucularda hukuk fakültesi şartı arayan tek ülke olarak Türkiye kaldı.
2008 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilen “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun Tasarısı” TBMM’nin 7 Haziran 2012 tarihli oturumunda kabul edilerek yasalaştı. Arabuluculuk; sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmaktadır.
Arabuluculuğun ülkemizde de mutlaka hukuk dışı mesleklere açılması gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, mesleki korumacılık yerine reel gerçekliğe ve ihtiyaca cevap veren bir yaklaşımla konuyu yeniden değerlendirmelidir. Ülkemizde özellikle iş ve ticaret hayatının vazgeçilmezi mali müşavirler ve yeminli mali müşavirlerdir. Bu kapsamda gerek iş uyuşmazlıklarında gerekse ticari uyuşmazlıklarda mali müşavirlerin birikimlerinden istifade edilmesi gerekmektedir.
Dünyada ve ülkemizde mali müşavirlik mesleğinden beklenti ve talepler gelişen ekonomik ve sosyal koşullara göre yeniden şekillenmektedir. Mali müşavirler, güvenilir işletme danışmanı olarak yeni uzmanlık alanlarıyla hizmet sunan bir yapı sergiliyorlar. Bu hizmet sunumunda, raporlama, denetim, danışmanlık, derecelendirme, değerleme, kurumsal yönetim, stratejik planlama, adli muhasebecilik, hile denetimi, bütünleşmiş raporlama gibi birçok alan ön plana çıkıyor ve çıkmaya devam ediyor.
Günümüzün karmaşık ve dinamik ortamında çalışan mali müşavirler, karşılaştıkları sorunları çözebilmek ve rasyonel kararlar alabilmek için stratejik düşünme yöntemi ile çalışmalarını yürütmektedir. Bu özellikleriyle ticari uyuşmazlıkların çözümünde büyük fayda ve değer yaratacaklardır.
Mukayeseli hukukta yeri olmayan arabulucuların hukuk mezunu olması uygulamasından vazgeçilerek, mali müşavirlerden arabulucu olarak istifade edilmesi, birçok ihtilafın yargıya yansımadan hızlı bir şekilde çözümüne katkı sağlayacaktır. Ticari uyuşmazlıklarda son derece deneyimli olan mali müşavirlerin ve yeminli mali müşavirlerin arabulucu olması, arabuluculuk müessesinin ruhuna uygun olacağı gibi ihtilafların çözümüne katkı sunacaktır.”