MHP’li Bülbül: Selçuk Bayraktar’ı, Selahattin Demirtaş kadar sevememiş bir yapıdan bahsediyoruz

MHP Grup Başkanvekili Levent Bülbül, “Muhalefet elverişli bir vasıta olarak ne yazık ki, kendisini kullanıma sunmuş durumda ve Türkiye’nin kazanımlarını ortadan kaldırmaya azmetmiş bir kararlılıkla hareket ediyor” dedi.

MHP’li Bülbül: Selçuk Bayraktar’ı, Selahattin Demirtaş kadar sevememiş bir yapıdan bahsediyoruz
SİYASET 9.05.2023 14:55:00 142 0

MHP’li Bülbül, Türkiye’de bugün iktidara talip olduklarını, Türkiye’ye sözde bahar getireceklerini söyleyenlerin aslında Türkiye ile hesaplaşmak isteyen odaklara hizmet ettiklerini savundu. Bülbül’den 6’lı masayı zora düşürecek bir de çarpıcı Selçuk Bayraktar-Selahattin Demirtaş çıkışı geldi.

Beraberinde MHP İl Başkanı Oğuz Alkaş, MHP Serdivan İlçe Başkanı Yaşar Kara ve teşkilat yöneticileriyle Sakarya Genç Girişimciler ve İş Adamları Derneği’ni (SAKARYA GİAD) ziyaret eden Bülbül, “Türkiye’deki istikrar ve siyasi kararlılık, bunun devamıyla da Türkiye’nin geleceğinden endişe duyanların alayı 6’lı masa etrafındadır. Muhalefet dediğimiz yapının da Türkiye’nin milli politikalarına yaklaşımı ortada” dedi.

Bülbül özlerine şöyle sürdürdü:

detail-photo-fancybox-0

“Türkiye gibi devlet geleneği olan çok köklü bir ülke 15 Temmuz gibi bir travmayı yaşadı. Bu denendi ve başarısız oldu. Fetö bunun neresindeydi göbeğindeydi ama Fetö bir maşaydı. Biz pkk eşittir fetö diye bir kelime kullandık, herkesin tuhafına gitti Genel Başkanımız bunu söylerken. Pkk eşittir fetödür çünkü arkasında kumanda eden odak olarak değerlendirildiğinde aralarında her hangi bir fark bulamazsınız. Emperyalizmin yeni aparatları haline gelen bu yapılar eliyle tıkanan, yarıda kalan bu işin, darbe girişimini esas alırsak 7-8 yıllık süreç içerisinde, bir şekilde bir fırsat bulunsa da, Türkiye tekrar kontrol altına alınabilen bir ülke haline gelse dendiği birçok girişime şahit olduk. Her şeyi kullanmaya çalıştılar. Pandemi süreci, terörle mücadele süreci, doğu Akdeniz’de, Ege’de yaşanılanlar, Ukrayna-Rusya savaşı, bunların hepsi birer fırsat olarak değerlendirilmeye çalışıldı. Fakat Türkiye, adeta ip üstünde oynayan cambaz gibi büyük bir hassasiyetle bu süreçlerde ciddi bir diplomasi başarısı da ortaya koyarak ayakta kalmayı başardı. Biz bu süreçlerde Cumhur İttifakı olarak, siyasi istikrar ve güven anlamında her hangi bir boşluk olur mu, her hangi bir şekilde Türkiye’ye zaman kaybettirecek siyasi bir tıkanıklık yaşanır mı diye bir problemi biz Türkiye’ye göstermedik. Bunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu da çok kıymetli bir şeydir. Çünkü size karşı yönelen her tehditte aslında hedef alınan örneğin ekonomi değil, ekonomi vasıtasıyla siyasi düzen veya dış politika, diplomasi değil, diplomasi vasıtasıyla Türkiye’deki yönetimin değiştirilmesi ya da baskılanması. Türkiye’yi etkisiz kılmak, toptan bir şekilde siyasi anlamda bölgesinde etki yaratmasının önüne geçebilmek, temel hedef bu. Bunlara dair olarak, Türkiye çok ciddi bir sınav verdi ve bu sınavda Cumhur İttifakı istikrar ve siyasi kararlılık anlamında bu sınavı verdi. Politikalar tartışılabilir, eksiği vardır, fazlası vardır bunlar konuşulur. Zaten süreç içerisinde de bir şeyi uygulamaya koyarsınız, analizini yaparsınız, üzerinde çalışırsınız, uygulamaya koyduğunuzda ortaya çıkan sonuç, her zaman planladığınız gibi olmayabilir. İş dünyasının içerisinde olan insanlar olarak, bunu sizlerde çok iyi bilirsiniz. Arkasından hemen işin düzeltici, onarıcı veya takviye edici bir takım hamlelerle işin yoluna girdiğini veya olması gerekene doğru gittiğini görürsünüz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de bu şekilde alınmış tedbirlerden biriydi. İnsanlar dediler ki, bu sistem neden değişiyor dediler. Sistem, yüzde 25-30’luk çoğunlukla bir partinin ya da koalisyonun iktidarda olup meşruiyetinin tartışılacağı bir zemin yerine, yüzde 50+1 ile doğrudan ve çok güçlü bir halk desteğine, hiç tartışmasız bir meşruiyete sahip olan, çok daha rahat, kendine güvenen bir yönetim anlayışı için, yönetimde istikrarı temin etmek için değişti. Vaat edilen şey, neticelendi. Tek adamdı, şuydu buydu, eleştiriler görüyoruz. Biz o dönemde de söyledik, Recep Tayyip Erdoğan açısından, herkes onun üzerinden anlatıyor meseleyi, sorarım size; Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmadan önce kullandığı yetki, aldığı kararlar, uygulamalar açısından şu güne nazaran daha az bir yetkiye sahip olduğunu düşünebilir misiniz? Kimse bunu söyleyemez. Aynı şekilde Türkiye’yi yönetecek imkanlara sahipti. Burada hedef alınan şey, acaba nedir diye baktığımızda, Türkiye’nin 5 yıllık blok bir sürede erken seçim, hükümet krizleri, sistem tıkanıklığı gibi şeylerle karşılaşmadan yoluna devam edebilmesi asıl hedef alınan husus. Rahatsızlık duyulan şey bu, Türkiye 3 aylık, 5 aylık, geçici hükümetler sebebiyle atması gereken birçok adımları, milli politikalarda alınması gereken birçok mesafeyi alamamış bir ülke” ifadelerini kullandı.

Kaynak Türkgün Gazetesi


İlginizi Çekebilir

İlhan Ocaklı, İçişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı

MHP Genel Başkan Yardımcısı Özdemir'den Sözcü ve Cumhuriyet gazetesine tepki

Adil Gelir Dağılımı Şart: Yeniden Refah'tan Hükümete Çağrı

Nemrut Dağı Nasıl Korunacak?

MHP'li İsmet Büyükataman: Özgür Özel, emperyalizmin sözcülüğünü üstlenmiştir

TBMM’de Konuşan Alkayış’tan 2025 Yılı Bütçesi ve Belediyelerin SGK Borçlarına Dair Önemli Açıklamalar

Zafer Partisi erken seçim hazırlığında

Sadir Durmaz’dan Devlet Bahçeli'nin liderliğine vurgu: "Tehditleri gördü, küresel güçlerin oyunlarını bozdu”

BAŞKAN ENGİN DOĞAN: "HALKIMIZ AÇLIĞA MAHKÛM EDİLİYOR"

Dün istifa eden Yamalı AK Parti rozetini taktı!

Dervişoğlu: Yine dağ fare doğurdu!

CHP TBMM'de 'asgari' kaldı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni yönetime katkı sunacağız

Zafer Partisi'nden 'asgari' eleştirili teklif!

Uncu'dan Erdoğan'a 'Sevgi ve Muhabbet' yazılı tablo