Senin adam ile benim adam çürümesi
YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
“Aşırı taraf tutmak gerçekleri görmeyecek kadar kör etmesin sizi. Yanlış yanlıştır, kim yaparsa yapsın, kim söylerse söylesin.” sözünü her olayda ölçü kabul eden toplumlar bu sözü uygulama derecesine göre elbette yükseltecektir. Fakat toplum içinde taraf tutmada yapılan aşırılıklar, yanlışları körü körüne sahiplenme derecesi tabi ki de ivmeyi aşağı çekecektir.
Türkiye’de de kişinin siyasi kimliğine göre değişen ahlak, suç, hukuk, adalet, ceza anlayışı da toplumun yükselme terazisinin dengesini bozmaktadır.
Bir kişi suç işliyor ama bu suça bakış açısı kişinin konumuna, siyasi mensubiyetine göre değişiklik gösteriyor. Bir de böyle durumlarda medyada baskın çıkarsan, karşı tarafı ezmek için propaganda açısından öne bile geçebiliyorsun. Türkiye’de maalesef böyle bir sistem var.
Mesela AK Partide danışmanlık yapan bir kişinin uyuşturucu içerken görüntüsü ortaya çıkıyor, muhalefet ortalığı yıkıyor. Ortalığı yıkmaya çalışanların en çok parlattığı Ankara ve İstanbul Büyükşehir Başkanlarının kadrosunda çalışanlar, onlarla pozu olanlar uyuşturucu ile yakalanıyor ama aynı kişiler üç maymunu oynuyorlar. Buna benzer kendilerinin o kadar uyuşturucuyla yakalanma örneği var ki, bu köşede yazmaya kalksak inanın, yerimiz yetmez. Geçen günde CHP’li Seyhan Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü uyuşturucu ile yakalandı. Başkası olunca, o ortalığı yıkanlar dut yemiş bülbül gibi oldu yine. O kişi ya AK Partili ya MHP’li olsaydı? Sol medya, trolleri ortalığı yıkıyor olacaktı. Oysa “Uyuşturucu kullanan, özendiren, ticaretini yapan herkesin Allah belasını versin” demek varken, kişiye göre suçlamaları da savunmaları da değişiyor.
Aşırı tarafgirlik, kişiye göre değişkenlik gösteren suçlamalara o kadar çok örnek var ki…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 1.286.000.000 TL değerinde saat takıyor, bunu görmeyenler, AK Partili vekilin 562 bin TL değerinde saat taktığı ortaya çıkınca adeta onu linç ediyorlar. Bir saate bu kadar para vermek gerçekten her iki taraf içinde israf açısından akıl işi değil… Ama paraları var, onun zevkini böyle yaşıyorlar demek ki…
1,5 milyar liralık 3 villası sonradan ortaya çıkan Ekrem İmamoğlu’nun villasını konuşmayanlar, belediyelerde jakuzi iftirasıyla gündem yaratabiliyorlar. Mansur Yavaş’ın İngiltere’deki ve Türkiye’deki 25 milyonluk yeni evini konuşmayanlar, rakiplerinin ev konusu ortaya çıktığında ortalığı yıkabiliyorlar. Bu konularda etik değerler üzerinden zenginleşme eleştirileri herkes için geçerli olmalıdır. Bu konularda hesap vermesi gereken kim olursa olsun hesabını vermelidir. Kişinin partisine göre hesap verme durumu değişmemelidir. Siyasette her tarafı sarmış ve hiç tükenmeyen rüşvetçi, iş takipçisi, komisyoncu, kara para aklayıcısı, bavulla- çantayla para taşıyıcıları, siyasi nüfus rantçıları var.
Etrafınıza bir bakın ne de çoklar!
Yıllardır bunların siyasette kurduğu sistem hiç değişmedi.
Fakat başkası yaparsa ortalığı yıkanlar, kendi içinde olunca susmayı, olayların üzerini kapatmayı tercih ediyor.
“Üzüm üzüme baka baka kararır” misali sistemin böyle yürüdüğünü gören herkes çürümede yerini alıyor.
Çünkü kurulan sistem engellemeye değil, maalesef benzerlerini özendirici şekilde çoğaltmak üzerine kurulmuş.
Aşırı taraf tutanların ve adam kayırıcıların “Senin adam, benim adam” savunuculuğu, bu çarkların dönüşüne destek veren bir diğer çark görevi üstlenmekte…
Geçtiğimiz haftalarda televizyon ekranlarında yapılan bir konuşma ile stüdyoda atılan kahkahalar, aşırı taraf olanlara yine bir örnekti. Sanatçı Metin Akpınar’ın ve yazar-yorumcu Uğur Dündar’ın aynı kişiyle yasak aşkları ve o aşktan olan çocuklar iddiası, Türkiye’nin gündeminde… Sözcü Tv’deki bir programında Uğur Dündar bu konuda “E ben de bekar adamım, normal sağlıklı cinsel bir yaşamım var. Bunun konuşulacak başka bir tarafı yok ki." açıklaması yapınca, bugüne kadar ekranlardan “kadın, çocuk hakları, aile kutsallığı, ahlak” nutuklarıyla tanınan sunucu Ece Güner’in bu sözler karşısında kahkahalara boğulduğunu gördük. Kendi mahallesinden biri olunca komik ve normal geliyor, başkası olunca nutuk atıp, kelimelerle dövüyorlar.
Merhum Necip Fazıl Kısakürek’in, "Arsızlığa cesaret, zinaya aşk dediler. Bir neslin ahlakını işte böyle yediler." sözü aklıma geldi.
Hangi konuda olursa olsun, adaletten, ahlaktan ayrılmayanlar ile gerçeklere kör olmayan, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyenlere selam olsun…
KAYNAK TÜRKGÜN