Trabzon, İmamoğlu’nu bağrına bastı

Trabzon, İmamoğlu’nu bağrına bastı

Trabzon, İmamoğlu’nu bağrına bastı

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, memleketi Trabzon’da hemşehrileriyle buluştu. Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’yı makamında tebrik eden İmamoğlu, coşkulu kalabalığa yaptığı konuşmasında, “Bazen demokrasi, bazen Cumhuriyet, arzu ettiğimiz seviyeye gelmez. İnsanlarını ne yazık ki ihmal eder. Bu hatalar, yanlış uygulamalar yüzünden olur." dedi.

TRABZON (İGFA) - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Trabzon’un merkez ilçesi Ortahisar’ın Belediye Başkanı seçilen Ahmet Kaya’yı makamında ziyaret etti. Kaya’yı tebrik eden İmamoğlu, duygularını aktardığı belediye anı defterini imzaladı. İmamoğlu ve Kaya, tebrik ziyaretinin ardından, Ortahisar Belediyesi önünde kendilerini bekleyen coşkulu kalabalıkla buluştu. İmamoğlu hemşehrilerini eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, Kaya da eşi Tuğba Kaya ile birlikte selamladı. Kendisine sevgi gösterilerinde bulunan hemşehrilerinin Ramazan Bayramlarını kutlayan İmamoğlu, alanda bulunan dövizleri tek tek okudu ve özetle şunları söyledi:

“BEN, BU CADDENİN ÇOCUĞUYUM”

 “Bu güzel şehrin bir evladı olmaktan gurur duyuyorum. Şu an o kadar güzel bir yerdeyim ki; Allah'ın nasibi. Ben, hem Pazarkapı Mahallesi hem Ortahisar Mahallesi’nin bir çocuğuyum. Bu gördüğünüz Ortahisar belediye binasının tam şu köşe başında, bizim boya dükkanımız vardı. Hala durur; hemen bu belediye binasının alt köşesindeki sokakta da dedemin kereste ticarethanesi vardı. Ben, bu caddenin çocuğuyum. Buradan yürüyerek okuluma gider, yürüyerek okulumdan buraya gelirdim. İlkokulum, hemen bu binanın yanındaki Kanuni Süleyman İlkokulu. Yani şöyle düşünün: Bu sabah köyüme çıktım. Mini minnacık bir köy evinde doğmuş, Akçaabatlı bir çocuğum ben. Evet, Trabzon'un bir evladı olarak orada doğdum. Burada ilkokulu okudum. Ortaokulu, Atatürk Köşkü'nün orada Köşk Lisesi’nde okudum. Liseyi, Trabzon Lisesi'nde okudum. Bu şehir, Kanuni Sultan Süleyman'ın doğduğu bir şehir. Onun doğduğu bu mahallede büyüdüm.”

“ATATÜRK'ÜN KURDUĞU BU CUMHURİYET, HERKESE FIRSAT EŞİTLİĞİ VERİR”

“Belki hayatımda bugün ne var ise, buradan beslendim. Sonra, İstanbul'a okumaya gittim ailemle beraber. İş yaşamım derken, yine Fatih Sultan Mehmet'in fethettiği ve bizlere yurt edinen dönemi başlattığı İstanbul'da yaşama başladım. Ve İstanbul'un Belediye Başkanı oldum. Bu nasıl bir şey biliyor musunuz? Bu, o 40 haneli köyde doğarak, Fatih'in fethettiği Trabzon'dan Fatih'in fethettiği İstanbul'a giderek, Büyükşehir Belediye Başkanı olmak, olsa olsa dünyada bir tek Atatürk'ün Cumhuriyetinde olur. Onun için sevgili hemşerilerim, Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet, herkese fırsat eşitliği verir; kadınına, çocuğuna, erkeğine… Demokrasi ne yapar biliyor musunuz? Hepimizi eşitler. Sandık var ya… Sandığa gidip oy atıyoruz. O sandık, hepimizin eşitlendiği gündür. Fabrikatörü, emekçisi, işçisi, emeklisi, üniversite öğrencisi, öğretmeni; hepimizi eşitler.”

“ŞİMDİ YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI”

“Eksik tarafı var. Bunu toparlamamız lazım. O ne biliyor musunuz? Bazen demokrasi, bazen Cumhuriyet, arzu ettiğimiz seviyeye gelmez. İnsanlarını ne yazık ki ihmal eder. Bu hatalar, yanlış uygulamalar yüzünden olur. Hele hele sistemi, rejimi, kendi gidişatından, uygar ve medeni sürecinden rayından çıkarır, başka bir rejim ortaya koymaya kalkarsa, işte olan önce kadınlara, önce çocuklara, gençlere, önce emeklilere zulüm çektirir, sıkıntı çektirir. Ama hep birlikte ne yapacağız biliyor musunuz? Hep birlikte, milletimizin gücüyle, nasıl ki demokrasi arayışında, özgürlük arayışında sevginin, saygının hakim olduğu bir sürecin olgunlaşmasında, hepiniz yeni bir arayışa, yeni bir umuda, 31 Mart'ta mühür bastınız ya… Şimdi yeni bir dönem, yeni bir arayış, yeni bir hizmet anlayışı, yeni bir yöneticilik anlayışı başladı: Tam yol ileri diyoruz.”

“O BİR ÇİFT MAVİ GÖZ, VATANDAŞINA ÖYLE İTİNAYLA BAKIYOR Kİ…”

“Sevgili dostum Ahmet Kaya'nın odasında astığı bir fotoğraf üzerinden, birkaç gündür bir tartışma işliyor. Tartışmayı önemsemiyorum. Oraya girmeyeceğim. Ama size söyleyeceğim şu: O fotoğraf, benim 10 yıldır masamın arkasında duruyor. O fotoğraf ne biliyor musunuz? Tokat'ta bir çiftçinin, bir köylünün, deprem sonrası yaşadığı sıkıntıları devletin başındaki insanına anlatırken çekildiği fotoğraf. O fotoğraftaki kişi, o köylü, dede, o anlatımı yapıyor, hararetli bir şekilde. Ama onu dinleyen, bir çift mavi göz var. O bir çift mavi göz, vatandaşına öyle itinayla bakıyor ki… Bir gözün içine bakış vardır… Ben diyorum ki; Allah'ım beni o gözlerin baktığı gibi bu annelere baktır. O gözlerin baktığı gibi bu çocuklara, bu gençlere, bu hanımefendilere, bu beyefendilere, abilerimize… Ben, çocukla konuşurken bile dizimi yere eğip, onun gözünün içine bakıp, onu hissetmeye çalışıyorum. İşte bu yeni dönem, o bir çift mavi gözün insanına baktığı gibi bir dönem olacak. Kibir, kendini beğenmişlik; bunların hepsi yok, bitti.”

“RIZKIMI VEREN HUDA’DIR, KULA MİNNET EYLEMEM”

“Kul Nesimi demiş ki; ‘Rızkımı veren Huda’dır, kula minnet eylemem’ demiş. Ramazan ayındayız. Ben, dünyanın en büyük şehri İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Başkanıyım. Sevgili dostum Ahmet Kaya, Ortahisar Belediye Başkanı. Biz, bu göreve talip olduk. Sizler de bizi seçtiniz. Şimdi bize düşen görev; sizi dinlemek, sizi anlamak, dertlerinize çare olmak için gece-gündüz çalışmak, bizim sorumluluğumuz. Vatandaşımız bir sıkıntıya düşüyorsa, ona destek olmak bizim sorumluluğumuz. Bakın; vatandaşlarıma sesleniyorum. Devletimizin herhangi bir kurumu ama belediyesi ama valiliği ama bakanlığı ama şurası ama burası; o desteği size veriyor ya, kimse cebinden bir şey vermiyor. Size, vermek zorunda olduğu desteği veriyor. Hatta belki de az veriyor. Siz onun hesabını sorun. Ben hep söylüyorum. Bize minnet duymayın. Evet; ‘Görevini iyi yaptın kardeşim, evladım, belediye başkanım teşekkür ederiz’ diyebilirsiniz. Ama kimseye minnet duymayın. Bu şehrin, İstanbul'un, bu ülkenin, bu devletin sahibi millettir, millet. ‘Ben, bir sistemin sahibiyim’ diyen; ‘Buyruğumla şunu yaptım’ diyen; ‘Talimatımla emrettim şöyle oldu’ diyen; biri görevden ayrılacağı zaman, ‘Af diledim, görevden ayrılıyorum’ diyen dönem, bitmiştir.”

“BİR KİŞİYE DEĞİL, MİLLETE HİZMET ETMENİN TADINI ÇIKARIN”

“Millet, devletin sahibidir. Hangi partide siyaset yapıyorsanız yapın; şu ayaklarınızdaki, kollarınızdaki prangaları, kelepçeleri sökün, atın. Millete hizmet edin. Siz de bir kişiye değil, millete hizmet etmenin tadını çıkarın. Bu cennet vatan, 100 seneyi aşkın süre önce özgürlüğü, Cumhuriyeti, demokrasiyi seçmiş. Ne demiş şair? ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım’ demiş. Öyle değil mi? Biz, milletçe özgürlüğüne düşkün insanlarız. Biz, demokrasi aşığıyız, demokrasi. Şimdi ne yapacağız? Daha fazla sizi dinleyeceğiz. Bu şehrin zeki insanlarını, bu şehrin akıllı, gençlerini, hanımefendilerini, beyefendilerini daha çok dinleyeceğiz. Başkanımız, sizlerle çok güzel projeler üretecek. Biz de onu yapıyoruz İstanbul'da. Bu, milletin ayağa kalkmasıdır. Millet, gücünün farkına varacak. Millete hizmette yarışın kaybedeni yok ki; hepimiz kazanıyoruz. Bizim yolculuğumuz, böyle bir yolculuk. Çok başarılı olacağız. Arkamızda sizin gibi kıymetli hemşehrilerimizin gücünü hissedeceğiz.”

“BUNDAN SONRA DA AĞZIMIZDAN KÖTÜ KELİME DUYMAYACAKSINIZ”

“İnşallah önümüzdeki zaman diliminde, hiç olmadı bugüne kadar, bundan sonra da ağzımızdan kötü kelime duymayacaksınız. Kötü kelime, kötü söz yok. Ben bugün Sera'da, 98 yaşındaki anneannemi ziyaret ettim. Salacık’ta halamı ziyaret ettim. Hepsi diyor ki, ‘Televizyonda seni dinliyoruz.’ Bir de bağırıyormuş bana halam, ‘Ekrem, Ekrem beni niye duymuyorsun?’ Şimdi ben, onlar konuşurken, kötü söz edeceğim. Beni anneannem dinliyor, annem dinliyor. Bırakın; siz dinliyorsunuz, çocuklar dinliyor. Ben buradan söylüyorum. Biz kimsenin hakkında iftira, kumpas, şu bu işlerle zaten uğraşmadık, uğraşmayız. Kötü söz kullanmayacağız. Sizin işinizi konuşacağız. Milletimizin işini konuşacağız. Çocuklarımızın geleceğini konuşacağız. Gençlerimizin umutlarını konuşacağız. Onlara destek olacağız. Bizim buna yetecek gücümüz var. Bizim buna yetecek aklımız, fikrimiz, bilgimiz var. Milletçe var. Sizin fikirlerinizden faydalanacağız. Yolumuz açık olsun.”

“TRABZON'A MUHAFIZLIK ETMEYE VAR MISINIZ?”

“Hep birlikte coşalım, Ahmet Kaya Başkanımla birlikte çok güzel başarılara, hep birlikte imza atalım. Bu başarıda elbette Merkez İlçe Başkanımız Haluk Batmaz Başkanımın büyük emekleri var. Mustafa Bak Başkanım, İl Başkanımızın büyük emekleri var. Ona, milletvekilimiz Sibel Suiçmez Hanım'a ve bütün örgütümüze teşekkür ediyoruz. Ama biz, partiyi burada bıraktık. Biz diyoruz ki; bu işi Trabzon ittifakı kazandı. İstanbul ve İstanbul ittifakı kazandı. Türkiye'de Türkiye ittifakı olsun. Onun için, milletçe kazanalım diyoruz milletçe. Bizim seçimde kaybedenimiz yok. Hepinizi çok seviyorum. Ahmet Başkanımın yolu açık olsun. Göreceksiniz, çok yanında olacağız. İstanbul'umuza yapılmak istenen kötülüklere karşı, nasıl orada ‘muhafız’ demişsem, siz de Trabzon'a bir kötülük yapılıyorsa, Trabzon'a muhafızlık etmeye var mısınız? Sakın vazgeçmeyin. Burası bizim biblomuz, burası bizim canımız, ciğerimiz, bizi besleyen bir dünya. Trabzon'un muhafızı olun, koruyucusu olun. Trabzon'un her konusuyla ilgilenip, Trabzonspor'la da ilgilenin. Trabzonspor'u da maddi-manevi yalnız bırakmayın. Her türlü kardeşlik, her türlü güzellik kazansın. Hepinizi çok seviyorum. Allah'ın izniyle Trabzon'da da İstanbul'da da ülkemizin her yerinde de her şey çok güzel olacak.”

KAYA: “TRABZON'DA İLK UYGULAMAMIZ KENT LOKANTASI OLACAK”

Ortahisar Belediye Başkanı Kaya da konuşmasında Ramazan Bayramı, kendilerinin seçimi kazanması ve İmamoğlu’nun Trabzon’a gelmesi nedeniyle 3 bayramı birden yaşadıklarına vurgu yaptı. İmamoğlu’nun İstanbul'da yaptığı çalışmalarla bütün Trabzonluların gururu olduğunu belirten Kaya, “Sağ olsun, bizleri hiç mahcup etmedi. Bizler de onunla birlikte yürüyen arkadaşlar olarak, sizlere asla mahcup olmamak için, bütün arkadaşlarımla, Trabzon'un neresinde hangi sıkıntı varsa, kimin ne derdi varsa, o derdi çözme gayreti içinde olacağız. İstanbul'da güzel örneklerini yaşadığımız ve birçok vatandaşımın sokakta bana, ‘Trabzon'da kent lokantasını ne zaman açıyorsun Sayın Başkan’ dediğini biliyorum. Arkadaşlarımla birlikte, şimdi Trabzon'da ilk uygulamamız olacak, kent lokantasını açmak için yer bakıyoruz arkadaşlar. Trabzon'umuza ilk kazandıracağımız işlerden, hizmetlerden biri kent lokantamız olacak. Ve yine Sayın Genel Başkanımızın Trabzon ziyaretinde, Trabzonlu hemşehrilerime, özellikle emeklilerimize verdiği bir söz vardı. Hatırlayın; Meydan Parkı'nda, emeklilerimizin arkadaşlarıyla oturup, 1,5 liraya çay içebilecekleri bir mekan sözü vermiştik. O sözünü yerine getireceğiz arkadaşlar” dedi.

“BİZLERDEN HALKÇI BELEDİYECİLİĞİ GÖRECEKSİNİZ”

Belediye kapılarının vatandaşlara açık olacağını kaydeden Kaya, “Sizlere verdiğimiz bütün sözlerimizi, yerine getireceğiz. Biz; veremeyeceğimiz, tutamayacağımız hiçbir sözü vermedik arkadaşlar. Düşünerek, taşınarak, çalışarak, hesap yaparak, proje yaparak yola çıktık. Bizden, bizlerden halkçı belediyeciliği göreceksiniz. Bizlerden sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı göreceksiniz. Bizlerden yardımlaşmayı göreceksiniz. Bizlerden güler yüzü göreceksiniz. Bizlerden kapısı açık, gönlü açık belediyeciliği göreceksiniz. Ama bizlerde asla kibrin kırıntısını görmeyeceksiniz arkadaşlar. Bizler de asla kapalı kapıları görmeyeceksiniz arkadaşlar. Bu kapılar, milletin kapısıdır arkadaşlar. Bu kapıları, sonuna kadar milletimizi açacağız” diye konuştu.

TRABZONSPOR KULÜBÜ’NÜ ZİYARET ETTİ

İmamoğlu, konuşmaların ardından Ortahisar Belediyesi’nden Trabzonspor Kulübü’ne geçti. Trabzonspor Kulübü Başkanı Ertuğrul Doğan’ın yurt dışında olmasından dolayı, İmamoğlu ve beraberindeki heyet, Asbaşkan Zeyyat Kafkas ile kulüp yöneticileri tarafından karşılandı. Trabzonspor’a önümüzdeki süreç için başarılar dileyen İmamoğlu, ülke futbolunun içinde bulunduğu kaos ortamına yönelik düşüncelerini de dile getirdi. Sporun özünde, rekabet ve kardeşliği barındırdığına dikkat çeken İmamoğlu, şunları söyledi:

“FUTBOLUN GERÇEK ANLAMDA ÖZERK BİR BOYUTA KAVUŞMASINI ÖNEMSİYORUM”

“Futbol, zor bir bölümü Türkiye'nin. Şu anda da yoğun tartışmalar içerisinde. Türk futbolunun ama federasyon nezdinde ama kulüplerin kendi aralarındaki birtakım ilişkilerde arzu ettiğimiz şeyler yaşanmıyor. Ben her zaman söylüyorum; çünkü futbol, futbolu bilenler tarafından yönetilmiyor. Aşırı siyasi müdahalelerin ve baskıların varlığı, her daim belki bir miktar vardır ama son dönemde bunun çok ciddi arttığını gözlemlemekteyim. Ben her zaman, futbolun gerçek anlamda özerk bir boyuta kavuşmasını önemsiyorum. Dünyada federasyonların devlet yönetimi tarafından yönlendirildiği 3-4 ülke kaldık. Bunlardan birisi de biziz. Bildiğim kadar. Çin var, Rusya var. Bu bağlamda bizim de sporu, spor insanlarının yönetmesinin bir şekilde altyapısını kurmamız gerekiyor. Bizim şu anda futbol kulüpleri açısından yapmamız gereken, özellikle aşırı borçlu yapılarının çözüme kavuşturulması noktasında, gerçek anlamda bir miladi çözüm bularak, bunların desteklenmesi, çözüme kavuşmasını sağlamak. Ama o sonrasıyla ilgili de çok üst seviyede disiplinli bir pozisyona erişmelerini sağlayarak, özerk yapılarıyla anlamlı, sağlıklı bir yönetim pozisyonuna geçmelerini geliştirmek gerekiyor. Temennimiz bu.”


Haber Kaynak : igf