Türkgün Gazetesinde Yıldıray Çiçek’i oku ve okut.

Türkgün Gazetesinde Yıldıray Çiçek’i oku ve okut.

İhanetin kafalarında şimşekler çaksın!

MHP’nin aldığı oy oranı her seçim öncesi ve sonrası Türkiye’de hep gündem olmuştur. Yazarlar, yorumcular, siyasi analizciler, anketçiler MHP’nin oy oranı üzerinde sürekli laf cambazlığı yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamaktadır.

Bazen MHP’nin oy oranı üzerinde öyle konuşuyor ve yazıyorlar ki, bunların adeta içinin yağları eriyor sanırsın. Kimi MHP düşmanlığı için düşüncelerini şekillendiriyor, kimi de siyasi karmaşada MHP’nin konumunu idrak etmeye çalışıyor.

Geçmiş seçimlerde olduğu gibi, bu seçimlerde de MHP’nin oy oranı üzerinden sürekli ahkâm kesenler var. Neymiş efendim MHP oy kaybetmiş…

Şimdi tam da burada duralım ve soluklanalım. Aslında haklı değiller mi? Bence çok haklılar!

Şaşırdınız mı bu kabullenme yorumuma yoksa?

Özgüvenimiz yüksek bizim. 1 oy kaybettiysek, bunun adı da oy kaybıdır.

Bu yorumları yapanların haklı olduklarını, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı sıfatıyla çeşitli televizyon kanallarında konuşanlara, sosyal medyada yazıp-çizenlere, haber sitelerine ve gazetelere demeç verenlere baktığımızda MHP’nin oy kaybettiğini istatistiksel olarak zaten anlıyoruz. Hepsi başka partilerin kurşun askeri olmadılar mı?

Bu sıfatı taşıyanları mercek altına alırsak, 2017 referandumuyla birlikte başlayan süreçten bu yana eski “Ülkü Ocakları Genel Başkanı sıfatı” taşıyanların tamamı MHP’nin iradesi dışında davranmış, o süreçten sonraki tüm seçimlerde başka partilere oy vermişlerdir.

(Bazıları da 1980 sonrası değişik değişik partilerde yer almışlardır.)

Yakın tarihe dönecek olursak, bu sıfatla arzı endam edenler, son genel seçimlerde CHP-İP, yerel seçimlerde CHP’yi tercih etmişlerdir. 2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP-İP adaylarını desteklemişler, 2019 yılında bu şahısların geneli yine CHP’nin adaylarını tercih etmişlerdir. Ankara’da yaşayan Mansur Yavaş’ı, İstanbul’da yaşayan Ekrem İmamoğlu’nu, İzmir’de yaşayan da Tunç Soyer’i tercih etmiştir.

2023’te de tamamı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı etrafında birleşti.

Eğer yanlışım varsa Atila Kaya, Suat Başaran, Servet Avcı, Alişan Satılmış, Harun Öztürk, Azmi Karamahmutoğlu, Hakan Ünser, Alaattin Aldemir, Ulvi Batu, İrfan Özcan ve birbiriyle bağlantılı isimler düzeltebilir.

O süreçte içlerinden Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermek adına makamına kadar gidenler oldu. Azmi Karamahmutoğlu gibi “Eğer Kemal Kılıçdaroğlu seçilmiş olsaydı hükümet içerisinde bir görevim olacaktı" itirafını yapan bile oldu. Bu SOL’a hizmetin ideolojik analizini nasıl yapacağız peki?

Bu isimlerin çoğu, aramızdan ayrılışının 27. Yıldönümünü hasretle, özlemle andığımız Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve Liderimiz Devlet Bahçeli döneminde görev yapmış kişilerdir. Ama ne hazindir ki, ideolojik savrulmaları, milli davalarda üç maymunu oynayıp, MHP’den intikam almak adına CHP penceresinden bakışlarıyla Ülkücülere tam bir hayal kırıklığı olmuşlardır.

CHP-PKK ilişkilerine ses çıkarmadıkları gibi, Sol’a nasıl teslim oldularsa kraldan çok kralcılık yapmaktadırlar. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından Alaattin Aldemir “Kürtler bu coğrafyada bizden önce de vardı. PKK, Kürt sorununu çıkaran bir yapı değildir. Kürt sorunu olduğu için PKK çıkmıştır” cümleleriyle emperyalizm kavramıyla CHP’nin ihanet politikalarına destek vermişti. Bazı sol haber sayfaları bile bu sözlere çok şaşırarak “Ülkücüler bu sözlere ‘Allah düşürmesin’ diyecek” başlığını atmıştı.

Bunlardan bazıları da Kemal Kılıçdaroğlu’nun şehit cenazesinde yediği yumruk için ağıtlar yakarken, bir gün olsun çıkıp, “Ey Kılıçdaroğlu ! Vatan evlatlarımızı şehit eden terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla ne işin var?” diyememiştir.

İçlerinden bir tanesi de çıkıp “Ey Kılıçdaroğlu! ‘Biz PKK'yı silahlı halk hareketi olarak tanımlıyoruz. 1990'dan bu yana kurulmuş hiçbir partimiz PKK'yı terör örgütü olarak tanımlamadı’ diyen PKK’lı terörist Selahattin Demirtaş’a “şeref madalyası takacağım” hadsizliğini nasıl yaparsın? “PKK’lı gençlerin ölüsüne de, dirisine de sahip çıkacağız” diyen böyle bir PKK’lıya nasıl özgürlük istersin?” diyememiştir. Daha ne örnekler var ama bu özet bile sanırım yeter.

Çok uzak tarihe gitmeye gerek yok şu günlerdeki ihanetlere tepkisizliklerinden bile herşey anlaşılıyor.

Seçim sonrası biliyorsunuz ana gündem birden Van Büyükşehir Belediye başkanı seçilen ama yasal sebeplerden dolayı mazbatası verilmeyen Abdullah Zeydan denilen PKK’lı olmuştu. Terör örgütü PKK bunun için Van merkezli Türkiye’nin birçok yerinde terör olayları çıkardı. ‘PKK’lı  Abdullah Zeydan mazbatasını alamadı’ diye DEM’den daha çok PKK’ya diyetini ödemeye çalışan CHP feryat etti. Özgür Özel’e göre "PKK sizi tükürüğünde boğar"  diyen Abdullah Zeydan’a mazbata vermemek “Van halkının iradesini hiçe saymak, ona pusu kurmak” oluyormuş? Özgür Özel bununla da kalmayıp CHP Milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç, Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal’dan oluşan heyeti böyle bir PKK’lıyı kurtarmak için Van’a gönderdi…

CHP’liler malum yerlerine kına yaksın mazbatasını aldı PKK’lı Zeydan!

CHP Genel Başkanı ve kadrosu, Abdullah Zeydan’a mazbata verilmemesini bahane ederek Türkiye’nin birçok yerinde terör eylemi yapan DEM’li PKK’lılara zerre sesini çıkarmadı. CHP’nin DEM ile anlaşarak kendi adayını çekip eski HDP’li birini “Kent Uzlaşısı” adı altında aday yapıp seçtirdiği Esenyurt’taki PKK’lıların terör eylemlerinde yüreğimi öyle acıtan bir sahne vardı ki, gözlerim dolarak izledim o manzarayı…

CHP’nin ortaklık yaptığı PKK’nın peydahlamaları balkonunda Üç hilal bayrağının asılı olduğu bir evi taşlıyordu. Taşlar Üç Hilal’e değdikçe o bayrak adeta dile geliyor “Her hesabın bir tersi, her zulmün süresi var/ Bir tilki hükmü varsa, bir de kurt töresi var. Bir Bozkurt Töresi var!” diye sesleniyordu.

Bu yazıyı yazarken eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı sıfatıyla yazan, çizen, konuşan bu kişilerin sosyal medya sayfasına baktım. Daha düne kadar CHP’nin ihanetlerine ortak olan (Servet Avcı) dışında hiçbiri bu alçaklıklara tepki göstermemişti.

Kimi hala CHP’nin zaferini kutluyor, kimi hala Başbuğ Türkeş’in ölüm yıl dönümü üzerinden “Yerin dolmuyor Başbuğum” diye MHP’ye laf vurma gayretinde… Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ile devrimci ideoloji dolanlar için ne desek faydasızdır.

O haber sayfasının dediği gibi gerçekten Allah kimseyi bunların haline düşürmesin…

Bir yeri sevmiyorsan, ona karşı sevdiğin yer “Devrimci Kemal’in, Özgür’ün” yeri mi olur?

Bu ideolojik savrulmalar, MHP’den kopmalar MHP’nin oy kaybı değil mi?

“MHP’den oy kaybı” yorumlarını sırf bu isimler üzerinden değerlendirdiğimizde bile, toplam 10-15 kişi olsalar dahi bunun adı yine MHP’den oy kaybıdır.

Bu son yerel seçimlerde de bu isimler ağırlıklı olarak yine CHP’ye oy verdiler.

Dananın kuyruğunun koptuğu yer, işte tam burası…

MHP ve Cumhur ittifakı karşısında konumlandırılan bu isimler, halkın önüne “eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı” olarak konulurken hep şartlandırılmış refleksle hareket ettiler. Bu refleksin en özet hali “MHP ve Cumhur ittifakına karşı konumlan, CHP’nin ihanetlerini asla görme” şeklindedir.

2015 yılından önceki AKP’nin çözüm sürecini görüyorlar, ama 2015 sonrası CHP’nin PKK ile başlattığı ve bugüne kadar hala devam eden çözüm sürecini asla görmüyorlar.

Suriye’den gelen sığınmacıları görüyorlar, ama o sığınmacıların topraklarını işgal eden Suriye’deki terör örgütü YPG’nin safında duran CHP’yi görmüyorlar.

Her yorumlarında “Siyasal İslamcı” sıfatını verdikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz öncesi eylem ve söylemlerini görüyorlar, ama CHP’nin safına geçtikten sonra “Siyasal Kürtçülük, Bölücülük” yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Özgür Özel’i asla görmüyorlar.

Ne başarılı terörle mücadele sürecine destek oluyorlar, ne Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılması sevincini paylaşıyorlar, ne Türk Dünyası’ndaki gelişmeleri şevkle takip ediyorlar.

Siz, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı sıfatıyla konuşan/ yazan kişilerin bir gün olsun CHP’nin milli ve manevi değerlere düşmanlıkları, terör örgütü ilişkileri, emperyalist bağlantıları, yolsuzlukları hakkında bir cümle eleştirilerine şahit oldunuz mu?

Bu isimlerden sadece Servet Avcı bu yerel seçimlerden bir gün önce “Onlar kazanabilirler ama siz kaybedeceksiniz! Sözde milliyetçiler, siz geleceğinizi, siz itibarınızı, siz bundan böyle milliyetçilik adına söz söyleme hakkını kaybedeceksiniz! Desteklediğiniz birilerinin altında koltuklar kalırken, sizin alnınızda ‘DEM’le açıktan iş birliği yapan CHP aday veya adaylarını destekleme lekesi’ kalacak!” açıklamasını yaptı. Fakat bu açıklamayı Mansur Yavaş’ın ABB danışmanlığından kovulduktan sonra yaptı. 2019 yılında CHP’ye oy veren Servet Avcı, Mansur Yavaş’ın Ankara’daki CHP-HDP ittifakına ses çıkarmamıştı. Bir başka tezatlığı da CHP’nin terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla ittifak-işbirliği yapma hastalığını en çok yaygınlaştıran, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de emir ve talimatları PKK’dan alan Yeşil Sol ile ittifak yapmış Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklemişti. Buna isterseniz tövbekâr oldu, ister rol yapıyor deyin bu sözleri arşive girmiştir.

Fakat diğerlerine bu yerel seçimde de Servet Avcı’nın bahsettiği DEM’li CHP’nin lekesi sürüldü.

Bu kişiler MHP safından uzaklaştıkça matematiksel olarak MHP’nin oy kaybettiğine dair yorumlar normaldir. 1 oy 1 oydur. Dün MHP’li olanlar, bugün CHP’li olabilir. Bu onların kendi iradesidir. MHP’nin safından Devrimci Kemal’in, Özgür’ün safına geçerlerse elbette bu onların gönüllü ideolojik bir intiharıdır.

CHP’ye geçtiği ilk günlerde “40 yıllık geçmişimi geride bırakarak, CHP adayı olmamla, geride kalan tüm tartışmalar bitecektir” diyen Mansur Yavaş’ın peşinde sürüklenenler elbette Mansur Yavaş’ın

✓“Mali özerklikten yanayım. Yerel yönetimler özerkliğini öncelikle mali özerklik yaparak belirlersiniz” demesine…

✓  “Ajans izin verirse HDP ile görüşürüm” demesine…

✓  PKK’lı Demirtaş’ın özgürlüğünü isteyeni alkışlamasına, onun özgürlüğünü isteyene “inşallah” demesine…

✓  Teröristbaşı Öcalan’dan “Apo bey” diye bahsetmesine…

✓  HDP de Meclis’te olup derdini anlatmak istiyordur, meşrudur bu şekilde düşünüyorsa. Demirtaş’ın ‘PKK silah bırakmalı’ açıklamasını gördüm. HDP bu şekilde Meclis’e gelip Meclis’in güçlü olmasını isteyip PKK’ya ‘Silah bırakın, ne konuşulacaksa Meclis’te konuşulsun’ diyecektir belki” şeklinde güzellemeler yapmasına…

✓  İngiltere’deki terör örgütü PKK’ya yakın Jeremy Corbyn, Unmesh Desai gibi siyasetçilerle samimi dostluk kurmasına…

✓  HDP’li, DEM’li ittifakları sinsi sinsi yürütmesine…

Susanların, körleşenlerin, duyarsızlaşanların meselesi zaten Türk milliyetçiliği, Ülkücülük ideolojisi değildir. Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel döneminde Türk milletine karşı sürekli artan bir ihanet gerçekleştirildi ve gerçekleştiriliyor. İsimlerini geçtik, ima yollu bir tane eleştiri dahi yapamadılar. Niye, sebep ne?

Ama söz konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli olduğunda hiçbir fırsatı ve hiçbir konuyu atlamıyorlar.

Susarken de, konuşurken de “CHP’li yoldaş” sıfatında kimlik kartlarını gösterseler, yine bu hal bir mesele olmaz. Sadece “MHP oy kaybetti” analizi yapanlara, “MHP’den kopmuş oy oranında eksilen birer oy” malzemesi olurlar… Ama bir türlü “eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı” sıfatını kullanmaktan da vazgeçemiyorlar. Seçimden önce, CHP’ye yerleşmiş bu koloniden olan Alaattin Aldemir, Haber Global ekranlarında konuşuyor, ekran görüntüsünün altında ise “eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı” yazıyordu. Oysa kendi konuşması içinde “CHP üyesi” olduğunu da yine kendi söylüyordu. Haber Global uyarı almış ya da hatasını fark etmiş olmalı ki, kısa bir zaman sonra Alaattin Aldemir’in ekrandaki isminin altında sadece “CHP üyesi” yazmaktaydı. Ahlaki olan, mantıklı olan bu değil mi?

Nerenin yolcusuysan oranın sıfatı kullanacaksın!

Devrimci Kemal’in, Özgür’ün yoldaşı olduysan o sıfatın hakkını vereceksin. Devrimci Kemal’in, Özgür’ün ihanetleri karşısında onlara toz kondurmamak konusunda çok titiz davranıyorsunuz da onların sıfatlarını kullanmakta niçin aynı titizliği göstermiyorsunuz?

Giden her zaman gittiği yeri eksiltir. Giden artık CHP’nin tarlasından sesleniyorsa elbette oranın mahsulüdür. “MHP oy kaybetti” diyen muhteşem analizciler olayın adını tam da böyle koymalıdır.

“Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanları” sıfatıyla başka partilerin aldığı kararları uygulamaya çalışan, onların başarısı için ter dökenlere benim kadar yazı yazan başka milliyetçi-ülkücü bir yazar yoktur. Her yazımda sorguladığım şey, CHP ve ortaklarının ihanetleri karşısında niçin ölü balık rolü yaptıklarıdır.

Hiçbiri bunun cevabını vermiyor.

Verseler zaten oyun tamamen bozulacak…

Bunların gidişi MHP’nin 10-15 oy kaybıdır. Bu kayıp ise niteliksel değil sadece sayısaldır. Gittikleri yerleri de tarih boyunca unutmayın!