15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin karanlık ama aynı zamanda en onurlu sayfalarından biridir. Bu gece, milletimizin hür iradesine kasteden hain bir darbe girişiminin, halkın sarsılmaz inancı ve cesaretiyle nasıl bertaraf edildiğini bütün dünyaya göstermiştir.
Sadece bir kalkışmanın bastırılması değil, aynı zamanda bir milletin kendi kaderine sahip çıkma gecesiydi 15 Temmuz. O gece sokaklara dökülen her yaştan, her görüşten insan; demokrasiyi, bağımsızlığı ve milli iradeyi savunmak için omuz omuza durdu. Tanklara karşı bedenini siper edenler, silahlara karşı inancını kuşananlar, bize bir şeyi bir kez daha hatırlattı: Bu topraklar, kolay vatan olmadı.
Hakikatin Peşinde Olmak
15 Temmuz’u anlamak; sadece hainlerin kim olduğunu bilmekle sınırlı değil. O geceyi anlamak; milletimizin hangi duyguyla ayağa kalktığını, nasıl bir ruhla mücadele ettiğini idrak etmektir. 15 Temmuz’un hakikati, cesaretin, adanmışlığın ve vatan sevgisinin ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Bu nedenle 15 Temmuz’a sadece bir takvim günü gibi değil, bir bilinç, bir uyanış, bir hatırlayış olarak bakmak gerekir. Demokrasi nöbetleri, anma programları, dualar elbette önemlidir. Ama asıl görevimiz; bu ruhu canlı tutmak ve o gece yazılan destanı gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Maneviyat: Sadece Gözyaşı Değil, Direniştir
15 Temmuz'un maneviyatı, şehitlerimizin ardından dökülen gözyaşlarından ibaret değildir. O gece, minarelerden yükselen selalar, kalplerde yankılanan "vatan" sevdası, meydanlarda atılan "millet" sloganları bir milletin ruhunu ortaya koymuştur. Maneviyat, işte o ruhun adıdır.
Bugün hala bir şehit babasının gözleri doluyorsa, bir gazi o geceyi anlatırken yutkunuyorsa, o maneviyatın ne kadar diri olduğunu anlamalıyız. Çünkü o gece vatanı uğruna ölüme yürüyenlerin yaktığı ışık, sadece geçmişi değil, geleceği de aydınlatıyor.
Unutmamak, Unutturmamak
15 Temmuz'u unutmamak; sadece yılda bir gün hatırlamak değil, her gün o bilinçle yaşamak demektir. Bu yüzden hepimize düşen görev, geçmişten ders alarak geleceğe daha güçlü adımlarla yürümek, demokrasimize ve milli birliğimize her koşulda sahip çıkmaktır.
O gece yazılan destanı, sadece tarih kitaplarına değil, kalplerimize de kazımalıyız. Çünkü milletler, hafızasıyla yaşar; hafızasını kaybeden milletler, yönünü de kaybeder.
Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum. O gece demokrasiye kol kanat geren tüm vatandaşlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum.

