BEDİR YAMAN


*2025 Yılı Aile Yılı Üzerine Bir Değerlendirme*

*2025 Yılı Aile Yılı Üzerine Bir Değerlendirme*


2025 yılı, "Aile Yılı", yani aileyi koruma yılı olarak ilan edildi. Bu ilanı yapan irade hak temelli medeniyet tasavvuruna sahip olan iradedir. Bu konuda  bir şüphem yok. Bu irade beyanı çerçevesinde çeşitli projeler geliştirilecek, araştırmalar yapılacak, farkındalık çalışmaları yürütülecektir.Bazı faaliyetler gerçekten toplumun bam teline dokunacak, aileyi güçlendiren önemli adımlara vesile olacaktır.
Ancak ne yazık ki, geçmiş tecrübelerin vermiş olduğu kaygıyla şunu söyleyeyim. Çoğu zaman bu tür durumlar, büyük sloganlar ve istatistiki başarı raporlarıyla sınırlı kalmaktadır. 
Birileri, kendi kariyer planlarını bu tür projeler üzerinden şekillendirip ciddi kaynaklar harcayacaklar ve hesap dahi vermeyeceklerdir.
Gün sonunda toplum için ne kadar anlamlı kazanımlar sağlandığı konusu daha kötü oldu cümlesi olur kaygısını taşımaktayım.

Aile, sadece toplumsal bir kavram değil, her bireyin en temel yaşam alanıdır Devlet politikaları, medya çalışmaları ve akademik araştırmaların öneminin yanında,  hepimizin sorumluluğu kendi ailemizden başlıyor. "Herkes kendi kapısının önünü süpürse..." deriz ya hani, mesele de tam olarak burada kırılganlaşmaktadır.
Biz kapımızın önünü süpürmeye çalışırken, komşumuzun çöplerini bizim önümüze süpürmesi ve bazı organizasyon erklerinin tüm kiri evimizin içine yığması en büyük korkumuz olacaktır.

Aileyi koruma meselesi, sadece ilani bir sorumlulukla çözülebilecek bir konu değildir. Eğitim, medya, ekonomi ve hukuk gibi birçok alanın sürece katkı sunması gerekiyor. Aksi halde, büyük laflarla süslenen kampanyalar, içi boş sloganlardan öteye geçmeyecek ve yalnızca belli kesimlerin propagandasına hizmet edecektir.

Tüm bunlarla birlikte dezavantajlı bölgeler için özel çalışmaların gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. Örneğin, nasıl ki ekonomik kalkınmada geri kalmış bölgeler için pozitif ayrımcılık uygulanıyor, nasıl ki her şehrin ihtiyacı farklı değerlendiriliyorsa, aile yapısının büyük yara aldığı deprem bölgelerine özel başlıklar açılmalıdır. Özellikle 6 Şubat depreminden etkilenen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya gibi şehirlerde aile kurumunu destekleyici projeler hayata geçirilmelidir. Çünkü aileyi ayakta tutan en önemli unsurlar barınma, ekonomik güvence, sosyal destek ve psikolojik iyileşme süreçleridir. Bu konular göz ardı edilirse, "Aile Yılı" sadece bir kampanyadan öteye gidemeyecektir.

Sonuç olarak, aileyi koruma adına gerçekten samimi bir çaba gösterilecekse, laf değil, icraat üretmek gerekir. Bunun için de kapsayıcı, gerçekçi ve sürdürülebilir politikalar oluşturulmalı; aile kurumunu doğrudan etkileyen ekonomik, sosyal ve kültürel faktörler dikkate alınmalıdır. Aksi halde, süslü projeler ve büyük laflar, holiganizme katkı sağlayacak bu önemli ses alkışlar arasında kısık kalıp kaybolacaktır. Selametle...