KERİM BAYDAK

Tarih: 27.02.2025 18:44

Bir dostumuzun hayırlı bir işi için, Malatya’dayız.

Facebook Twitter Linked-in

İşimiz bitince, biraz dolaşmak istiyoruz.

Yerimiz AVM ’ye yakın olduğu için, biraz gezip dolaşıp, bir çay içimi dinlenmek istiyoruz.

Tevafuk ya, tam da 12-13 arası bir zaman dilimindeyiz.

Devasa bir AVM binasının alanına giriyoruz.

Öncesinde aracımızı park etmek için, birkaç defa park yerinde turluyoruz.

Otopark, son model araç ve modelde arabalarla, hınca hınç dolmuş durumda.

Araç sayısı o kadar çok ki, boş yer bulabilmek için, bir süre beklemeniz gerekiyor.

Aslında içilecek birkaç çay değil mi, pekâlâ herhangi bir çay ocağında içebilirdik.

Nereden estiyse, illa da “AVM ‘de içelim” dediler.

Bina girişinde sağlı-sollu, ismini bile telaffuz etmekte zorlandığımız, Fastfood sektörü yiyecek-içecek Restoran ve Kafeler var.

Hemen her şehirde, sıkça rastladığımız bu sektörde, insanlar pek alışık olmadığımız bir şekilde yiyip, içiyorlar.

Sözde elit görünmek için mi, desinler diye mi, belki de hava atmak için mi, resmen kendilerini yolduruyorlar.

Dışarıda bir çay 10-15 TL iken, orada 50-100-150 TL’ye bir çay içmekte neyin nesidir?

Dışarıda yedikleri bir yiyecek 150-200 iken, hadi 300 diyelim, orada 500-700 TL gibi rakamlarla bir şeyler yemek neyin nesidir.

Bu kadar yabancı sevdalısı olmak ve yabancı menşeli yiyecek ve içecek alışkanlığı edinmek de neyin nesidir?

Genelde 15-30 yaş arasındaki kadınlı-erkekli insanlardan oluşan bir gençlik; o kadar meraklılar ki boş masa ve sandalye bulmak imkânsız hale gelmiş.

Eminim, Mercedes vardır altlarında, masalarında İphone bilmem kaçlı telefonlar, belki ceplerinde Amerikan dolarlarıyla, artık nasıl bir hayat tarzı benimsemişlerse…

Ezan okunur, oralı olmazlar, ne idüğü belirsiz müziklerle kendilerinden geçerek, dini günmüş, inançmış, namazmış, niyazmış umurlarında değil.

Lâfa gelince de, “biz de Müslümanız” diyerek mangalda kül bırakmazlar.

Gerçi, “ezanda kulağı olmayanın, namazda gözü olmazmış” derler ya!

Bir çayı, bir yiyeceği, kat kat fazlasıyla ödeyerek, gönüllü kazıklanmak, kendilerine nasıl bir zevk ve mutluluk veriyorsa artık.

İsrail menşeli ürünleri alarak, açıktan destek veren markaları rahatlıkla yiyip, içerlerken, verdikleri paralarla alınan mermilerle, atılan bombalarla, masum insanların, suçsuz Sabilerin öldürüldüklerini görmezden geliyorlar ya, pes doğrusu!

Burada adlarını bile zikretmekten utandığım ve imtina ettiğim, reklamı olmasın diye, herkesin çok iyi bildiği kafe ve restoranlarda yer bulabilmek, neredeyse imkânsız gibi bir şey.

Ne ara bu kadar duygusuzlaştık, ne ara örf ve âdetlerimizin, yaşam tarzımıza ters düşen yeme-içme alışkanlığıyla, bu kadar ilgisiz, alakasız olduk, yabancılaştık, bu kadar yabancı meraklısı olduk.

Eğer İslâm’a mensupsanız, Müslümanca yaşayacaksanız, Mümince ölecekseniz; bu şekilde bir yaşam tarzı, bize göre değildir.

AVM ’nin giriş katında hâl böyleyken, en üst katındaki yerlerde de durum bundan farksız değildi.

Ramazan Ayına gireceğiz, oruç tutmak varken, eminim ki yine söz konusu mekânlar, gece-gündüz demeden yine dolup taşacaktır.

Çay içecek bir yer bulamayınca, AVM dışına çıkıp, başka bir yerde çay içmek istedik.

İyi ki de öyle yapmışsız, yoksa bir çaya 100 Tl verince, hep keriz yerine konulup, gönüllü söğüşlenmenin nedametini yaşayacaktık.

AVM ’nin karşısında ki esnaf Çay ocağında, mis gibi tavşankanı çayımızdan, hepimiz birkaç çay içerek, sadece orada içeceğimiz bir çay parası bile etmeyen ücreti, gönül rahatlığıyla ödedik.

Helalı hoş olsun, ellerine sağlık Abuzer ustanın.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —