Murat Ümit Çevik


ÇIKAR İÇİN İZZETİ NEFSİNİ SATANLAR….

ÇIKAR İÇİN İZZETİ NEFSİNİ SATANLAR….


Bu tür davranışların yaşanmasında çeşitli nedenler sebebiyle ortaya çıkar. Bazı insanlar, daha fazla para, mal veya diğer maddi ödüller, bazıları kariyerlerinde hızla yükselmek veya belirli bir pozisyona gelmek, bazıları Güç sahibi olma veya mevcut güçlerini artırma isteği, bazıları yine içinde bulundukları toplumsal veya profesyonel çevrenin baskısıyla, bazıları işlerini kaybetme korkusu veya kişisel güvenlik kaygıları nedeniyle izzeti nefsini satarlar.

Kendi çıkar ve menfaatlerini her şeyin üzerinde tutan kişiler, başkalarının haklarını ve duygularını göz ardı edebilirler. Bu tür insanlar genellikle kendilerini üstün görürler. Güç sahibi olma veya mevcut güçlerini artırma isteğiyle prensiplerinden ve değerlerinden ödünler veririler. Kendi ihtiyaçları dışında hiçbir şeye değer vermezler.

Bunu yaparken de etik olmayan yolları tercih edebilirler. Bu, yalan söylemek, başkalarını manipüle etmek veya haksız rekabet gibi davranışları sergilerler. Uzun vadeli sonuçları düşünmeden, kısa vadeli kazançlar peşinde koşan kişiler de kendi değerlerinden taviz verebilirler.

Yazıma tamda bu konuya uygun yaşanmış bir olay ile devam etmek istiyorum.

Hindistan'ın İngilizler tarafından işgal edildiği yıllarda bir İngiliz subayı hiçbir neden olmaksızın halktan bir Hintliye sertçe bir tokat atar.

Hintli adam hemen bir yumrukla subayı yere serer. Bu karşılığı beklemeyen subay hem korkar hem de sinirlenir. Tek başına bir şey yapamayacağını bildiğinden yardım almak için bölüğe gider. Nasıl olur da sıradan bir Hintli İngiliz Kraliyet subayına vurmaya cüret edebilirdi.

Subay Generalin yanına gidip olayı anlatır ve kendisinden asker talep eder. General onu dinledikten sonra onu bir odaya götürür. Bir kasadan 50.000 Rupi çıkarıp subaya verir. Bu parayı bugün sana tokat atan Hintliye ver ve ondan özür dile. Bunu duyan İngiliz subay sinirlenir,

Zavallı bir Hintli, İngiltere Kraliyet subayına vurup hakaret edecek ve karşılığında ondan özür mü dileyeceğim? General sertçe; Bu bir emirdir. Soru sormaksızın itaat edeceksin! Subay çaresizce parayı alır, götürüp Hintli adama verir, özür diler.

Hintli adam o zamanın parasıyla yarı servet olan parayı görünce çok sevinir. Onunla ev, araba vs. alır. Bir süre sonra da bu Hintli tanınan tüccarlar arasına girer.

Aylar geçer. Bir gün General tokat yiyen subayı çağırır: Zamanında sana tokat atan Hintliyi hatırlıyor musun? Subay, Unutmam mümkün mü efendim.

General: Şimdi intikamını alma vaktidir. Herkes görsün! Subay itiraz ederek; Bu Hintli kimsesiz iken ona vurmama izin vermediniz. Şu an şehrin tanınan, önemli kişilerinden biri olmuşken mi vurmamı istiyorsunuz? Ona vurur vurmaz etrafındakiler bana saldırırlar efendim!

General kendinden emin bir şekilde; Endişelenecek bir şey yok. Sana dediğimi yap! Git ona vur, gel! İngiliz subay Hintli adamın mağazasına gider. Hintlinin adamları ve kalabalık müşterisi de orada bulunmaktadır. İngiliz subay bir şey demeksizin öyle bir vurur ki adam düşüp yere kapaklanır. Hintli adam hiçbir karşılık vermediği gibi düştüğü yerden de kalkmaz. İşin garip tarafı subayın yüzüne dahi bakmaya cesaret edemez. Karşılık görmeyen subay hayretler içerisinde kalır.

İntikam almanın verdiği sevinçle oradan ayrılıp generalin yanına gelir.

General; Seni hem sevinçli ve hem de hayretler içerisinde görüyorum. Subay; Evet efendim.

O Hintli İlk seferinde kimsesiz iken ona vurduğumda sessiz kalmayıp daha sert bir şekilde bana vurdu. Ama bugün mal, makam sahibi iken ona vurduğumda karşılık vermek bir yana, bana bir söz dahi edemedi.

General: İlk sefer ona vurduğunda izzeti nefsi vardı ve bunu en büyük sermayesi bilirdi.

Onu korumak için sana karşılık verdi. Ama ikinci seferde İZZETİ NEFSİNİ PARAYA SATTI. Menfaati tehlikeye girer diye sana karşılık vermeye korktu. Onun için kendini savunamadı. Çıkarı için izzeti nefsini satanlara, ithaf olunur.

Bu tür davranışlar genellikle bireylerin güvenilirliklerini zedeler, uzun vadede itibar kaybına neden olur ve toplumsal ilişkilerde olumsuz sonuçlar doğurur. İnsanların çıkarları uğruna kendi değerlerinden vazgeçmemeleri, hem kişisel hem de toplumsal açıdan daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını destekler.

Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.