Murat Ümit Çevik


EVLAT ACISI PEYGAMBER AĞLATMIŞ BİR İMTİHANDIR!

Doğmak, büyümek ve ölmek bizlere mahsustur. Ama Evlat acısı Peygamber ağlatmış bir imtihandır. Dağ gibi evladımı çınarımı kaybettim. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Evlat acısı başka işte seni sadece yutkunduruyor. İçten içe ağlatıyor. Kalbinde bugüne kadar yaşamadığın bir acıyı bir duyguyu yaşatıyor. Rabbim kimseye yaşatmasın. Allah yavrumun makamını cennet etsin.


O yüzden ölümün anlık olduğunu düşünerek, babamızı, annemizi, eşimizi, çocuklarımızı, arkadaşlarımızı ve dostumuzu sağlığında hiçbir şekilde üzüp kırmamalıyız.   

Sonuçta ölüm bütün canlılarda olduğu gibi, biz insanlar içinde kaçınılmaz bir gerçektir. Bu sonucu düşünerek yaşayıp, kimseyi kırmamalı, sevgiyi, barışı kardeşliğimizi koruyarak, yaşatmalıyız. Zira içinde bulunduğumuz süreçte birliğe, dostluğa ve kardeşliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Canınız acıdığında kalbinizin içinde bir sızı hissettiğinizde her şeye rağmen yanınızda olanlar kardeşinizdir.

Bazen çok hızlı geliyor hayat. Bizi hazırlıksız yakalıyor, şaşırtıyor ve ona ayak uydurmamızı bekliyor sabırsızca. Çantasında getirdiği mutluluksa hiç itirazsız koşuyoruz yanına, ama ani bir sarsıntıysa sakladığı; alt üst oluyor düzenimiz, tasarılarımız, hayallerimiz. Hemen her yerde rastladığımız bir sözü şimdi kullanmak gerekiyor galiba: ”Hayat sen plan yaparken başına gelendir.”

Kafamızın evirip çevirip, hayatın ne kadarı karar, ne kadarı kader, diye sonsuza kadar düşünsek de cevabını kolay kolay bulamayacağız. İşte bu ani ve zor değişikliklerde hayata yeniden tutunmak için insanın eşine, ailesine, dostlarına ne kadar ihtiyacı olduğu bir kere daha ortaya çıkıyor. Hele ki bu sevdiklerimizden birini kaybetmişsek. Çünkü her ölüm erkendir.

Çünkü yaşama veda eden her kişiyle yaşanacak daha çok şey vardır. Gençse ömür kısalığı yüzünden, yaşlıysa bu kez de onun için yapabileceklerimizi düşünmekten geri duramayız. Bir insan eksilmiştir, fotoğrafları, sesi, konuşması, mimikleri, gülüşü, kızgınlığı, kavgaları, sevinçleri, hatıraları onunla birlikte gitmiştir. Durmadan boşluk doldurmaya, nasıldı diye hatırlamaya, bazen sanki hala oradaymış gibi  konuşarak, bazen de artık hiç olmayacağını bilmenin kabulüyle bir şeyler anlatarak acımızı  hafifletmeye çalışırız; ama bunu tek başımıza yapamayız.

Halden anlayan birileri lazımdır. Elinizi tutacağımız, başımızı omzuna yaslayacağımız, beraber konuşup ama belki de en önemlisi beraber susacağımız. İçimizdeki boşluğu, yakınlarımızla doldurabilmek bu zor günlerin en büyük tesellisidir. Çünkü paylaşmak lazımdır hayatı. Çünkü paylaşmazsak onun adı hayat olmaz.

Bazen bir fotoğrafa bakar yutkunur kalırsın ya öyle işte. İşte hayattaki en gerçek acı budur işte içten içten evlat acısı.

Oğlum Muhammed Akif Çevik’in Acı haberini aldığımız andan itibaren arayan, soran, elimizi tutan, acımızı paylaşan, yaslandığım çınarım, Eliz Ada’mın babasını Rahmet-i rahmana intikali, nedeni ile bu acı günümüz de bizleri yalnız bırakmayan; 

Başta olayın ilk anından itibaren başlayarak her türlü müdahalesini yapan Adıyaman Eğitim Araştırma Hastanesi başhekimi Sayın Doç. Dr. Mehmet Şirik beye Acil Servis Doktor ve görevli personellerine yoğum bakım ünitesi çalışanlarına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Sayın Ahmet Aydın Olmak üzere  Doç. Dr. İshak Şan, Resul Kurt ve Mustafa Alkayış Milletvekillerime, belediye başkanımız Dr. Süleyman Kılınç, belediye başkan adaylarımıza, Siyasi parti il başkanlarımıza, kurum müdürlerimize, STK, odalar, dernekler, mesleki birlik, sendika başkanlarımıza ve bunların yönetim kurulu üyelerine, gazete sahipleri ve çalışan meslektaşlarıma, DSİ 203 Şube Müdürümüze ve tüm mesai arkadaşlarıma, akrabalarımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, değerli büyüklerimize Türkiye’nin dört bir yanından gelip acımızı paylaşan ve aynı şekilde sosyal medyadan paylaşım yapan, telefonla arayan, mesajlar yollayan, acımızı hafifletmeye çalışan, ve burada adını anamadığım, sayfalara sığdıramadığım tüm Adıyaman halkına teşekkürü borç biliyor ve herkesin haklarını helal etmelerini istiyorum. Taziye boyunca bizleri yalnız bırakmayan herkesin cümle geçmişlerine Rabbimden rahmet, herkese sağlık ve afiyet diliyorum. Ailem ve şahsım adına tekrar teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Yazımı Bahtiyar Keskin’in Kaybettim Evladımı şiirinin 3 kıtasıyla son veriyorum.

 

Kaybettim Evlâdımı, Düştüm Yollara Düştüm. Duyun Feryatlarımı, Buna Bir Çare Bulun! ...

Dağı Taşı Eledim, Bir Söz Geçiremedim. Gece Gündüz Deryada, Derdimi Diyemedim...

Can Tatlı Canan Tatlı, Acısı Beni Yaktı. Dua Ettim MEVLÂ'YA, Teselli Beni Aldı...