Taşı toprağı, dalı yaprağıyla ağlaşanların,
Kara toprağa karışan gözyaşlarını,
Acının her payıyla ağuşanların,
Gözlerine çöken puslarını,
Gördün mü Adıyaman’ımın?
İçtiğimiz ağu acımız yamandı,
Ana kucaklarına mezarlarda varıldı,
Lalu zar dilimizin ahu zar halini,
Düğüm düğüm intizarını,
Gördün mü Adıyaman’ımın?
Dolu değdi ekine, başağa, mısıra,
Kendi kara bağrına gömüldü sıra sıra,
Poyraz değdi yanı sıra,
Açmadan solan tomurcuklarını,
Gördün mü Adıyaman’ımın?
Muradı enkaza yiten kızların çeyizi,
Kan revan bozulan delikanlıların yemini,
İlikleri yakan zemherinin,
Körpe fidanları nasıl yaktığını,
Gördün mü Adıyaman’ımın?
Kar beyaz yağdı ölüm o zemheri gecesi,
Allah'ım bu zelzele neyin nesi,
Bedbaht kaderin silsilesi mi,
Parmak uçları, dudakları moraran öksüzlerini
Gördün mü Adıyaman’ımın?
Sığındım ev, cana kast eden kör bir dev gibi,
Bu kasvet bu korku bu halev kıyamet gibi,
Ey göğü ve yeri ısıtan alev ısıt beni,
Donarak ölen umutlarını,
Gördün mü Adıyaman'ımın?
Sesimi duyan var mı?
Sesini duyan yok,
Susma ses ver Allah aşkına,
Ciğerlerim tıkandı, bir nefes ver Allah aşkına?
Göğüs kafesine gömülen çığlıklarını,
Duydun mu Adıyaman’ımın?
Saçılmış bak enkazlara sevda fotoğrafları,
Yumuk yumuk yapılan ev ödevlerini,
Hangi birine baksam acıyamanlı,
Kıyametin kıymetsiz kıldığı tüm varlığını,
Gördün mü? Adıyaman’ımın?
Gördün mü? Şahidim,
Enkaz başlarında ki solgun bakışları,
Beton rengi yüzlerinde ana, baba, yavru bakışlarını,
Kardeşlerini omuzlayan kardeşlerini,
Gördün mü Adıyaman’ımın?
Gördüysen!
Neden!
Bin parçaya bölüyorsun bu şehrin umutlarını,
Neden!
Yolduruyorsun ak saçlarımı,
Neden!
Yağmalıyorsun gözyaşlarımı,
Doymadın mı feryadıma Adıyaman’ım?
Bu şehrin deprem şiirlerini duymuyor musun?
Yarım yamalak, kesik kesik mısralarını okumuyor musun?
Ve sahi, denbejlerinin ahlarını,
Gerisin geriye yutkunduğu vahlarını,
Duymuyor musun Adıyaman’ımın?
Unuttun mu? Şehrin şehitlerini,
Mezar taşlarına
06.02 kazındı,
Kader notları 4.17 yazıldı,
Gök ve yerin daraldığı,
Zemherisini unuttun mu Adıyaman’ımın?