Yine acı bir haber aldık. Deprem nedeni ile zorunlu göçen Aksaray'a yerleşen Mehmet Sait Sarıkaya hocamız halı saha maçında kalp krizi geçirerek vefat etti. Kalp krizinin sebebi gurbetin zorluğu mu? Sıla hasreti mi? Corona aşısı mı? Bilemeyiz elbette. Ancak bu saydıklarımın hepsinin müsebbibi beşeri kaynaklar. Daha kaçımızın bu sebeplerin herhangi biriyle karşılaşacağını Rabbimiz bilir.
2007 yılında dönemin bakanlarından merhum Zeki Ergezenin gazetedeki demecini okumuştuk. Deprem şehri olduğumuzu, fay üzerinde oturduğumuzu sürekli konuşuyorduk.
2019 yılında Naci Görür'ün açıklamalarını dinlemeyen hemşehrimiz yoktur.
Depremden 6 ay önce Kahramanmaraş'ta inşaat mühendisinin bağıra bağıra açıklamalarını herkes dinlemiştir.
Yine AFAD başkanlığının depremden yıllar önceki raporunu okumayan yoktur. Peki durum böyle iken bu şehir niçin neden yap sat usulü ya da usulsüzlüğü ile inşa edildi. Adıyaman'ın siyasetinde yagane karar alıcılar, belediye başkanı ve imarcilar bu yaşananların hesabını nasıl verecek. Ya da böyle bir dertleri var mı? Böyle bir dertleri varsa Adıyaman'ın yeniden inşa sürecini bir lütuf olarak sunmaktan vazgeçeçekler mi? Türkiye'nin en büyük inşaat şantiyesinde en küçük evler neden yapılıyor daha yaşanabilir evler yapılamaz mıydı? Yerinde dönüşüm projesi kapsamında yapılan binaları yapanların yeterlilikleri nelerdir? Eski imar ile imal edilen binalar neden keyfi usullerle yapılmakta. Bir tarafta tünel kalıp ve fore kazıkla yapılan beş katlı binalar diğer tarafta eski usulle yapılan dokuz katlı binalar. Bu çelişkiler bu şehre neden yaşatılıyor. Bir bina en az 50 yıl planlanarak yapılmalı. Önümüzdeki elli yılda tekrar böyle bir depremin yaşanmayacağının garantisi mi alındı?
İlimizin tarım olarak kullanılmayan dünya kadar arazi var. Buralara iki veya üç katlı yaşanabilir evler inşa etmek çok mu zordu? Sanırım çok zor. Dağı taşı dinamitle patlatmak daha mı kolay? Değil elbette. Zor olan mühürdarların bir araya gelip ne yapalım nasıl bir şehir inşa edelim diyememesidir değil mi? Depremden sonra şehir inşa çalıştayı veya çalışma komisyonlarını duymadım. Sanırım ben bu işi bilirim diyenler karar alıp uyguluyorlar. Hesap verme derdi de olmayınca ortaya çıkan durum vaziyet umut verici olmuyor.
Sonuç itibari ile Rabbim sonumuzu hayr etsin demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Vefat eden Sait hocamıza Rabbim rahmet eylesin. Bizlere de sabır ve direyet nasip etsin. Selametle.