ZEKİ DİŞKAYA


HEDEFTE İRAN VAR! Dört Ayaklı Plan ve Türkiye'ye Düşen Sorumluluk

HEDEFTE İRAN VAR! Dört Ayaklı Plan ve Türkiye'ye Düşen Sorumluluk


Bölge üzerindeki küresel hesaplar hız kesmeden devam ediyor. Haritalar, sınırlar, nüfus yapıları fiilen yeniden şekillendirilirken, bu sürecin temel taşları yıllar öncesinden adım adım döşenmiş durumda. Bugün geldiğimiz noktada, karşımızda çok ayaklı bir stratejinin uygulandığını açıkça görüyoruz.

1. Ayak: Kuzey Irak’ta Kurulan Federe Yapı

2005 yılında Irak Anayasası ile resmiyet kazanan Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY), bu sürecin ilk adımıydı. Fiili bir yapı, anayasal güvenceye kavuşturuldu. Zaman içinde ekonomik, askeri ve siyasi olarak güçlendirilen bu yapı, bir örnek model gibi öne çıkarıldı.

2. Ayak: Suriye’nin Kuzeyinde Oluşturulan Alan

Suriye’de yaşanan iç savaş, büyük bir boşluk doğurdu. Bu boşlukta, binlerce tır dolusu silah yardımıyla desteklenen PYD/YPG güçleri, Suriye'nin üçte birini fiilen kontrol eder hale geldi. Bölgede Araplar, Türkmenler ve Kürtlerin önemli bir kısmı sindirildi. Aşiretler ya sessizleştirildi ya da göç ettirildi. Böylece ikinci bir "kanton yapı" oluşturulmuş oldu. Bu da ikinci adımdı.

3. Ayak: Sırada İran mı Var?

Son dönemde artan gerilimler ve yapılan uluslararası açıklamalar, İran’ın da bu planın hedefinde olduğunu gösteriyor. İsrail’in olası bir saldırısı ya da bölgesel bir krizle birlikte İran’ın iç yapısında çatlaklar oluşturulması hedefleniyor. PEJAK’ın etkin olduğu bölgelerde, ileride bir "özerk bölge" ilanı söz konusu olabilir. İran'ın etnik fay hatları kaşınıyor.

4. Ayak: Türkiye’nin Güneydoğusu

Bu adım, belki de en kritik olanı. Türkiye’nin güneydoğusu üzerinde yıllardır sürdürülen sistematik faaliyetler, artık daha görünür hale geldi. Yerel talepler, kültürel haklar üzerinden meşrulaştırılarak, anayasal zemin kazanma hedefleniyor. Görüşmelerde gündeme gelen konuların içeriği kamuoyuna açık değil. Ancak, herhangi bir anayasal taviz, bir "geri dönülmez yol" anlamına gelir. Bu da Türkiye’nin üniter yapısını doğrudan tehdit eder.

Süreç Şeffaf Olmalı, Türk Milleti Bilgilendirilmelidir

Başlangıçta yapılan açıklamalarda, tüm terör örgütlerinin –PYD dahil– silah bırakmasının pazarlık konusu yapılmayacağı söylenmişti. Ancak aradan geçen aylara rağmen somut bir adım göremedik. Sadece diplomatik ziyaretler, açıklamalar ve "belirsiz" bir süreç...

Mekik diplomasisi yürütülüyor ama "masada ne var?" sorusu yanıtsız. Türk milleti, bu gelişmelerden haberdar olmalı. Zira konu sadece güvenlik değil; Türkiye’nin bekası, sınır bütünlüğü ve milli egemenliği ile doğrudan ilgilidir.

Son Söz

Türkiye, bu dört ayaklı planı doğru okumalı ve süreci pasif bir izleyici gibi değil, aktif bir aktör olarak yönetmelidir. Çünkü Ortadoğu’da yazılan her senaryo, sadece komşu ülkeleri değil, doğrudan Türkiye’yi de hedef alıyor.

Bu süreçte kamuoyunun, basının ve devletin tüm kurumlarının uyanık olması; atılacak adımların şeffaflıkla yürütülmesi hayati önem taşımaktadır.