Parkta ki bankta oturuyorum.
Yanı başımızda ki bankta, birkaç kişi oturmuş, sohbet ediyorlar.
Doğal olarak sohbetin konusu, malum olduğu üzere deprem, sonrası ve özellikle hava kirliliği, asbest olayı.
Gerçekten dikkatli olunması gereken, önemli bir konu.
Oturanlar belli bir yaşta olup, konuşmalarıyla, tavırlarıyla eğitimli ve kültürlü gibi görünüyorlar.
Biraz ilgimizi çektiğinden, karışık konuşmalara pürdikkat kulak kesiliyoruz.
“Büyük bir deprem yaşadık, durumu olan gitti, çıktı bu şehirden, olmayanlar da burada yaşamaya devam ediyorlar.”
“Haklısın kardeş, gidenlere kızmak mı gerek, yoksa sevinmek mi gerek, bilemiyorum!”
“Aslında, 5-6 sene bu şehirden uzaklaşacaksın, sonra döneceksin.”
“Vallahi doğru söylüyorsun, bizim gibi burada kalanlar, herhalde birkaç sene sonra, hepsi kanser olurlar”
“Geçenlerde bir doktor söylüyordu. Burada yaşayanlar, yaklaşık 10 yıl ve sonrasında, hava kirliliğinden, asbestten, diğer zararlı maddelerden hepsi çeşitli kanser hastalıklarına yakalanırlar diyordu.”
“Doğru söylemiş. Bir türlü depremde ve deprem sonrasında peyderpey yıkılan binaların oluşturduğu toz bulutlarından oluşan hava kirliliği, asbest miymiş, neymiş adı, milleti nefes alamaz duruma getirmiş.”
“Belki de şehirden çıkanlara, kızmamak gerek, Yoksa bu yıkımların, molozların ve diğer zararlı maddelerin kıskacında sıkışanlar, hepsi kanser olacak gibi görünüyor.”
“Hem bu hava kirliliği midir, asbest midir, nedir, hiç kimse de uyarılarda bulunmuyor. Yapılan uyarılara ne kadar uyulduğu da takip edilmiyor.”
“Hiç deme ya! Zaten bizim insanımız da pek uyarılara aldırmıyor, o kadar da önemsemiyor. Sürekli kirli, tozlu havayı soluyor. Kendilerini koruyamayıp, doya doya ciğerlerine çekiyor.”
Gerçekten de hava kirliliğiyle asbest maruziyetine bağlı hastalıklar biliniyor ise de asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması, genellikle uzun yıllar alabiliyor. Bu süre, maruz kaldıktan sonra, 10 ile 50 yıl arasında değişiyormuş. Solunum yoluyla alındığında da en sık ve çok etkilenen organımız şüphesiz akciğerdir ve akciğerin zarında birikerek, yıllar içinde kireçlenmeye ve kansere neden olabiliyormuş.
Artık ne yapılabilir, bilemiyorum!
“Giden gitmiş, şehirden çıkmış, kalan sağlar bizimdir” kabilinden, geride kalanlar, bir şekilde bu hava kirliliği, asbest ve diğer zararlı maddelerle yaşayacaktır. Pek de umurunda olmayan, umursamayan insanımız, gelecek yıllarda nelerle karşılaşır, zaman gösterecektir.
Özellikle belli bir yaşın üzerindeki yaşlılar, en çok etkilenecek olanlardır. O yüzden, bu süreci daha dikkatli geçirmeleri, korunmaları gerekmektedir.
Anlaşılan, uyum konusunda büyük bir sorunumuz var.
Hele insanımızın bu uyum konusunda ki umursamazlıkları ve önemsemezlikleri daha büyük sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Galiba depremin öldürmediğini, hava kirliliği, asbest ve diğer zararlı maddeler öldürecek.
Asbest konusunda uyarılar yapılmalı, tedbirler alınmalı ve alınan tedbirlere ne kadar uyulduğu kontrol edilmelidir. Yarın, çok geç olabilir.