Mehmet Elçi


Kocakarılar Soğuk Hikayesi

Kocakarılar Soğuk Hikayesi


Kışın en sert zamanlarıydı. Rüzgar, eski taş evlerin arasından uluyarak geçiyor, kapı altlarından içeri sızan ayaz, insanın iliğine kadar işliyordu. Kar, gece boyunca yağmış, sabaha kadar köyü bembeyaz bir örtüyle kaplamıştı. Küçük kulübelerde sobanın başında oturan yaşlı kadınlar, birbirlerine sokularak eski günleri anlatıyorlardı. Onlar, köyün bilge kadınlarıydı. Gençler onlara "kocakarılar" dese de aslında onların sözleri, yılların deneyimiyle yoğrulmuş birer hazineydi.

Bu yaşlı kadınlar, havaların böylesine sertleştiği zamanlarda anlatılacak pek çok hikaye bilirlerdi. Soğuk gecelerde dilden dile dolaşan, kulaktan kulağa aktarılan eski masalları anlatırlardı. Ateşin ışığında yüzleri gölgelenirken, kırışık elleriyle çaylarını tutar, kısık sesle fısıldar gibi konuşurlardı.

Köyde bir inanış vardı: "Kocakarı Soğukları" denilen bir dönem olurdu. Mart ayının sonlarına doğru, bahar yüzünü göstermeye başlarken, aniden bastıran dondurucu soğuklar, doğanın dengesini şaşırtırdı. "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır." derlerdi büyükler. Ama bu soğukların ardında bir hikaye saklıydı.

Rivayete göre, bir zamanlar kışın hükmünü sürdürmek isteyen yaşlı bir kadın vardı. Baharın gelmesini istemiyordu, çünkü soğukla birlikte o da güçlü hissediyordu. Mart ayı geldiğinde, artık baharın ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. Yaşlı kadın, kışın gitmemesi için gökyüzüne yalvardı. Derler ki, gökyüzü bu duaları duydu ve birkaç günlüğüne kışı geri getirdi. İşte bu yüzden mart ayının son günleri, kışın son çırpınışlarıyla herkesi şaşırtan soğuklarla gelir.

Yaşlı kadınlar, sobanın yanında bu hikayeyi anlatırken, dışarıda rüzgar camlara vuruyordu. "İşte yine kocakarı soğukları geldi," diye mırıldandı içlerinden biri. Gençler bu sözlere gülüp geçse de yaşlılar, doğanın dilini çok iyi biliyorlardı. Soğukların ardında sadece hava değişimi değil, geçmişten gelen bir sır yatıyordu.

İşte böyle, her kışın sonunda kocakarılar yine toplanır, bu eski hikayeleri anlatmaya devam ederlerdi. Çünkü her masal, bir gerçeği saklar; her soğuk, bir hatırayı içinde barındırır.