HALİL İBRAHİM BAYRAM


MEMLEKET MESELESİ

M E M L E K E T M E S E L E S İ..!? (BİR SAĞCILIK/SOLCULUK OYUNU)


MEMLEKET..

Memleket isterim!                                                                                                                                

Tarih Ve Toprağı kür, Suyu ve havası pür;

Dört mevsim ormanı gür-Güneşi pür/nur olsun,

Vatan Ve Bayrağı hür, insanları tam özgür;

Duruş ve eyleminde! FİKRİ/ZİKRİ “BİR” olsun..

Memleket isterim!

Her bir ferdi tam eşit, yasalarda hep reşit;

Ne zengini PADİŞAH, Ne fakiri “KUL” olsun,

Nimeti bol, ahenkli, renk/ahenk çeşit-çeşit;

Ne güçlüsü ŞAHİN/ŞAH! Ne güçsüzü “ÇUL” olsun..

Memleket isterim!

Dört yanı mamur-u gark, Pir-u pak/Adl-i mutlak;

İnsanları ne NAMERT,ne aç/susuz FERT olsun,

GÖZÜ tok, duruşu hak, YÜZÜ pak/Vicdanı ak;

Paylaştıkça hep CÖMERT!Aldıkça da “MERT” olsun..

Memleket İsterim!

Yer’de İŞİ/UĞRAŞI, Gök’te NAKŞ/BAKIŞLARI;

Sarsın UYGARLIĞI tam-bir “DOST-U EKREM” olsun,

Seher’de Aşk/DÜŞLERİ ,Sefer’de  Meşk/KUŞLARI,;

Varsın İNSANLIĞA ram, bir “DEST-İ İKRAM” olsun,

(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri-21 Temmuz 2018/Adıyaman)

...!?

Görünen o ki!

Benim güzel "ÜLKEME" ne "MAL/MAKAM-PARA" meftunu şu Akılsız,din-i dar/imanı küt, gafil,hain Ve her "ŞEYİ" gasp ederek-Kendinde toplamaya, saklayıp muhafaza ederek tutmaya amade olan riyakar (MÜNAFIK/SAĞCI SİYASETÇİLERİN) ne de "SERVET-ŞAN/ŞÖHRET-ŞEHVET" peşinden koşmaktan gayrı asla hiç bir işe yaramayan O kabına hiç sığmayan-herkese tepeden bakan Ve Batı hayranı (SALON SOSYALİSTİ KILIKLI) cahil, jakoben/marjinal akıllı(DAHA SOLCULUĞU bile Doğru/dürüst BİLMEYEN) ama(Sözde)HALKTAN yana-Mangalda kül bırakmayacak kadar da aşırı SOLCU(Emekçi çalışkan,Üretken,Paylaşımcı) olduğunu dilinden düşürmeyen-Ancak;MEDENİ DÜNYA'YI OKUMAKTAN,ANLAMAKTAN ACİZ, İNSANLIKTAN,AHLAKTAN,HAK VE ADALETTEN bihaber "SAHTEKAR/SOL SİYASERÇİLERİN" de asla bir fayda ve yararı olmayacaktır..

Öyle de!

Peki şu "SÂĞ/SOL Ve SAĞCILIK/SOLCULUK" ne ola ki,yine "CEM-İ CÜMLESİNİ ÇUVALA KOYUP" dövmüşsün-derseniz-Onu da-Elbet;Bildiğim kadar anlatayım.

Aslında(pek bilmeden-Din'le/İmanla-İtikatla ilişkilendirilen)bu Terim ilk defa İlk/Çağ "ROMA İMPARATORLUĞUN'DA" yapılan "SENATO TOPLANTISINA" davet edilen halktan-TRÜBÜNDE Oturan IMPARATORUN sağ tarafına ZENGİNLERİN (Toprak sahibi Düklerin, Kontların,Şöhretli Şövalye Ve Tacirlerin)Ve Sol yanına da FAKİRLERİN (Köylülerin,İşçilerin, küçük Esnafın,Sanatçı,Yazar/Şair-Ressamlarla Emekçi Köle(Cariye Ve Hizmetçilerin-gidip oturmasıyla)kullanmaya başlamış olup;KRALIN Sağında oturanlara (Zenginliğine,ait oldukları sosyal Ve siyasal sınıfa atfen-Sağda oturanlar anlamında) SAĞCILAR Ve elbet KRALIN Solunda oturanlara da(Solunda oturan Fakirlere de,ait oldukları SOSYAL sınıfı belirtmek maksadıyla)Onlara da SOLCULAR şeklinde ifade ederek tanımlamışlar..

Yani!

Bu Terim,İNSANLARIN ait oldukları-Toplumsal "SINIFIYLA-Sahip oldukları SOSYAL/KÜLTÜREL VE SİYASAL" Statüsünü ifade eden bir gerçektir, ki Onun da;DİNLE/DİNDARLIKLA,İMAN VE İNANAÇLA BİR İLGİSİ YOKTUR..

Sadece!

-SAĞCI,Her şeyi(MAL/MÜLK-MAKAM Ve PARAYI) kendinde toplamaya,sahiplenmeye Ve onu-canı pahasına;KOLLAYIP/KORUMAYA KARARLI OLN MUHAFAZAKAR HÂSİS/CİMRİ BİR İNSANDIR,

-SOLCU da, sahip olduğu HER şeyini(MAL/MÜLK Ve MAKAM/PARASINI) İçinde yaşadığı doğal ve sosyal çevrede "İNSANLIK" adına;VAZGEÇEREK FEDA ETMEYE AMADE-AZİMLİ KARARLI MERT VE CÖMERT BIR KARAKTER KİŞİLİKTİR.

Yahu!

-Gerçekten-Böyle midir şu "SAĞCI/SOLCULUK" dediğin ŞEY..? Evet işin gerçeği elbet böyledir;Bu Benim kendi(Araştırmalarımla)Akıl,ilim ve irfanımla- KABUL ettiğim gerçek-elbet istisnalar olabilir, bir koklanmaz 'HIRA ÇİÇEĞİ" misali..

Yahu!

-SAĞCI (Dindar,Doğru Mümin)dediğin Adamların nerdeyse(%90'ı) Zekâtını(satılmaz,asla giyilmez, yenilmez,içilmez)MAL'DAN Ve onu da ancak Reklam niyetine veriyor be! gelin en iyisi-DİNİ/İMANI;Şu “ SAĞCILIK Ve de SOLCULUK İŞİNE KARIŞTIRMAYIN” zira-Kaybeden Siz olursunuz! Sonra demedi demeyin..!?

Ama!

Biz "SÂĞCI'YI",illakiYüce ALLAH'A/Kitabı-KÛR'ÂN Ve aziz PEYGABERİNE elbet Biat ederek(İman,itaat Ve ibadet) eden Çok AKILLI(Salim AHLAK, Salih AMEL sahibi) Asil Ve VİCDANLI(Hâk/Adaletten şaşmayan)ERDEMLİ (Kalbi Sevgi/şefkat-Himmet dolu -yardımsever,cömert, mert Ve cesur)MERHAMETLİ/Mümin bir KARAKTER bilirdik: "SAĞCILIĞI" da bu İnsan/ihsan yüklü vazgeçilmez "FİKİR/DURUŞ- EYLEMLERİN" çok anlamlı/şuursal bir "SİSTEMATİK KAYNAĞİ" olarak,

Ve Elbet "SOLCU/SOLCULUĞU" da bütün bu güzel kavramların karşında durarak; Elbet “Yüce  ALLÂH'I Ve Onun "KİTABI/KÛR'ÂNINI-PEYGAMBERINİ” pek bilmeyen Ve doğru/dürüst inanmayan-anmayan(DIN'SİZ/İmansız Tuhaf) Kişiler sanırdık,derseniz,elbet o da –Sizin kendi tercihiniz..Ancak hiç de öyle değildir..

...!?

Elbette!

Öyle değildir.

...!?

Çünkü!

Ne "SAĞCİ VE SAĞCILIK" bildiğiniz gibidir,ne de "SOLCU VE SOLCULUK" Sizin sandığın gibidir, ki her ikisinin de-Aslında;DIN'LE/İnançla Falan (doğrudan ilgisi) yoktur, ancak (dolaylı geleneksel bir alakası) vardır, ki o da her ikisinin de "DİNİ" Kendi (Özel) “SİYASET ALANLARINDA”-aldatmak üzere Halkı (Sağcıların/Dinin lehinde)  Ve elbet Solcuların da/DİNİN aleyhinde konuşarak) kullandıkları şeklindedir..

Yani!

Biri "MİLLETİM/ÜMMETİM-SAADETİM" diyerek, elbet "MİLLETLE ÜMMETİN" de imkanından(DİN'İ Ve İMANI Kullanarak,Onun “İŞİNDEN/GÜCÜNDEN-ALIN TERİ EMEĞİNDEN Ve EKMEĞİNDEN,MALINDAN Ve MÜLKÜNDEN) beslenip NEMALANMAK” üzere de-ONU  "ALLÂH,DİN,KUR#ANLA" Aldatarak;VATAN-MİLLET-SAKARYA teranesiyle de "COŞTURUP/UYUTARAK" güle/oynaya, kut ve mutluluk içinde(aslında da Zül/Zülüm içinde) yaşar Ve yaşıyor..

Biri de 'CANIM/HALKIM-YOLDAŞIM Ve DAYANAĞIM-METANETİM" diyerek,

elbet O da "HALK'LA YOLDAŞININ" Ütopik Emelinden yani(Aklından,halinden,Arz Ve Talebinden,Sevgi Ve Şefkatinden,Yoksulluk Ve Yoksunluğundan, Güç Ve Kuvvetinden, Vefa,İstek ve Desteğinden) nemalanarak-Onu "HAK-ADALET-ÖZGÜRLÜK" teranesiyle aldatarak;"HAKÇA DÜZEN HAKÇA PAYLAŞIM İNSANCA YAŞAM,HERKESE AŞ İŞ MAAŞ-TOPRAK İŞLEYENİN SU KULLANANIN masalıyla Ruhundan/Bedeninden UYUŞTURUP/UYUTARAK" güle/oynaya KUT VE UMUTLA yaşar ve yaşıyor da..

Hanı!

Aslında,yok birbirinden bir farkı!Elbet İkisinin de yegane/Vazgeçilmez-TEK  İŞİ HALKI UYUTMAK OLDUĞU İÇİN ;Ha COŞTURARAK, Ha UYUŞTURARAK ne FARK eder ki-Sonunda illaki derin bir "UYUTMAK" amacı güttüklerine sonra-Ne fark eder!?

Şimdilik bu kadar,elbet ileride bunun neden kaynaklandığını;Dinler tarihinde yaşanmış somut “İBRETLİ” örneklerle açıklamak üzere..

Sevgilerimle..