Psikolojik ve sosyolojik olarak sevgiye ihtiyacı olan çocukların sevgi atmosferinde yetiştirilmeleri hayatî bir ödev ve bir insanlık görevidir.
Bedenin canı gıdadan beslenir, ruhun canı sevgiden beslenir. Hayatımız boyunca en çok değer verdiğimiz şeyler, bizim için en önemli olan kişiler, uğruna hayatımızı feda edebildiğimiz değerler, bir ömür peşinde koştuğumuz başarılar, direndiğimiz zorluklar, meşakkatler yalnızca sevgimiz ve sevdiklerimiz için değil midir? Nefretlerimiz ve sevmediklerimiz bizi yaşamdan bıktırır, kalbimizi, ruhumuzu daraltır, yaşamı çekilmez hâle getirir, zihnimizi yorar.
Varlıkta yoklukta, dirlikte darlıkta, her zaman ve mekânda, bütün şart ve durumlarda mutlu hissedebilmenin tek yolu olan sevgiye sığınmalı ve yaşama sımsıkı tutunmalıyız.
Tüm yaşamımızı, rollerimizi, kazanımlarımızı, izlerimizi ve eserlerimizi sevgimizi yönetme becerimiz biçimlendirir. Varlığın ve yapmanın, inşa etmenin çekirdeği sevgi, yokluğun ve yıkmanın, tahrip etmenin çekirdeği nefrettir. İyiliklerin temeli sevgiden geçer, kötülüklerin temeli nefretten. Sevgi becerinize bağlı olacak ruhunuzu ceset hapishanesinden sonsuzluğa parlak bir gelecekle taşımanız. Yaşamı hareketlendiren en önemli enerji kaynağımız sevgidir.
Görmeseniz, duymasanız ve dokunmasanız bile duyar, duyumsar ve hissedersiniz gerçek sevgiyi. Gerçek sevgiyi yaşayanlara ne mutlu! Ya sevilerek kavranır veya düşünülerek yaşanılır veya atmosferinde yaşayarak öğrenilir. Önemli olan istemektir sonradan yol kendiliğinden bulunur. Unutmayalım sevgi her yaşta ve herkes için bir gerekliliktir. Susmayı öğrenen ve öğreten çocuk gibi tıpkı!

