Son günlerde dünya bir kez daha ekranlara kilitlenmiş durumda. Ne yazık ki bu kez izlediğimiz bir spor müsabakası ya da teknolojik bir başarı değil; Gazze’de yaşanan tarifsiz bir insanlık trajedisi.
Yüzlerce, binlerce sivilin hayatına mal olan bombardımanlar, yıkılan evler, hastaneler, okullar... Durdurulamayan bir şiddet sarmalı, yok edilemeyen bir halk ve suskun kalan bir dünya.
Gazze bir coğrafyadan çok daha fazlası. O, insanlığın vicdan haritasında derin bir çentik. Ve bu çentik, her saldırıyla biraz daha büyüyor.
Sessiz Kalmak Suça Ortak Olmaktır
Uluslararası kamuoyu yine “endişeliyiz” açıklamalarıyla yetinirken, gerçekler çok daha ağır. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar – yani en savunmasız olanlar – en ağır bedeli ödüyor.
İnsani yardım konvoylarının durdurulması, sağlık hizmetlerinin engellenmesi, temel yaşam haklarının yok sayılması artık birer detay değil; sistematik bir yok sayma politikasının parçası.
Bu noktada “taraflar itidalli olmalı” cümlesi yeterli değil. Çünkü burada bir taraf hayatta kalmaya, diğeri ise yok etmeye çalışıyor. Tarafsızlık, bazen zulmün yanında saf tutmak anlamına gelir.
Sözün Bittiği Yerdeyiz, Ama Sessizliğin Değil
Gazze’de yaşananlar bir savaş değil; bu, tüm dünyanın gözü önünde yaşanan bir insanlık suçudur. Hukuki tanımlar, politik hesaplar, diplomatik denge oyunları bir yana; ortada acı çeken, yardım bekleyen gerçek insanlar var. Ve onların feryadı artık sadece kulaklara değil, kalplere de çarpıyor.
Kimi zaman en güçlü silah bir söz, bir yazı, bir vicdan olabilir. İşte bu yüzden susmamak gerekiyor.
Çözüm: Adalet ve İnsanlık Ortak Paydasında
Çözüm, daha fazla şiddet değil; daha fazla insanlık.
Filistin halkının onurlu bir şekilde yaşama hakkı vardır. Ve bu hak, ne pazarlık konusu yapılabilir ne de görmezden gelinebilir.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kurumlar artık gerçek ve bağlayıcı adımlar atmalı. Tarafları durduracak, barışı kalıcı kılacak, sivilleri koruyacak irade ortaya konulmalı.
Gazze’ye barış gelene kadar hiçbirimiz huzurlu değiliz. Çünkü orası yalnızca bir şehir değil, tüm insanlığın sınav verdiği bir vicdan coğrafyasıdır.
Son söz:
Bugün Gazze için sustuğumuz her an, yarın başka bir yerde yaşanacak adaletsizliğe zemin hazırlamaktır.
Bugün bir halkın yaşama hakkı elinden alınırken sessiz kalanlar, yarın kendi seslerini duyuracak bir dünya bulamayabilir.
Barış için, adalet için, insanlık için...
Gazze’nin sesi olmaya devam edeceğiz.

