HALİL İBRAHİM BAYRAM

Tarih: 18.09.2022 13:49

YARATILIŞ VE İMTİHAN HİKMETİ..!?

Facebook Twitter Linked-in

(Yaratılışın amacı KULUN, Yüce YARATICIN-Ruhuna sardığı cüzi iradesi(AKIL Ve İZANI) kadar KENDİNİ-RABBİNİ-MAHLUKATINI-HAKKINI-HADDİNİ bilmesi,anlaması,yaşaması, ömür boyu yaşatmakla beraber;Hayatını/KADERİNİ belirleyerek-RUHUNU da HESAP GÜNÜNDE İRŞAT EDECEK OLAN-Fani “İMTİHAN DÜNYASINDAKİ AHLAK VE AMELİNİN” fikir,düşünce,duruş Ve eylem bütünlüğünü bizzat-Test ederek/SINAVLARA tabi tutarak “RUHUNU” Yüce ALLAHIN rızasına uygun özgün Ve örgün bir “KARAKTERLE” anlamlı konuma taşımasıdır!)

ANAM’A..

“Kullün nefs’un zaikatün mevt”

(Bütün nefisler ölümü tadacaktır..)

ÖLÜMÜ ANMAK..

“Nerde, nasıl, ne zaman? Hiç kimse bilmeyecek,

Ne mal,ne mülk,ne yarin;Seninle gelmeyecek..”

GÖNLÜMDE Boy veren -çılgın BİR SEVİ,

Derin UFUKLARDA YÜZDÜRÜR bazen..

UZAKTAN EL EDER ÖMRÜMÜN DEVİ;                                                                                                     

Resm’olur “YÜZÜME” soluk bir HAZAN..

 

O an “BEDENİMİ TİTRETİR” birden;

GÜZ YELİ KUMASI kara RÜZGARLAR,

Vurulur “CAN EVİM” en derin yerden;

Dökülür “ÜSTÜME” boranlar-KARLAR..

 

Bakarım GÖKLERE-Gökler MANALI;

İlişir gözüme sararmış çimen..

Ellerim BOŞLUKTA Kalır  DUALI,;

Anarım hasretle “ANAMI” hemen..

 

Gözümü VUSLATIN HASRETİ bürür;

Yüklenir boynuma binlerce kile..

Bir hicran şarkısı dilimde yürür,

RUHUMUN ÜSTÜNE YIĞILIR ÇİLE..

 

UZUN- İNCE BİR YOL tarar ufkumu,

Kalbimde vuruşur-HASRETLE HİCRAN..

Meçhul bir el tutar-yarar uykumu,

BASİRET YURDUNA DOĞUNCA ÜMRAN..

 

ACISI İÇİMDE KALIR ZAMANIN;

Boşa geçti ÖMÜR-beyhude YAŞAM..

Nedamet kusmuğu burnumda -CANIN;

Üstünde tepişir-durur-HER AKŞAM..

 

“Uzanmak isterim son bir gayretle,

Kıvranır bir gölge-keser yolumu..

Gözlerim seyreder ONU hayretle,

“Göğsümün üstüne büker kolumu..”

 

Felç olur DİMAĞIM, KARILIR AKLIM,

Kabz eder Ruhumu “MELEK-I EZMAN..”

TUTULUR BOĞAZIM!YARILIR DİLİM,

KALBİMİN içinde durunca ZAMAN..

 

Soğuk BİR TER sarar tüm BEDENİMİ;                                                                                                 

DİLİMİN FERYADI TÜKENİR-BİTER..

ILIK BİR MELTEM OKŞAR TENİMİ;                                                                                                                    

RUHUM ESARETTEN KURTULUR GİDER..                                                                            

(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri-23.Ocak.2005-ADIYAMAN

Evet!

Herkes illaki  “AHLÂK VE AMELINDEN” Sorgulanacaktır..

...!?

Şüphesiz ki!                                                                                                                                                

Yüce ALLÂH, tüm İNSANLARI elbet İSLÂM/Dini Fıtratı üzere-Yolunu bulsun diye de her kulunu farklı bir cüzi irade HİKMETİYLE(Akıl,Nefis,ilim Ve bilgi gücüyle)donatarak  Ona Makul Ve Makbul bir AHLÂK Ve AMEL murat ederek-İlim/bilgiyle yaratmıştır,ancak yüce ALLÂHIN seçkin PEYGAMBERLERİ dahil hiç bir KULUNA peşin olarak-üstün ve güzel "salim" bir "AHLÂK VE AMEL" ile makul ve makbul bir "KADERİ" takdir ederek Bahşetmediğini;Çünkü fâni DÜNYANIN, (Yaratılış Ve İmtihan Sırrının gereği olarak) kesin bir İMTİHAN/SINAMA yurdu olduğunu Ve (Seçilmiş)yüce "PEYGAMBERLER" dahil(Ancak Peygamberler İnsanlara irşat edici,yol gösterici,rehber öğretmenler olduğu için yüce ALLAH tarafından uyarılarak hata ve günaha muhatap olmaları önlenmiştir), bütün "İNSANLARIN" kendi özgür iradeleriyle isteyip/yaptıkları Dünyevi AHLÂK VE AMELDEN dolayı-Mutlaka bu vazgeçilmez kesin (İlâhi) SINAVA tabi tutulacaklarını düşünüyorum..

Bu manada!

Elbet yüce ALLÂH Mutlak bir "ADİL-I HÂKİM" olduğu için;HESAPLARI tam dosdoğru görecek Ve asla hiç bir İNSANA zerre kadar ne eksik,ne de fazla olarak-HERKESİN ancak AHLÂK VE AMELİ kadar taktir ederek görecektir-çünkü her bir şeyi gören,duyan,bilen yegane/Tek-Doğru ŞAHİT sadece O'dur..

Ve Elbet!

Hiç bir "İNSAN" yaptığından masun ve de muaf değildir,şüphe yok ki,Her İNSAN da,yüce HÂK'IN Kendisine-Yüce ALLAHIN kati rızasına uygun olarak yerinde(HÂK/HAKİKAT YOLUNDA)doğru DOSDOĞRU(çalışarak-üreterek-paylaşarak toplumsal fayda ve yarar sağlayarak)kullansın diye bahşettiği iradesi(AKIL-İZÂN VE VİCDANI) kadar "TEDBİR" alarak "TAHSİL" ettiği DÜNYEVİ İş Ve İşlevinin müsebbibi ve muhatabı olan kendi AHLAK VE AMELİNİN;Mutlak olan HESABINI er ya da geç elbet Yüce ALLÂH'A karşı bizzat verecektir..

 Bu manada!

Yüce “İSLÂM dini, elbet İLÂHİ/Evrensel bir SELÂM,Sevgi, BARIŞ,Kucaklaşma,KARDEŞLİK,Şefkat, Himmet, PAYLAŞMA,Hâlleşme,HELALLEŞME Ve kurtuluş REÇETESİ mesajıdır,ki asla hiç Kimsenin tapulu malı değildir; Sadece O Mesajı alıp(İMAN) eden Ve iman etmekle beraber yüce ALLÂHIN emir ve yasağına uymuş yada  uymamış (MÜSLÜMANIN) değil,Onlarla beraber-IMÂN etmeyen ama İlahi mesajın hikmetini de kavrayarak Onunla dünya ile Mahlukatını/Allahın muradına uygun bir şekilde imar,inşa,ihya ederek-gerisinde/İBRETLİ ANLAMLI ESERLERİYLE DERİN İZLER bırakarak İNSANLIĞA katkı yapan tüm/INSANLARI Ve İNSANLIĞI bağlar"

BEYHUDE DEĞİL!!

Rüzgarın önünde savrulan gül’e;

Bülbülün figanı beyhude değil,

Hicran ateşinde yanan bülbül’e,

Güllerin figanı Beyhude değil..

 

Çile dehlizinde inleyen yüze

Ciğerin üstünde küllenen köze,

“Dostlar Meclisinde” söylenen söze,

Tellerin figanı beyhude değil..

 

Eller uzansa da Ay’a-Güneş’e,

Zaman tünelinde olur mu neşe?

Her gün akıp-giden bacı-kardeşe,

Dillerin figanı beyhude değil..

 

Bir açıp, bir solan güle, nergize,

Yüreğin içine bağlanan giz’e,

Hasret yollarında ağlayan göze,

Çöllerin figanı beyhude değil..

 

Hem bir dost elinden, hem de beleşe,

Dertler vura-vura gelir peş-peşe,

Ciğeri kavuran AZGIN ateşe,

Küllerin figanı beyhude değil..

 

Kalbin hasletini tam bile-bile;

Nefsin arkasından koşan gönül’e,

Aklın GAFLETİNİ KONUŞAN dile,

Hallerin figanı beyhude değil..

 

Dilden bin nedamet çıksa da gene,

Nefsin GÜNAHLARI ÇÖKER bedene,

ÜMİT IŞIĞINI KIRIP-GİDENE,

Ellerin figanı beyhude değil..

 

Mevsimler-mevsimi takip etse de,

Bir Hazan sonunda ömür bitse de,

Üstünden SON YOLCU geçip-gitse de,

Yolların figanı beyhude değil..

 

“KALEM İKSİRİYLE YAZILMIŞ KADER”;

Hayat cilvesiyle eder derbeder,

“Vuslat şerbetini içene kadar”,

KULLARIN FİGANI BEYHUDE DEĞİL..

(İHB-25.Ocak.2004-ADIYAMAN)

Hülasa!

“Yüce ALLAH(Mealen), Biz İNSANLARA-Fani Dünya/HAYATINDA yaşayacakları doğru (HAK YOLUNU)bulsunlar,(YARATILIŞ VE İMTİHAN HİKMETİNİ)anlasınlar Ruhlarına (HAK Ve HAKİKATİNİ)sararak(DOSDOĞRU)yürüsünler diye kendi ilmi (İRADEMİZDEN)bahşettiğimiz/ÖZEL-Cüzi iradesiyle (AKIL,İZAN VİCDANIYLA) bizzat özgürce (TERCİH) ederek seçebilecekleri (AHLAK Ve AMELİNİ) elbet-ONLAR için vazgeçilmez bir “KADER” yaparak-boyunlarına sarıp ellerine verdik ki;Mukadder kıldığımız AHRET Alemindeki-HESAP GÜNÜNDE gelip-BİZE Dünyada yaptıklarının (KADERİNİN) HESABINI bizzat asla hiç “İTİRAZ” etmeden kendileri versin..diyor..

SON/SÖZ;

Elbet!

“Herkes bu bilinir ALEMDE ektiğini-ancak,o bilinmez öte ALEMDE biçecektir;Gerisi yararsız/umarsız-beyhude bir teferruattır-Eyvallah..

Selam ve sevgilerimle..

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —