BEDİR YAMAN


YENİ DÜNYA DÜZENİ!

YENİ DÜNYA DÜZENİ!


Dünya her anlamıyla sürekli bir değişim içinde ancak bu değişim, gelişim değil , ilerleme değil, gerileme ve ilenilen bir bir halde. Karanlık bir değişim. 
Evet, teknoloji ilerliyor, bilim-fen ilerliyor, tüketim çeşitliliği hadsiz hesapsız ilerliyor, lakin insanlık geriliyor.  Bilgi her yerde, fakat hakikat hiç bir yerde yok. 
Bu kendisine medeni diyen çağın parıltılı vitrinlerinin ardında ama akılları kör eden, zamana haram eden bir sistem var: Yeni Dünya Düzeni.

Orwell’in domuzları iki ayak üzerinde yürümeye başladığından ve yönet, sömür, sustur, öldür diye meydana çıktıklarından bu yana kan ve zulüm düzeni ulaşamadık yer bırakmadı. Yeni Dünya düzeni denilen şeyin aslında Dünya Domuz Düzeni olduğunu sarı domuzun defalarca itiraf etti.

Dünya kan sofrası.  Bu sofraya oturmak için domuz olmak ta yetmiyor. En güçlü en yırtıcı olmak gerekiyor. Güçlü olacaksın. Dişin olacak, pençen olacak, kuralı sen koyacaksın. Kendi yasana göre parçalayacak, yiyeceksin. Çünkü bu sofra medeniyet  ve adalet sofrası değil, domuz düzeninin lanet iştahını doyurmak için kurulan kan sofrası.

Bu sofranın domuzları, artık çiftliklerde değil, yada gizli saklı yaşamıyorlar. Açık, ayan beyan,  XXXXXL ana holdinglerin, medya tekellerinin, politik zirvelerin ve algoritmaların başında  dünyayı kamçılamaktadırlar. İnsanların zihinlerini "özgürlük", "ilerleme", "demokrasi" gibi kelimelerle süsleyip, içini boşaltıyorlar. 
Bu sofra düzeninin başında Amerika oturuyor. Elinde bir çatal, diğerinde kanlı bıçak. Önünde petrol, maden, para, silah, uyuşturucu kartları, demokrasi diyor, özgürlük diyor ama tabaklarında kan bardaklarında gözyaşı. İsrail, bu sofranın şefi, diğerleri sadık garsonlar. Menüyü siyonizim hazırlıyor, masaya ilk o geliyor. Faturayı ise ahmak ve genetiği bozularak domuzca eğitilmiş liderler ödüyor. Son faturayı sarı domuz geldi tahsil etti gitti. Güle oynaya ağırlandı, uğurlandı canı cehenemesicesi.

Filistinli çoçuk, Yemenli genç, bir Afrikalı anne, Suriyeli bebek yanıyor, yakılıyor. Arabistan, katar, bir BAE,  Azarbeycan  v.b. ülkeler sağım sağım sağılıyorlar.

Sonra sarı domuz elinde kan, gözünde şeytan istikrar diyor, gelecek diyor, insanlık diyor. Ardından tüm koro birbirlerinin ağızlarına üflüyorlar.
Çin, iştahla sofrayı izliyor. Domuz Dünya Düzenini , Vampir Dünya düzenine çevirmek için fırsat kolluyor. Kendine kurduğu vampir sofrasını genişletmeye çalışırken vahşi, pis, ve iğrenç şekilde hareket ediyor. İpek Yolu’nu yeniden çizip, Afrika’yı, Asya’yı borçla bağlıyor kendine. “Yatırım” diyor, “kalkınma” diyor. Ama kimsenin umrunda değil bu  borcu kim, nasıl ödeyecek?
Rusya ise çatalı kenara bırakmış, elleriyle başlamış parçalamaya. Donmuş topraklardan ateş olup yakmaya çalışıyor dünyayı.

Sofralardan paylarını almak için domuz düzeni içinde bir o tarafa bir bu tarafa dönen sırtlanlar ordusu. 
Peki bu kaosun ortasında, mazlum milletler ne yapıyor? Birbirlerine sarılmak yerine, daha da bölünüyorlar. Çünkü bu sofrada bölünmek, birleşmekten daha kârlı, bölünüp küçüldükçe görülmeyeceklerini düşünüyorlar. 
Ve biz... Sıkılı yumruklarını para görünce açan, kızgın bakışları melheme dönen, yüreğim kaldırmıyor deyip yüreğini merhamete kapatan, gördüğünü konuşmayan, konuştuğunu inkâr eden, umursamaz bizler, Dünya Domuz Düzeninin kurbanları bizler... bir sabah aç kalkmaktan korkup Allaha sığınan bizler, Allah’ın yardımını bekliyoruz. Allah'ın yardımı helak olacak olan değil hakkı tutacak olan kavme gelecektir bilmiyor musunuz?
Dünya Domuz Düzenin dişlisi olmama duasıyla... Kahrolsun zülüm… Kahrolsun domuzlar...