BEDİR YAMAN

Tarih: 06.12.2025 23:03

*FELAKET 1*

Facebook Twitter Linked-in

Var olduğunun ilk anından beri devinim üzere kurulan dünya, bugün tarihin en tuhaf eşiğine (d)evriliyor.
İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ derken artık adını çekinmeden koyabiliriz: Yalan Çağı.

Bir ömür önce bir haber, bir söz; onlarca akıldan, onlarca vicdandan süzülerek ulaşırdı kulaklara. Kelimelerin bir ağırlığı, bilginin bir sorumluluğu, yanlış yapanın bir utancı vardı.

Bugünse dünyanın bir ucunda uydurulan bir cümle, diğer ucun kulağına anında üfleniyor.
Yalan, hızın kanatlarında taşınıyor; doğruluk ise bu hızın altında eziliyor.
Kulağa hoş gelen her cümle doğruluğundan bağımsız bir kabul oluyor artık.
Gerçek yerini algıya, bilgelik bağırmaya, teyit yerini tezibe çoktan bıraktı.

Parantez içine bir örnek alalım.(Dünya liderlerine bakın…
En büyük olma yarışında en büyük yalanlarına sığınıyor çoğu.)

Bir ekran ışığı, bir bildirim sesi, bir paylaşım…
Hepsi birer “yeni kutsal metin” gibi tüketiliyor.
Kimsenin gerçeğin peşinde koştuğu yok.
Herkes, duymak istediği hakikati yalanlardan damıtmaya çalışıyor.

Ve işte bu kutsanan metinlerin içinden kutsanan nesiller çıkıyor:
Gerçeğe değil görünürlüğe inanan,
Doğrunun şefkat ve merhametinden uzak;
yalanın ucuz, kolaycı, bencilleştiren cazibesine kapılan…
Bilgiye yakın ama hakikate uzak nesiller.

Çağın felaketi tam da burada.
Yalanın hızının hakikate galebe çalması,
Yanılsamaların gerçek muamelesi görmesi,
Hakikatin yüzüne çekilen koca bir “Sana ne” tokadı.

Ve insanlık…
Bu ışık hızındaki çöküşün bedeline, adım adım değil koşar adım yaklaşıyor. 
Selametle...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —