Ramazan YAVUZ

Tarih: 07.10.2025 22:05

Müslüman Olup İslam Ehli Olmamak

Facebook Twitter Linked-in

Toplum olarak bir gerçeği konuşmanın zamanı geldi: Müslüman olmak ile gerçekten İslam’a teslim olmak arasındaki farkı yeterince biliyor muyuz?

Nüfus kâğıdında "İslam" yazıyor olması, bir kişinin Allah’ın koyduğu ölçülerle yaşadığını gösterir mi? Her “Müslümanım” diyeni, Kur’an’ın ve Peygamber’in öğretilerine göre yaşayan biri olarak kabul edebilir miyiz? İşte bu sorular, çağımızın belki de en büyük manevi krizlerinden birine işaret ediyor: Müslüman olup, İslam ehli olamamak.

Kimdir İslam Ehli?

İslam ehli olmak, sadece bir dine mensup olmak değil; o dinin inanç, ibadet, ahlak ve muamelat (günlük ilişkiler) boyutlarında yaşanmasıdır. Kur’an’ın ahlakını kuşanmayan, Peygamber’in (s.a.v.) örnekliğini hayatına taşımayan biri, kendini ne kadar Müslüman olarak tanımlarsa tanımlasın, İslam’ın özüne ne kadar yakındır?

Namaz kılmayan, kul hakkına dikkat etmeyen, adalet duygusunu yitirmiş, komşusunu tanımayan, haksızlığa susan, rüşveti meşrulaştıran, liyakati değil sadakati önceleyen bir anlayış, ne kadar “İslam ehli” olabilir?

İslam, Sadece Kimlik Değil, Karakterdir

İslam, doğuştan kazanılan bir kimlik değil, hayat boyu inşa edilen bir şuurdur. Müslüman olmak, bir tercihtir; ancak Müslüman kalabilmek, bir mücadeledir. Çünkü Müslümanlık sadece ibadetlerden ibaret değildir. Kul hakkını gözetmekten tutun da, trafikte sabretmeye, iş ahlakından kamu malına sahip çıkmaya kadar her şeyi kapsar.

Bugün “dindarlık” algısı sadece şekil üzerinden yürütülüyor. Oysa Kur’an’ın defalarca vurguladığı gibi, Allah katında değerli olan takva, yani Allah’a karşı duyulan sorumluluk bilincidir. Bu bilinç olmadan yapılan ibadet, kuru bir ritüelden öteye geçemez.

Toplumsal Ahlak Krizi

Bugün toplumumuzda karşılaştığımız adaletsizlik, yolsuzluk, haksız kazanç ve saygı erozyonu gibi sorunların temelinde aslında bu ayrım yatıyor: Din, şekle indirgenmiş; ruhu terk edilmiş.

Sosyal medyada birbirine nefret kusan, sokakta en küçük tartışmada şiddete başvuran, farklı düşüneni düşman ilan eden, “bizden” olmayanı ötekileştiren bir toplum, İslam'ın hangi öğretisine uyduğunu iddia edebilir?

Ne Yapmalı?

Yapmamız gereken şey aslında çok açık: İslam’ı sadece aidiyet olarak değil, ahlak ve yaşam tarzı olarak içselleştirmek. Çocuklarımıza önce dürüstlüğü, merhameti, adaleti öğretmek. İslam’ın sadece namazda değil, pazarda da, sokakta da, devlet yönetiminde de yaşanması gereken bir sistem olduğunu kavramak.

Herkesin kendi vicdanında bu soruyu sorması gerekiyor: Ben Müslümanım, peki İslam benden razı mı?

Son Söz

Bugün bize düşen, Müslüman olmanın ötesine geçip gerçekten İslam ehli olmaktır. Zira Müslüman doğmak nasip, İslam üzere yaşamak ise gayret ister. Kimliğimizdeki "İslam" hanesinden ziyade, kalbimizde ve hayatımızda İslam var mı, asıl mesele budur.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —